bahar aylarının gelmesiyle birlikte yazarlar arasında sexual tensionı artan sözlük, bu kadar talep varken kulzhub vb platformlar kurulabilir * hatta dj'imiz falan da varken burning man tarzı festivaller de yapabiliriz bence.
İki sene sonra can sıkıntısından tekrar gelelim özledik dedik
Oylama sistemi gösteriyor ki, köyden afaroz edilip kovulan, istenmeyen kişi köye geri gelince hatırlanır ya. Pasif olarak onu yapıyorlar resmen ahahah
Benim söylediğimin aynısını başkası söyleyince full pozitif oy, ben söyleyince karışık oluyor. Benim söylediğimin zıttını söyleyince başkası yine adamına göre muamele olaraktan ya pozitif oy alıyor, sevilmiyorsa pek yine negatif oy alıyor.
İnsanoğlu yine subjektif her zamanki gibi. Ama ne ard yaktıysak zamanında, bir iki kişi var her yazdığıma neredeyse eksi atan. Ardının acısı geçmemiş hala :))
Bu arada tam şu anda bulunduğum Çeşme Dalyan gibi sözlük. Kocamanlarla dolu sessiz, sakin sahil kasabası. Ama sözlük daha fakir olabilir ekonomik skalada bilemedim.
Neyse, sen! Ardı yanık dostum!
Ben bitti demeden bitmez!
Kendini tuvalete kapattığında bulduğun huzur gibi bu sözlükte huzur buluyordun!
O huzuru dar etmeye geldim fikirlerimle!
Yine mi bu ya uff diye ağlamaya devam edebilirsin!
Ehehe şakası bir yana ne boş yaptım be. Neyse sustum. Bye.
dedikodularının kurbanı olduğum için kendimi açıklama zorunluluğu hissettiğim sözlük.
uzun zamandır buradayım sanıyorum, bu süreçte birçok sözlük yazarını uzaktan yakından tanıma fırsatım oldu. ki zaten buradan tanıyıp hayatıma dahil ettiğim birçok insan oldu, şanslıyım ki bu konuda en iyi dostları da seçtim valla.
kimseyle alenen tartışmaya girmedim, kimsenin kalbini kırmamaya çalıştım. birkaç yılı aşkın süredir, sanıyorum ki pandemi ortalarındaydı süreyi oradan hesap edebilirsiniz, nasıl olduğunu anlamadığım bir yazar tarafından metaforik tabirlerle bir şeylere atfedildim. kendisini sadece o zamanlar bir ara radyoda görüyordum, onun dışında özel bir iletişimim olmadı. olaylar girdilerinde fark ettiğim detaylarla gelişti. kimseyi kimseye şikayet etme huyum olmadığından kendisini pek umursamadım. yazdığı hikayelerle olsun, attığı mesajlarla olsun bu süreçte biraz yıprandım. türkiye'de kadın olmak zordur, bilirsiniz, daha önce gerçek hayatta başka bir "sapık" tarafından takip edildiğim düşüncesi aklıma geldikçe daha çok yıpranıyorum. sonuçta güllük gülistanlık bir yerde yaşamıyoruz takdir edersiniz ki, siz yolda yürürken aniden samuray kılıçları çekilebiliyor.
sözlükte yatıp kalkan biri olmayarak gerçekten umurumda tutmak istemedim kendisini. ki zaten uzun zaman geçti diğer hesabının kapanmasından. ancak yeni hesabına geçmişken benimle tekrar iletişime geçmek istediğini belirten bir mesaj attı. "tekrar" dediğime bakmayın, öncesinde rahatsız olduğumu belirtmekten başka bir iletişimim olmamıştı. yine aynı üslupta bana yazmamasını söyledim. senden gelen emir fermandır diyerek konuyu kapattı. sonra adımı "sapığa" çıkarmışsın diye mesaj attı yine oralı olmadım. sonra olaylar dün ve bugüne taşındı.
bir zamanlar sözlüğü arka bahçesi gibi kullanan biri olarak, bazen aklıma geldikçe bile yazdığım girdilerden kendi adıma utanıyorum, uzun zamandır kişisel başlığımı kullanmamıştım. nereden estiyse bilmiyorum yazmak istedim. sabah uyandığımda yorumların karışmış olduğunu görünce insan gerçekten üzülüyor, taş değilim ki sonuçta.
