kişinin zihninden geçen bilgi akışını-düşüncelerini kaçırmadan doğru şekilde okuyup o an farkında olması veya hiçbir şey düşünmeden nefes alıp vererek çevresine ve bedenine yönelik bir dikkat geliştirmesi; yani Mindfulnes dedikleri bilinçli farkındalık olarak tanımlanabilir. örneğin zihninde sürekli negatif fikirler beliren ve bunu söylemine de döken biri büyük ihtimalle ya çok mutsuz ya da depresyona adımını çoktan atmış-sınırında birisidir. gündelik hayatta zihnimizde beliren fikirleri okumadığımız, otomatik olarak düşünüp davrandığımız için çoğu zaman ne düşündüğümüze ve hatta ne yaptığımıza yönelik dikkatimiz eksiktir. haliyle farkındalığı geliştirmek negatif otomatik düşünceleri düzeltmek veya daha az zararlı nispeten olumlu fikirleri nasıl edinebileceğimizi öğrenmek adına çeşitli egzersizler yanı sıra bilişsel çalışmalar yapmamız gerekir. aksi halde bilinç seviyesi istenmeyen bir durumun içinde sabitlenir ve otomatik olumsuz düşünce döngüleri oluşur. bu bilinç düzeyinden kurtulmak isteniyorsa kitap okumak, yazmak ama bunları yaparken düşünceleri takip etmek güzel bir yöntem olabilir. çok başvurulan bir diğer yöntem ise meditasyondur, daha zorlu-patolojik bir durumu aşmak, yüksek çözüm başarısı elde etmek isteniyorsa bilişsel davranışçı terapi de düşünce şemaları ve negatif otomatik düşünceleri değiştirme üzerine başarılı bir danışma hizmeti sunar.
herhangi bir problem karşında iç görü kazanmak anlamını da taşımaktadır. bir problemin nedenini anlamak o problemi çözeceğiniz gerçeğini ele vermiyor. bu anlamda farkındalık problemin çözümüne yönelik herhangi bir ipucu vermiyor. hatta bu yetkinliği kazandığınızda dahi fark ettiğiniz şeylerden biri de bu anlamlılığın aslında problem çözümünü sürekli engelleyen çiviler olduğunu anlamanız oluyor. negatif yönde ilerlemeniz için size baskı uyguluyor. bu baskı öyle bir otomatiğe bağlıyor ki geçmişte “nedenini bulsam hemen çözerim” gibi hipotezleriniz, nedenini bulsanız dahi yine otomatiğe bağlayarak geçersiz kılınıyor.
çünkü eylemi tetikleyen şey onu anlamanız değil. hatta farkındalık burada eylemi tetikleyen kavramın kendisi olmadığı iç görüsünü kazandırıyor bize. rüya içinde rüya görmek gibi. gerçekte çok daha karışık.
aslında mekanizma şöyle işliyor. bir problemi çözmek için iç görü kazanmanız şart. ancak problem çözümü için farkındalık tek başına nötr. çünkü farkındalık bize problem altında yatan sebebi açıklasa dahi çözümünün kendisi olmadığını, çok farklı kalıplara dayandığını hatta bazen olabileceğinden daha karışık ya da basit bir düzene sahip olduğunu gösterebiliyor. genellikle kompleks oluyor. tabii orası ayrı bir konu.
eylemin temelindeki sebebi bulsanız dahi eylemi besleyen ve dahi zaman içinde artarak devam eden bu fonksiyonun oluşturduğu bağları koparmak iç görü kazanmaktan çok daha zor ve deney gerektiren bir gerçek. farkındalık bilinmezlik konusunda olmazsa olmaz bir kriter ancak çözüm yolları birbirinden bağımsız/bağımlı bir çok değişkene sahipken yeterli olmadığı gerçeği yanında; problem çözümüne yönelik o çok zor olan eyleme geçmediğiniz takdirde mutsuzluk da getirebiliyor.
uzun lafın kısası; her şeyi öğrenmek her zaman iyi bir şey değil. mutluluk garantisi vermediği gibi mutsuzluk getirisi de yüksek olabilir.
Insan çoğu zaman, kendisine soru sorar. Istemeden de olsa yapar bunu. Bazen cevap bulamaz, bazense zaten cevap, soruda saklıdır.
Her duygu, beraberinde negatif karşılığını da barındırır. İnsan da böyledir işte. Farkındalık eşiğine ulaştığı zaman, aslinda duymak istediklerini kendi kulağına fısıldar.