1. 'nun yönettiği, bu yılın ilk ayında vizyona girmesine rağmen hakkında dava açılarak 1-2 ay sonra mahkeme kararıyla toplatılmış, birkaç gün önce ise tarafından dağıtım hakları alınarak tekrar izleyici ile buluşmuş biyografisi. birkaç gündür herkes bu filmi izliyor sanırım. dava konusu olan karaca'nın son eşi ile oğlu emrah karaca arasındaki mevzu nasıl çözümlendi, bilen yok.

    filmin ilk yarısı tam olarak karaca'nın istediği gibi çekilmiş bence. çocuk yaşta geçirdiği menenjitin hayatını ve ruh halini değiştirmesi, babası ile ilişkisi, annesi 'nın büyük bir sanatçı olması, üniversite öncesindeki zıpçıktılıkları, ilk evliliği, müziğe gönül verme süreci baya iyi işlenmiş. bu dönemde yaptıklarını ve yapmak istediklerini ilerleyen yaşlarında özellikle de devletin engellemelerine rağmen yapmaya çalışmasını görüyorsunuz. kendisinin gençliğini de, babasının tam bir sağcı refleksi ile her konuya müdahil olmasını da sinirlenerek izliyorsunuz. bunların karaca'nın karakterini oluşturduğunu anlarken, özellikle , , ve maceraları da karaca'nın gözünden aktarıldığını gözlemliyorsunuz. ülkenin sorunlarına karşı "biz yapacağımızı yaptık, bundan sonrası bizi ilgilendirmez" diyen berkay'ın fransa'ya kaçması zaten bir tarihsel gerçeklik olarak önümüzde duruyordu. bunu bir de filmde görmek beni iyi hissettirdi.

    filmin ikinci yarısı ise tam bir facia. karaca'nın almanya'ya kaçmasını bir zorunluluk olarak izletmek büyük saçmalık. babasının boyunduruğundan bir adım uzaklaştığında gene aynı kaynaktan büyük baskı yiyen karaca'nın babasına duyduğu sevgi ile bu baskıyı yumuşatmak da komik geldi bana. oğlu emrah'ın annesi olan feride balkan'ın karaca'nın almanya'dan dönmesini neredeyse 10 yıl bekledikten sonra boşanmak istemesinin ayrıntıları da yok mesela. zaten film de karaca'nın almanya'dan döndükten sonraki ilk konserini verirken bitiyor. son kısımları tam bir türk dizisi saçmalığında olmuş, neredeyse bütün sahneler slow motion'a gömülmüş. belki de bu yüzden 2 saatlik süreye ulaşmış. 1 buçuk saatte bitirilebilir ve her türk insanının izlemesi gereken bir iş ortaya çıkartılmış olabilirdi. 60'lardaki ortamda da, '80'ler henüz gelmeden içinde bulunduğu ortamda da "ulan, biz biraz daha bi' şeyler yapabiliriz" demesi ve zaten tam da bu yüzden gırla grup değiştirmesi daha da irdelenebilirdi. bunlarla filmin ikinci yarısındaki saçma sapan duygusal sahneleri dakikalarca izletme pr'ını karşılaştırınca, filmin bir ve hatta 'in filmi kadar ses getiremeyeceğini görebilmek mümkün. müslüm baba'nın elem dolu hayatı karaca'nın gurbet özlemi ile tabii ki karşılaştırılamayacak kadar derin ama karaca'nın '60'lar ve '70'lerdeki tavrı filmin geneline yayılsa en az müslüm kadar etkili bir film ortaya çıkabilirmiş. fırsat mı kaçmış? sanmıyorum. aksu'nun yapabileceği bu kadarmış bence.

    'nun kariyer işi bu film, çok net bu. hem sesini iyi benzetmiş hem giysilerinin üzerine neredeyse 2 beden bol görünmesini iyi taklit edebilmiş hem de sahnede, stüdyoda, albüm yapım şirketinin odasındaki tavrını güzel canlandırabilmiş. filmi kendisi götürmüş zaten. 'ı özlemek ve 'ın buram buram sağcılık kokan oyunculuğunu görebilmek de filmin bedava ve ekstra gıdaları olacaktır. başka da iyi bir oyuncu yok zaten filmde. 'nın 2 sahnesi var ve toplamı 1 dakikayı bulmuyor. bir tek ondan söz edilebilir. filmin almanya sahnelerini de beykoz'da çekmişler galiba. gene de karaca'nın almanya'daki hayatını gösteren yerleri filmin en iyi sahneleri. 'nın yazım aşaması da -eğer doğruysa- baya gülümsetecek sizi. bunlar dışında filmden aklınızda kalan sahneler, son bölümlerdeki ağlamalık yerler.

    cem karaca'nın gözyaşları güzel bir çaba ama yeterli olmamış bence. aksu iyi bir yönetmen ama sanırım karaca'nın varislerinden onay alma zorunluluğu belli yerlerde elini kolunu bağlamış. ben karaca'nın siyasi fikirlerini biraz daha ön planda tutan bir film izlemek isterdim. bununla alakalı sadece almanya'dayken katıldığı bir televizyon programında söylediklerini görüyoruz, başka da bi' bok yok. sanki adam her zaman "yanlış zamanda, yanlış yerde" bulunmuş algısı yaratılmaya çalışılmış, ki bu doğru değil. 'nun filmi yapılırsa, aynı vurguyu orada da göreceğimizden eminim. gene de karaca gibi sanatsal açıdan büyük bir aileden çıkan en ünlü şahsiyetin filmini izlemek istemek de yeterli olabilir. bence izleyin ama son kısımlarında sıkılırsanız bana küfretmeyin.
    #292069 lake of the hell | 5 ay önce
    0film