tekrar söylüyorum, zerre umurumda olmayan birinin ne duasına inanırım ne bedduasına. aklımın işi olmaz derler ya, hah işte gerçekten aklımın işi olmaz. ama siz psikolojik süreçlerden geçerek toparlandığınız "sapık" muhabbetlerinden zar zor kurtulmuş biri olarak birinin size "gerçek bir sapık" dilemesini en gamsız insan olsa bile kaldıramaz diye düşünüyorum.
kendisine evrenden sağlıklı düşünme talep ediyorum. umarım zihninde yaşadığı gerçek dışı olaylar yüzünden ne kendisini yıpratır ne de çevresindekileri bıktırır.
ben ise olması gerektiği gibi kendi alanımdan bilgilerle sözlükte yazmayı devam edeceğim. herkese teşekkürler.
sahil kasabası benzetmesini ilk kim buldu bilmiyorum ama bu ismi hak ediyor.
ben ekşi sözlükten geldim. Orası trafiği, kalabalığı, tinercileri ile tam bir şehir görüntüsü veriyordu. oradan buraya gelince gerçekten ankara'dan ege sahiline taşınmış gibi hissetmiştim.
daha az gündem, daha az politika, daha az atışma, daha az trollük, daha az ırkçılık, daha az cinsiyetçilik... yani bütün insani kusurlardan daha az var burda.
benzetme yaş ortalaması açısından da yerinde, nasıl ki sahil kasabasının yaş ortalaması yüksek olur, buradaki yaş ortalamasının ekşi sözlüktekine göre daha yüksek olduğunu sanıyorum.
ama küçük bir kasabada yaşamanın dezavantajlari da var. aynı küçük yerlerdeki gibi iki kişi arasındaki kavga bir anda büyüyor, herkes taraf olmasa da kavgadan herkesin haberi oluyor, herkesin huzuru kaçıyor.
ben kendim şahit değilim ama bir miktar gruplaşma olduğu da hep söyleniyor. herkesin birbirini tanıdığı bir yerde dedikoduların olması da şaşırtıcı olmaz. bunlar insanın olduğu her yerde olacaktır denebilir. doğrudur, biz nereye gidersek gidelim kusurlarımızı da oraya götürüyoruz.
kızlara köpeklik edenlerin, bir kızdan saldır emri almasıyla, kuduz köpek gibi millete salça olduğu sözlüktür, kaçıncı hesabıyla giriş yaptığı belli olmayan lavukların, millete delikanlılık dersi verdiği yerdir aynı zamanda, yönetim ise bu başı boş köpek sorununa çözüm bulacağına, ısırılan adama neden ısırıldın diye hesap soruyor.
Bir köy kadar ölü. Sanal izolasyon için birebir. Not defterine yazacağın günlük şeyleri buraya yazıp stres de atabilirsin. Yaklaşık aynı etki olacaktır.
ben iki gün girmeyince coşan, alev alev yanan, kaos'un zirve yaptığı bir ortam oluşan sözlük. Yine her şeyi en son ben görüyorum, yine her şeyi en son ben duyuyorum. kaos'a canlı kanlı şahit olamıyorum.
ihtilal çıksa benim her şey bitince haberim olur. gerçi canlı kanlı şahit olsam ne olur, ne yapabilirim* Yanan ateşe atacak odunum mu var, söndürecek suyum mu var? yoo...
