kendisinden bahsederken sp kısaltmasını kullanıyor bazı kişiler ve her seferinde önce saadet partisi diye okuyup sonra ne alaka lan, sedet peker bu diye aydınlanıyorum.
ortalığı karıştırdığına dair itibar edilmeyen ama baya baya karıştırmış mafya babası.
videolarındaki yüz ifadeleri, jestleri, sürekli gülmeleri ve mi majör basan cümle sonları vurguları ile, "ben yanacaksam, herkes yanacak" diyor gibi geldi bana. her anlattığının bir karşılığı olduğunu düşünmüyorum ama illa ki çok çarpıcı gerçekler de var işin içinde.
"giderayak kimi ne kadar çekersem" desturuyla netflix dizisinde izlesek "yok artık abartmışlar" diyeceğimiz felaketlerin kurgu olmadığını gösterdi.
biz "yapısal reformlar dedi", "ehi ehi çokomelli dedi hehe" derken ne vahşetler dönmüş.
ben hala tüm videoları bitiremedim ama masaya koyduğu kitaplar mario puzo mafya kitaplarının, "babanın intikamı, politik komplodan dirilişi" temalı olanları. okuduğunu da sanmıyorum, arka kapağına bakıp yapıştırmışlardır.
kürtlere alevilere göz kırpan mesajlar da verdi, "kan banyosu" lafı için kısmen (pkk'yı desteklemeyenlere olduğunu vurgulayarak) özür de diledi. hatta hafiften "beni gazladınız, sonra da çekildiniz" de diyor, o kan banyosu meselesinde kim gazlamış belki ilerki videolarda anlatır.
bir bob dylan, bir de troçki biyografisi var diyorlar, onlar da hayırlısı.
videolarını izledikçe kendisinin, değil ülke ortalamasından, benden bile daha çok okuduğunu keşfettiğim adam oldu. hem de sözlüğü okumalarımı saysam bile adam benden daha çok okumuş gibi duruyor...
bunu sindirmek kolay değil. önüme geleni okumam lazım.
ek olarak, onu sevimli göstermek gibi bir arzum yok ama sanıyorum kendisi enteresan bir adam. keşke tüm bu işlerin adamları bu denli net olabilseler. ve zeki. açıkçası adamın duruşuna saygı duydum ben. adam goebbels diyor, sun tzu diyor, nazım diyor, neyzen diyor, daha neler neler. şaşırdığımı söylemem lazım. sıradan bir adam olmadığı kesin.
26 mayıs 2021 tarihli tweetiyle yine sosyal medya gündemini şenlendiren kişidir. kamuoyu bir anda hareketlenince defne samyeli açıklama yapmak zorunda kaldı. bunun üzerine sedat peker ikinci bir tweet atarak defne samyeli'den özür diledi. kastettiğim kişi defne samyeli değil, dedi. bizim de elimizde bomba gibi sorular kaldı:
1- defne hanım kim? 2- kalp krizi geçiren adam kim? 3- adam (her kimse?) neden kalp krizi geçirdi? 4- sedat peker -aslı olsun ya da olmasın- iddianın devamını açıklayacak mı?
Şu anki durumunun temeli aslında 1 yıl önceye dayanan mafya. Madem çok sembolist davranıyor masadaki kitap cengiz han kitabı. Kitabı ben okumadım Cengizhan'ın hayatı hakkında da çok bir şey bilmiyorum fakat bu videoyu çektiğinde yurtdışındaymış. "geleceğim inşallah diyor" ve tayyip abi değil de sayın cumhurBaşkanımız ibaresini kullanıyor.
Bayağıdır yurtdışında bu herhalde, "sÜlü sen benim dönüş biletimdin." Veryansını da ta buralardan gelme.
mou gaan dou serisindeki sam karakterine çok benzeyen kişi.
seriyi izleyenler bilirler, birinci ve üçüncü filmde hep bir kaset muhabbeti vardır. sam amca'nın aldığı ses kayıtları çok kişinin başını yakmıştır.
ama sam, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı işindedir. silah işini bilmiyorum; ama sedat peker ile sam aynı ülkede (hong kong) yaşasaydı eğer, sedat peker, sam'ı vururdu.
bu arada seriyi tavsiye ederim. sedat peker videoları yanında biraz light kalıyor ama hem the departed'ın orijinali hem de içişleri ile mafya arasındaki ilişkilere değiniyor.
otoriter her yönetimde belli bir süre sonra görülmeye başlayan rejim içi çatlaklarının türkiye'deki son temsilcisi. istisnalar olmakla beraber genel olarak rejimler halk hareketi temelli çökmezler, bunun yerine bir zamanlar rejimin içinde olan aktörler (insider olarak geçer yabancı kaynaklarda) rejim karşıtı tavırlar almaya başlar. 90'lardan itibaren halk hareketlerinin önem kazanmaya başladığını görüyoruz ama bu halk hareketleri yine genel olarak rejime yakın aktörlerin dışarıya çıkıp halkı örgütlemesi veya en azından harekete geçirmesi ile oluşuyor. Türkiye'de bir zamanlar rejime yakın kişilerin bir bir çıkmaya başladığını gözlemlediğimizde buna uygun hareket ettiğini görebiliyoruz. İlgilenenler Taylor ve Frantz'ın How Autocracies Fall isimli makalesine bakabilirler.
başıma bir şey gelmeyecekse sempati duyduğum adam. Yalnız sağ gözündeki yara izinden mi yoksa kafa yapısından mı ya da gözlerinin yarı kapalı şekli ile bakışlarından mı bilemedim beni fena halde korkutan bir kişisel görünüşü de vardır.