1. 'ndan sonraki tavrı, yıllar önceki gezi'ye de, 1 mayıslara da hiç benzemeyen meslek grubu. saraçhane ve ankara'daki protestoları 2 gündür neredeyse 3-4 saat boyunca canlı izliyorum. gördüklerimi yazayım.

    - saraçhane'de gece 12 civarına kadar alandaki kitleyi tek bir yerden sıkıştırmaya çalışıyorlar. yetmezse, bölmeye çalışıyorlar. böldükleri yerin arkasında kalanlara doğrudan "dağılın" çekerken, ilk kitleyi de hareketsiz kılıyorlar çünkü çevik kuvveti bloklar halinde buraya yığıyorlar. böylece ilk kitle, arkalarındakileri dağıtan polisi bekliyor, hiçbir şey yapamıyor. arkadaki kitle dağıtılınca ilk kitleyi parçalara bölüyorlar. özellikle dün gece saraçhane'de yaptıkları ve plastik mermileri insanların gözlerine, ağızlarına sıktıkları, insanları "karakolda yer yok" diyerek saatlerce ters kelepçeyle soğukta yerde beklettikleri durumu böyle görüyorum ben: önce kitleyi büyük parçalar şeklinde de olsa ayır. ayrılan parçaları sırayla dağıt. büyük parça kalırsa biber gazı, cop, plastik mermi, tazyikli su; bütün gücünde yok et. genellikle gece 11'e kadar olan anka canlı yayınlarında polis müdahalesi görmüyoruz saraçhane'de. sonrasında chp mitingi bitince, polis de zili çalıyor. katılanların kendilerine dikkat etmeleri ve müdahale ne zaman başlayacaksa hangi kitlede olduklarını iyi belirlemeleri gerekiyor. dün geceki saraçhane şiddetiyle ilgili görseller, videolar baya baya gezi'deki vahşete benziyor.

    - ankara'dakiler ise bölgesine göre farklılık gösteriyor bence. odtü'yü dün de, bugün de takip edemedim ama ilk 2 gün hiçbir şekilde kalabalık olmalarına izin vermiyorlar; hatta, yönetmeliklerine aykırı olarak uyarı anonsu yapmadan tazyikli su ve biber gazı sıkıyorlardı. bugün kızılay meydanı'nda toplanan kalabalığı nasıl dağıttıklarını ise korkuyla izledim. anonsları yaptılar, tomaların farlarını yaktıkları gibi "önce toma'ya en yakın kitleden başlayarak" suyla geriye püskürttüler. kitle zaten hemen gerilere doğru kaçmaya başladı ama derli topluydu. küçük gruplar halinde sabit kalmış (büyük ihtimalle şoka girmiş) olanları ise tomaların dibinden ayrılmayan çevik önce yere yatırıp etkisiz hale getirdi, ardından da tekmeledi ve orada bıraktı. "gözaltına alın" ya da "bırakın, devam edin, hadi" diyen tek tük sesleri hep duydum. yani bu "karakolda yer yok" yalanının "başımıza evrak işi çıkmasın"a bağlandığını buradan anlayabiliyorum. kızılay civarında polis müdahalesi başladığında, ara sokaklara kaçanlara su, biber gazı ve plastik mermi sıkıyorlar ama peşlemiyorlar. bu peşlememe bile gözaltı yapmak değil, "bir şekilde" kitleyi dağıtmak istediklerini gösteriyor. 15 dakikada kızılay meydanı'nı kapatmış olan kitleyi yok ettiler bu gece. gezi'de toma'dan önce çevik koşturarak ara sokaklara dalar, arkalarında beliren ak-itler ellerindeki sopaları, bıçakları çekmiş olarak gelirdi. toma ana caddeleri temizler, aralara kaçanları da çevik ve bu ak-itler dayak manyağı yapardı. ara sokakların toma'nın yoluyla kesiştiği yerler ise tam birer savaş alanıydı. ana caddede hareket eden toma'nın karşısında beklemeye çalışanları da gözaltına alırlardı. ara sokakta kim kime, dum dumaydı. polislerin kasklarında yazması gereken sicil numaraları bantlıydı. barlara saklanan gençleri bar kapılarını kırarak döverlerdi. bunları ne ankara'da ne de saraçhane'de gördüm. her şey açıkta, ana caddede oluyor ama zamanını bekliyorlar. ya, bu gece kızılay'daki kalabalık "polise taş atan eller kırılsın" diye birkaç kere slogan bile attı ama tomalar harekete geçtikten sonra çevik, yukarıda anlattığım gibi, ara sokaklarda kalanları mermi ve gaz manyağı yaptı.

    sanırım polis şiddetinin evrim geçirdiğini gözlemliyorum ben. artık doğrudan müdahaleden vazgeçip, ellerinin altındaki tomaları kalkan olarak kullanmayı nihayet öğrenmişler, ara sokaklarda başlarına ne geleceğini bilmedikleri için "uzaktan yok et" mantığı güdüyorlar. gene de her bir çeviğin amirinden gözaltı emri beklediğini görmek mümkün. kendi başlarında döverler, sıkarlar ama gözaltına almak için kafalarını kaldırıp amirlerine bakmaları gerekiyor. bunun yıllar içinde değişmesi baya şaşırtıcı. sanırım "ilk bakışta kanuna uyar gibi görünelim, sonra yapacağımızı biliriz" gibi bir mantık bu. ayrıca, tomaların yanlarında sürekli kameralar açık. ve devir artık sosyal medya devri. bu yüzden de ara sokaklara dalmamayı tercih ediyor olabilirler. kimin nereden çıkıp neyi kayda alacağını tahmin etmeleri mümkün değil. ve tekrar edeyim: kasklarındaki sicil numaraları da açıkça görülebiliyor.

    ankara ve saraçhane'dekiler, kendinize dikkat edin. 2 gündür önüme düşen polis şiddeti kanıtları baya korkutucu.
    #295709 lake of the hell | 1 hafta önce
    0unvan 
  2. Antik Yunanca geniş anlamda şehir, dar anlamda şehir devleti anlamına gelen ve politika kelimesinin de kökünü oluşturan kelime.
    Sparta, Efes, corinth...
    #295716 unidentified pasta | 1 hafta önce
    0unvan