yazarlarının ve hatta yönetiminin de başka sözlüklerde (başka dediğime bakmayın he, bizzat yine buranın kardeşi olan meta sözlük) ** bok kelimesi kullanılarak bok atıldığı sözlük oluyor zaman zaman. bu kelimeyi kullandığım için üzgünüm ama sahibi etmişse benim de açıklarken kullanmam sorun olmaz diye düşündüm. şimdi o girdi orada yaklaşık 2 aydır duruyor, haberimiz yok sanılmasın, ama gün gelir ve silinme ihtimali doğabilir olacağı için ekran görüntüsü de almıştım neyse ki. ekran görüntüsü şurada : ibb.co/... dünkü anlamsız ve ara ara hadsizlik sınırlarını aşan tartışmamsı mesajlardan sonra özellikle gidip baktım, hala duruyor * girdi 'şimdilik' burada : metasozluk.com/... o girdiye laf etmememizin ve pek de umursamamış olmamızın sebebi de yapan kişinin çömezliğine verip alttan almamızdan kaynaklanıyor. yoksa baştan aşağı terbiyesizlik kokan bu abuk tavra değil yeni yetme sözlük kullanıcısı buranın gediklisi olsa ses çıkarırız, ondan biz de çok eminiz. he ama her şeyin de bir sınırı vardır di mi, o sınırı aşma lüksü de kimsede yok.
şimdi öncelikle burası hakkında bir 'bok' bilmeden atıp tutmak kadar ergence bir tavır yoktur bu 1. orama da ilgi burama da ilgi modundan bir türlü çıkılamadığı için saçmalığın daniskasını mütemadiyen bitmeyen bir tavırla uzatmak hadsizliktir bu 2. ekran görüntüsünden görüleceği üzere özellikle belirtilen: 'yönetim bunlara haddini bildirmiyor' cümlesinden yola çıkarak, dünkü tartışmada 'bok' diye ima ettiğin kişilerden biri olan yazara yönetimin haddini bildirdiğini düşündü muhtemelen. komik ve komik. neresinden baksan çocukça, neresinden baksan ergence, neresinden baksan tutarsız ve arsızca. kimse bir başkasını bezdirmiyor, ama yaptığınız tavırların eleştirildiğini görmeye o kadar alışık değilsiniz ki siz bunu ''ayhhh bu bana taktı, bak nasıl da her girdime damlıyor, laf sokuyor'' olarak algılarsınız. normaldir, bu kadar ilgi manyağı olup böyle düşünmemek anormal olurdu asıl. zümre yerine koymak, kendini iyi sanmak vs? wtf!! burayı anlayamadık çünkü bir o kadar saçmaydı. kulzos'ta birilerine yakın olmak, yönetimle kanka olmak, birisiyle eş dost olmak kimseleri bir yere getirmez, yükseltmez ya da alçaltmaz. bu sığ bakış açısı ve hezeyan ise anca sizin gibilerine gülmemize yol açar daha fazlası değil. bir de çoğu kişi adına konuşulmuş! çoğu kişi durumdan sıkılmış durumdaymış da vsmiş, herkesi çok tanıdınız, hemen 2 haftada çözdünüz, samimi oldunuz, bir de onlar adına konuşmanız kalmıştı! yani her şeyi o çok bilmiş gaganızla bu denli fütursuzca söylüyor olmanız ve buna hadsizce cesaret ediyor olmanız hiç normal değil, onu hatırlatayım. ''kulzos'un önünün açık olmadığı aşikar'' göndermesiyle de ''bensiz sözlük bir hiç tağam mııı'' modu da ima edilmiş. siz akil adamsınız ya, büyük beyinsiniz ya herkes size soracak hangi sözlüğün yolu açık, hangisi 3 güne kapanır falan. * ayrıca buradaki tüm girdileri silip gittikten sonra tekrar gelmek, buranın her ne olursa olsun devam ettiğini görüp , ''bok'' atılan yere tekrar gelmek de aşırı tutarlı hareket cidden. demek ki neymiş? önü kapalı değilmiş. kimsenin gidip dönmemesiyle de burası bitmez, önü de kapanmaz, kendinizi nimetten saymamak lazım.
yaa kıssadan hisse; sanıyorum bundan önceki kulzos ile ilgili yazdığım girdide de bahsettiğim gibi 'burası ergen eyleyeceğimiz ve mütemadiyen şımartıp pohpohlayacağımız bir yer değil' her şeyin farkında olup ses etmiyorsak da vardır bir bildiğimiz, bunu anlamayıp bir de üstüne üstüne hala aynı şeyleri yapıp, farklı sonuçlar bekliyorsanız da o limiti aştığınız belirtilir, kusura bakmayacaksınız.
