-
psikolojimin yerle yeksan oldu zamanlarda mesaj atıp bir doktor edasıyla "anlat kanka, alanım yakın sayılır psikolojiye" diyen;
anlattıktan sonra "amk naptın sen? bir daha yaparsan s.kerim tahtanı" minvalinde cevap veren sağlam dost...
varlığı ile yüz gülümsetenlerdendir... -
ankara'da bir binanın 3. katında böyle bir kafe vardı hayal meyal hatırlarım. spariş veren müşteriden kafasını diğer masalara çevirip "bakın böyle yemek falan sparişi veriyorsunuz, başka isteyen varsa söylesin tekrar tekrar istiyorsunuz" diye seslenen bir işletmeci/ garsonu vardı. knor hazır çorbanın üzerine sıcak su dökmeyi becerememiş, soğuk içinde toz yüzen bardağı içmeyince surat yapmıştı. sakal bırakıp entel görünmeye çalışan sığırın tekiydi.
laf edecek oldum, "kalkın gidelim" dedim, böyle kitaplıklı kafe bulunca iskenderiye kütüphanesini keşfettiğini sanan denyo abim durdurdu. yaş itibariyle oturdum.
neyse göt kalkıklığı cildi bozuyor, o ilk ve tek götürülmem sonrasında batmış kapanmış. o arkadaş da kır pidecisi falan açmıştır herhalde. gerçi tembelliğine okmuş ve samimi kılıfı giydirmeyi kaldırmaz pidecilik. -
''üzgünüm olric''
oğuz atay'ı hiç okumadım. tutunamayanları da... yine de... her aklıma gelişinde inceden bir hüzün çöker yüreğime. bu yüzden... ''üzgünüm olric''
edit: her seferinde olric yerine orlic yazıyorum. sen nasıl karıştırmıyorsun?! -
Mutsuz sanıyorlar olric. Oysa biz mutsuz değiliz. Onlar boş yere bu kadar mutlu der, oğuz atay tutunamayanlar'da.
-- spoiler --
bir gün öncesine korkak bir bezirgânlıkla sarılmadan yaşayabilecek miyiz? yoksa yarından korktuğumuz için, düne köle gibi bağlanacak mıyız? yaşarsak göreceğiz olric. yaşamaktan korkmazsak göreceğiz. ve bu dünyaya göstereceğiz. onlar göremese de göstereceğiz. gösterdiğimizi bileceğiz. gitmeliyim olric, hemen işe girişmeliyim.
-- spoiler --
Olric benim var ol(a)mayan dostum, iç sesim, kavgam.
'düne köle gibi bağlanmadan bugünü yaşamak mümkün mü, olric?'