yaygın türünden ziyade hapis(plakoto ya da mahbus diye de geçer.) versiyonunu oynamayı daha çok sevdiğim oyun. şöyle ki; rakibin 1 kapısına 15 pulunuzu yerleştiriyorsunuz. rakibiniz de sizin 1 kapınıza 15 pulunu yerleştiriyor. amaç yine aynı; pulları kendi bölgenize yerleştirip toplamak. bu oyunda rakibin pulunu kırmak yok ancak herhangi bir yerde tek kalan rakip pulu üzerine bir pul yerleştirirseniz, o pulu hapse almış oluyorsunuz ve siz pulunuzu oynatmadan o pul hareket edemiyor. hapse alınmış bir pulun üzerine, hapse alan oyuncu pul koyabilir fakat hapse alınmış oyuncu pul koyamaz. eğer rakibinizin 1 kapısındaki pulunuz tek kalır ve rakibiniz o pulu hapse alırsa; kendisi bütün pulları toplayana dek sizin pulunuz hareket edemeyeceği için otomatikman mars olursunuz.
anlattıklarım karışık geldi ise şu videodan fikir edinebilirsiniz; www.youtube.com/...
değişik başlıklarda tavla oyun türleri ile ilgili açıklamalar yapılmış. bende bunları bir yerde toparlayarak amme hizmetini tamamlamaya karar verdim. aşağıda yazacağım tavla türlerinde eksik veya yanlış bir bilgi olabilir. bilgili arkadaşların yeşillendirmesi dileğiyle... haydi başlayalım...
- 'asker tavlası': bu tavla oyununda rakipler pullar tavlanın sağına ve soluna dağınık şekilde dağıtılır ve daha sonra rakipler parmaklarıyla tavlanın diğer tarafındaki rakibe ait pulların üzerine zıplatarak rakip pulun üzerine çıkmaya çalışır. çoğunlukla çocukluk zamanında oynadığım ve kendi pullarıma isim vererek karşımdaki rakibi rus veya alman askeri saydığım ve rakibimi sinir krizine soktuğumda oluyordu.
-'kız tavlası' : erkek tavlasında pul topladığımız kapılara taşları 6 kapısından 1 kapısına kadar azaltarak üst üste yerleştiririz. daha sonra gelen zara göre üstteki taşlar aşağı indirilir ve indirme işlemi bittikten sonra taşlar toplanmaya başlanır. taş toplamayı bitiren oyunu kazanır. 5 sayıya ulaşan oyunu kazanır. bu oyun tamamen şansa dayalı olup; taktik, kapı v.b oyunlar içermemektedir. erkek tavlasından önce çoğunlukla oynanan oyunlardan bir tanesidir.
- 'erkek tavlası': tavla oynamayı çoğu kişinin bildiği türdür. rakipler taşlarını dizerek gelen zara göre taktik, oyun veya kapı alarak taşlarını rakibinden önce önündeki kapılara pulları biriktirerek toplamaya ve bitirmeye çalışmasıdır. bu oyun biraz zar şansına bakar. rakibinden önce taşları toplayıp bitiren 1 puan alır. eğer rakibi taş toplamadan taşlarınızı bitirirseniz 2 puan ('mars') alırsınız. 5 sayıya ulaşan oyunu kazanır. birde az kişinin bildiği ve imkansıza yakın olan bir durum vardır. kırıklı mars yani karşı tarafın elinde kırık olacak ve siz tüm taşları toplamış olacaksınız. böyle bir durum olursa siz 4 sayı geride olsanız dahi 6-0 olarak oyunu kazanmış olur ve karşınızdaki rakiple bir daha tavla oynamazsınız. kaybeden için biraz gurur kırıcı olsa gerek.
- gülbahar : erkek tavlası ile aynı şekilde oynanır. bu oyunun tek farkı çift atılan zarlardır. eğer 6-6 atarsanız 1-1' e kadar tüm sayıları oynarsınız ve 1-1 oynadıktan sonra sıra rakibe geçer. dolayısıyla 6-6 attığınız anda oyun göz açıp kapayıncaya kadar bitmiş olur. oyunda çiftin değerinden dolayı fincanla oynamanızda yarar vardır. yoksa zar tutmadan dolayı kavga çıkar alimallah... bu oyunda 10 sayıya ulaşan oyunu kazanır.
- 'üniversite tavlası': erkek tavlası ile 2 tavla 4 kişi ve tek zar ile oynanan oyun modeli. varyasyonlar 3 tavla 4 tavla olarak çoğaltılabilir. gayet eğlenceli ve yorucu bir oyundur.