he bir de bir sözlüğü kendi içinde eleştirirsin (bok gibi yazarlara sahip sözlük diye tanım girersin sonra o yazarlar kimler bir de onları açıklarsın, hani en anarşist biziz ya, doğrucu davutuz ya) * başka sözlüklerde gidip senin ettiğin tabirle ''bok atmak'' en hafif tabiriyle terbiyesizliktir. sinsice, korkakça ve aptalca içinde kalanları söyleyemeyip, orada bağıra çağıra çemkirip bir halt başardığını sanıyorsan, kendine yakışanı yapmışsın demektir.
bir şiirle bitirmek istiyorum :
sen bana bok demişsin, oysa çıkan ağza yaraşır, gül desen de ne mana, çıktığı zihinle atışır.
geriye dönük girdilerimi incelediğimde, alanıma dair öğrendiğim kavramları buraya aktarmanın hafızama ve o kavramı somutlaştırmama ne kadar yardımcı olduğunu hatırlatan sözlük.
an itibarıyla 0 yazar adayı ve 43 ziyaretçinin cirit attığı bu topraklarda tek başıma hudutları korumaktayım. görevimin ne denli kutsal olduğunun farkındayım. her şey sizler rahat uyuyun diye. girdileriniz emin ellerde.
arada ziyaretçilerden kafamı kaldırıp uzaklara dalıyor, anılarımı yad ediyorum. sene 1914'tü. sokullu mehmet paşa, osman gazi, orhan gazi, şarap içiyorduk, eminönü köprüsünde… rahattım o sıralar. gözlerim cırbıtlıydı, çok tehlikeliydim… gözlerime bakacak bir delikanlı bulamıyordum…
Birçok yazarının haddini hududunu bildiği/bilebildiği bir sözlük. Bu nedenle saygıyla ve sevgiyle bir şeyler paylaşmayı, yazmayı, geyik yapmayı da sevdiğim bir yer. Yaş ortalaması (tahminen) 35 olan interaktif bir ortamda biraz da normal bir durum bu sanıyorum ki. Had bilmek kısmına dönecek olursam; insanın sahip olabileceği en önemli kazanımlardan biridir. Nerede susup, nerede konuşacağını bilebilmek, ne zaman gidip ne zaman kalacağını kestirebilmek, yaptığın davranışların (bilinçli veya bilincsiz) taciz limitine ulaştığında özür dileyebilmek güzel erdemli davranışlardir. Tabii bunun yanında hadsizliği ele almak, ilgi budalalığı, şımarıklık ve ego tatmini için tutarsız ve abuk subuk davranmak da bir tercihtir ve kişinin kendini ne kadar yetiştirip yetiştirmemesine paralel olarak yine kendi karakterine bağlıdır. İflah olmaz bir ergen yada kişiliği oturmamış olgun/ergen değilseniz zaten hadsizliğe gerek de duymazsınız. Bu sözlük ne 40-50 yaşındaki olgun/ergenlerin defalarca gidip dönmelerini kaldırmak zorundadır ne de şımarıklığı karakteri olarak bellemişleri sürekli eylemek için vardır. Yeri gelince geyiğin de dibine vurabildiğimiz ve yüz yüze olabildiğimiz buradaki insanlarla bile bu sözlükte belirli sınırlar çerçevesinde ve saygısızlık yapmadan bu ilişki düzeyini koruyabiliyoruz. Yoksa diğer çeşidini zaten herkes yapar ve yapabilir. Yapanlara kendi aralarında başarılar dileyip biz sevdiğimiz yoldan devam edeceğiz her zamanki gibi.
ben girmeyeli epeyi sessizleşmiş sanırım. Biraz kafamı dağıtayım diye başımı uzattım. Enteresan bir tablo. Artık böyle mahzun mu bu günlere özel mi pek anlayamadım. Her şey zamanında güzel mi demeliyiz ya da ben çok mu duygusalım bu akşam, bilemedim.
bugün hakkında ilginç duyumlar aldığım bir sözlük, ben bu kadar kafa yormamıştım hiçbir zaman buradaki eylemlerime, benim eylemlerime benden daha çok kafa yorup buna karşılık çete oluşturup seri eksi oylama kampanyası falan düzenlenmiş zamanında ehe.
