bir düelloda
daha büyük bir şey vardır
ve daha acıdır bu
ölümden de ölüm korkusundan da
bakarsın dün en güvendiğin kişi
karşı tarafın şahidi olmuş
işte acıdır bu da
ölümden de korkusundan da
daha da acısı vardır ama
o da sevdiğin kadının
karşı tarafı ziyaret etmesidir
bu bir nezaket ziyareti de olsa
düello gerçekleşmemiş de olsa
acıdır bu
ondan da ondan da
daha da acısı
kılıcın elinde
alnında bir tutam güneş
kalakalıyorsun ortada
yenilirsem yenilirim, ne çıkar yenilmekten? seninle çarpışmak kişiliğimi pekiştirir benim. ayak bileklerime kadar bu deredeyim işte, yerin yassı taşları tabanımın altında, alnımda birleşmekte güneşin raylarından hışırtıyla geçen kartalların sesleri. unuttuğum bir bitkinin yaprakları gibi göğsüme değerse kurşunların, ne çıkar?
bilmem nişancılığı, tabanca kullanmadım; ama karşıma alıp seni horoz düşürmek de, seni vuramamak da yüreğimi pekiştirir benim. ölürsem güzel bir ölü olurum, saçlarıma yuva kurar bir anda kirpiler, kar, örtemeye kalkışır gökkuşağını, ve onurlu, yoksul böceklerin gazetecisi ben gülümserken resmimi çeker.
Medeniyet göstergesidir net. İki adam anlaşamadığı zaman, artık başka çare de yoksa, kimseyi karıştırmadan birbirlerine girişiyorlar. herkes kendi bacağından asılıyor yani.
Fakat bizde 1 vs 25, pusu kültürü var, bireysel inisiyatif kavgada bile zayıf.
Ben şahsen bu düello kültürünün, kendini bağımsızca ifade edebilme yeteneğine de etkisi olduğunu düşünüyorum.