- hapis : tavla oyunları içerisinde en sevdiğim oyundur. tavla oyununun satrancı diyebiliriz. bu oyunda zar faktörü daha azdır ama yinede zarın önemi vardır. 31 oyununda olduğu gibi pulların tamamı elde başlanır ve kendi köşenizden karşı tarafa pullarınızı götürmeye çalışırsınız. pulları karşı tarafa geçirirken rakibin tek pulunun üzerine pulunuzu yerleştirirseniz rakip o pulu oynayamaz (pulu hapsetmek). üst üste iki pul olan kapılar hapsedilemez veya o kapıya oynayamazsınız. oyun bazı yerlerde 5 sayıda bazı yerlerde 10 sayıda biter. zaman isteyen ve hamlelerin iyi hesaplanmasını gerektiren bir oyun türüdür. bu oyunu oynayan bir daha diğer tavla oyunlarının yüzüne bile bakmaz.
tavladaki sayılar farsçadan gelir. yek (bir), dü (iki), se (üç), çahar (dört), penç (beş), şeş (altı), heft (yedi), heşt (sekiz), noh (dokuz), deh (on)... farsçada sayılar bu şekilde devam eder.
arapça kökenli tavile sözcüğünden bozularak gelmiş tavla at ahırı anlamındadır. italyanca kökenli tavolo kelimesinden bozularak gelen tavla ise pullar ve zarlar ile oynanan oyunun ismidir.
2 dertli insanın çay sigara eşliğinde dertlerinden uzaklaşmak için oynadıkları oyundur. zarların tutulmadan zihin gücüyle atılması gerekir. çünkü zihin istediğiniz sayıları değil hakettiğiniz sayıları verir size.
Zamanın Pers imparatorluğu veziri buzur mehir tarafından santranca karşılık icat edilen oyun.
Rivayet şudur ki, zamanın mısır imparatoru (bazı kaynaklar hint diyor) santranç oyununu icat eder ve aşağıdaki notla pers imparatoruna gönderir ve oyunu çözmesini ister.
kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa O kazanır. İŞTE HAYAT BUDUR
bunun üzerine pers imparatoru oyunu buzur mehir'e verir ve çözdükten sonra karşılık olarak başka bir oyun icat etmesini ister. buzur mehir oyunu çözdükten sonra tavlayı icat eder ve aşağıdaki notla mısır (belki de hint) imparatoruna gönderir
Evet, kim daha çok düşünüyor, kim daha iyi biliyor, kim daha ileriyi görüyorsa o kazanır. AMMA HAYAT BİRAZ DA ŞANSTIR. İşte hayat budur.
Tavlada, tablanın 4 köşeli olması 4 mevsimi her kişinin karşılıklı 6+6 hanesi olması 12 ayı toplamda 24 hane olması 24 saati Pulların bir takımının açık bir takımının koyu renkte olması gece ve gündüzü temsil etmektedir.
çay, sigara ve sohbetin oyunudur. oyunda taşların rengi gece ve gündüzü, 24 hane bir günü temsil eder. zeka mı, şans mı derseniz ikisi de gerekli bence.
üniversite bittiğinden beri ağız tadıyla oynayacak rakip bulamadığım oyun. hazır hava güzelleşmişken, karşılıklı oturup çay veya kahve eşliğinde hem muhabbet edip hem de zarları sallamak lazım oysaki.
Bir türlü beceremediğim oyun. O kapı almalar, bilmem neler... Saymadan oynayamıyorum, matematiği sevmem zaten. Hiç zevk alamıyorum şu oyundan ama oynamaya devam ediyorum. Hafif esen rüzgar, dalından yeni kopardığım ekşi eriklerim eşliğinde Az önce mars etti kardeşim beni. hiç hoş değil gerçekten. Zarlı oyunlar bana göre değil, şanssız da değilim, taktiğim kötü. Ama erik güzel.
%30 zeka, %50 şans oyunudur. geriye kalan %20 ise psikolojik üstünlüğü ele geçirmekle ilgilidir. ilk olarak %20'lik kısmı başarmak gerekiyor, yani psikolojik olarak üstün duruma geçmek. kendinizden öylesine emin olup, rakibi incitmeden, hafiften kızdırmak...
altın kuralımdır; her daim beyaz pulu seçerim. ve ilk oynadığım insanlara da neden beyaz pulu seçtiğimi şöyle açıklarım; "beyaz uğurlu rengimdir ve tavla da beyazın bir büyüsü vardır" diyerek rakipte biraz gizem uyandırıp, "ne diyo lan bu kodumun manyağı" düşüncesine sokarım. %20'lik üstünlüğü sağladıktan sonra, nerede kapı alacağını, nerede savunma, nerede atak oynayacağını iyi kestirerek, %30'luk zeka hususunu da sonuna kadar elinizde bulundurmuş olarak, kazanma ihtimalinizi arttırabilirsiniz.