ocak ayı sonundan beri beşik gibi sallanan deniz. özellikle yunanistan'ın ödü kopmuş durumda. okullarda belli saatten sonra eğitim verdirmiyorlar ve boşaltıyorlar, halka "dikkatli olun, sahil kıyısına çok yaklaşmayın" çağrıları yapıyorlar, olası bir tsunami için hazırlıklı olmayı teşvik ediyorlar, hastanelere acil durum protokolleri göndermişler. bizde hiçbir bok yok tabii. afad 1 gün önce "6.0 büyüklüğünden fazla deprem olmaz ege'de, tsunami falan geçin bu işleri" demişti. kısaca "sabah iş güç var, zıbarıp yatın" diyorlar günlerdir. naci görür'den başka bir uzmanın 4-5 günde meydana gelen 400 küsur depremi ciddiye aldığı yok.
okuyup bilgilenmek için aşağıdakilere bakın:
- yunanistan işi doğrudan santorini yanardağı'na bağlamıştı ilk deprem furyası perşembe gecesi başladığında. italyanlar da hemen işin üstüne gidip yanardağın beklenen patlama zamanını ölçmeye çalışmışlardı. şu linki türkçeye çevirip okuyabilirsiniz. geçtiğimiz salı günü merkez üssü yanardağ olan depremler de olmuş. buna göre değerlendirme yapmışlar. güzel yazı ama "daha bin yıl beklersiniz, hemen olcak diye bi' şey yok"a bağlanmış sonu.
- 30 ekim 2020 izmir depremi'nden sonra da bölgede her gün 100'lerce artçı deprem oluyor, tansiyonumuzun düşüp düşmediğini kontrol etmekten helak oluyorduk. o depremi afad 6.9'a sabitleyip bırakmış. emsc ve usgs 7.2 ve 7.4'lerde bırakmıştı. böyle bir depremin beklenebileceğini söylüyor naci hoca da. muğla ve aydın'a dikkat etmiş ve buralarda uzun süredir büyük depremler olmadığını, izmir'in en çok etkilenen yer olabileceğini eklemiş gene şurada . tsunami riskini düşük görüyor o da. 30 ekim'de seferihisar'ı baya baya sel basmış gibi görüntüler vardı. sanırım karaburun'da da aynıları vardı. gene de "o kadar da şeyetmeyin" diyor kendisi de.
- ege denizi'nin ve genel olarak ege bölgesi'nin beşik gibi sallanması normal. buradan geçen ve birbirini kesen büyüklü küçüklü sanırım 7 fay hattı var. zaten denizdeki adaların her zaman böyle görünmediğini, büyük depremler sonrası minik minik gırla adanın su üzerinde kalmasını sağlayan doğa olaylarının olduğunu da biliyoruz. uygarlıkları sakız gibi çiğneyip toprağın altına öyle ya da böyle göndermiş bir doğa ananın gazabının düzenli periyotlar halinde gerçeğe döndüğü bir coğrafya burası. gene de günde irili ufaklı ortalama 100 deprem baya korkunç görünüyor. çevremdeki insanlar gibi ben de geceleri deprem rüyaları gördükten sonra "neden böyle oldu şimdi?" diye sormaktan bıktım. uyurken bile depremi hissetmek ve bununla ilgili rüyalar görmek büyük sıkıntı.
6 şubat 2023 kahramanmaraş depremleri'nin 2. yıl dönümünün hemen öncesinde, umarım ege'de de benzer bir faciayı tekrar yaşamayız. deprem çantası, buluşma noktaları falan belirlemek lazım, son kurtadam'ın yazıp çizdiği gibi ama 4 yıl önceki deprem öğleden sonra olmasına rağmen, ben kimsenin hazırlanarak dışarıya çıkabildiğini görmedim. televizyonu devrilince çığlık çığlığa balkona çıkıp bağıran, ortalığı velveleye veren insanlar vardı benim mahallemde. şehir merkezindeki durum daha beterdi. tramvayın içinde depreme yakalananlar öylece bekledi mesela. karşıyaka çarşı'nın girişindeki iş bankası'nın devasa camlı vitrini deli gibi esneyip çatırdarken milletin karşısına geçip bu manzaraya bakarak şoka girdiğini ve paralize olduğunu biliyorum. önce soğukkanlı olmak lazım belki de. sonra planlanmış adımları uygulayabiliriz sanırım.
artık bi' soluklan be ege denizi. altımıza sıçtık kaç gündür ya.
edit: kandilli'yi de ekleyecektim, onu unutmuşum. şu anda ölçümlerini yayınlayabildiği en eski tarih olan 31 ocak sabahından şimdiye kadar ege denizi merkezli 335 deprem olmuş durumda. 2 gün önce hesapladığımda 400'e yakındı bu sayı. korkmayak da n'apak!
her gün 250 civarında deprem üretmeye devam eden deniz.
ocak'ın sonundan beri günde 100 civarı ve çoğunlukla 2.5-3.5 büyüklüğü arasında depremler üretiyordu. son 3 gündür ise büyüklük marjı 3.5-4.5 aralığına çıkmış ve sayısı da artmış durumda. çevremden gördüğüm kadarıyla 5'ten altını pek hisseden yok. zemini bataklık ve/veya dere yatağı olan bayraklı, mavişehir, nergis civarında oturanlar arasında bile periyodik olarak depremleri hisseden yok. ben metroda hissetmeye devam ediyorum. sabah işe kalkarken de -büyük ihtimalle uyanamamanın verdiği yüksek farkındalıkla birlikte- hissettiğim oluyor. yaşlandıkça kafayı yediğine kanaat getirdiğim celal çengör'ün "ege denizi'ndeki depremlerin olduğu bölgedeki yanardağ patlarsa hepimize bye bye " açıklamasının saçmalığından sonra (hepimiz ne lan? kimiz biz?) doğru düzgün bi' açıklama okumaktan da vazgeçtim. herkes lay lay lomda.