eğlenmek, bilgi edinmek ve paylaşmak, kültürel ve geyik girdiler yazmak ve okumak için kullandığım ekşi sözlük klonu, aktif yazarı olduğum dördüncü ve son sözlük, diğerlerinden ikisini çoktan bıraktım, unuttum, ekşi'de de halen aktif yazarım. burasını da epeyce seviyorum, burada insanların arkasından çeteleşen kişileri tanımam, etmem, kendi tercihleri ve kendi vakitleri.
bu sözlükte hiçbir zaman kimseye mobbing yapıp kimseyi küstürmek için özel bir tavır sergilemedim. fi tarihinde bir kez "beni niye eksiliyorlar ya, benim bu kadar yardımsever girdilerimi kim niye eksiler ki, yardımseverlik yapıyorum ben burada, nasıl eksilenirim?" diyen bir yazara, onu seri eksilemediğim halde, eksilediğim yegane girdisini niye eksilediğimi açıkladım, typo ve yapılan yardımın paylaşılmasını sevmediğimi anlattım, kendisi de bunun üzerine aramızdaki "buradan çok daha eski" kişisel husumetten de kaynaklı ayrı bir tavır takındı, yıldızlarımız uyuşmadığı için gitmeyi tercih etti, buradan bir tek onun gidişine sebep olmuşumdur belki, bilemiyorum. umrumda da değil. kalmayı tercih etseydi de ben kendisini engellediğim için muhatap olmayacaktık zaten, ama gitmesi bana göre de daha doğru bir tercihti, sonrasında üzerine düşünmedim ancak gittiğinden beri ben de daha keyifliyim bu sözlükte. bence o da gittiği için daha keyiflidir, birbirimizin gözünün önünde olmak benim gözlemlerime göre ikimize de yaramıyordu, gittiğinden beri de onun hakkında bir kez bile kafa yormadım, hayatım daha rahat hale geldi, onunki de umarım öyle olmuştur. ancak ben onu bile seri eksilemek gibi çocuksu bir eyleme girişmediğim halde, benim ona mobbing yapıp onu seri eksilediğimi düşünenler ve bu sanıyla hareket edip beni yaklaşık üç beş gün boyunca sıkılmadan her gün, bin küsur girdimi eksileyenler vardı bu sözlükte. burası biraz böyle bir yer çünkü. başkalarının eylemlerine kafa yorulup boş işlere kalkışılan, dedikodunun ve gruplaşmanın belkemiği gibi bir mecra olmuş çıkmış az kullanıcılı bir yer olduğu için. bugün de, dün insanların fikirlerine, başka mecralara, insanların emeğine lağım/boktan/bir halta yaramayan diyen bir yazar ile tartıştık, arkasından kendisi sözlüğü bıraktığına dair bir girdi yazdı, şimdi de bunun için çeteleşenler olacaktır, yine belki de benim mobbing yaptığım düşünülecektir, bunlar da yine umrumda olmayacak. kuralları dahilinde girdiler yazarak kendi kendime bir arşiv oluşturduğum, bazı yazarlarının paylaşımlarına da değer verdiğim, ama genel olarak da zaten hiçbir zaman ekşi sözlük gibi bir bilgi ya da gündem kaynağı olmayacak olan, böyle bir derdi de olmayan, benim gözümde "yedek/kişisel sözlük".
hayatımda da bundan fazla bir yeri yok, keşke sizin de olmasaymış, bu kadar kişiselleştirilecek, hayatın olağan akışını yönlendirecek şeyler değil çünkü çevrimiçi olaylar normalde, gidip bir çete gibi gruplaşıp da bir insanın girdilerini günler boyunca teker teker eksi oylamak, onu bıktırmak için özellikle uğraşmak, hele de bunu "o yazarın başka bir yazara mobbing uyguladığını düşündüğü" için yapmak, yani kişiyi suçladığınız konunun aynısını gerçekleştirmeye uğraşmak falan çok boş işler benim gözümde. ama benim gözümde. size göre aşırı önemli, yüksek derecede öncelikli işler olabilir, ona ben karar veremem. açıkçası her insan da ayrı duygusallık derecesindedir, belki başka olaylara, şeylere, kişilere kırılganlığınızı o şekilde gidermeye çalışmışsınızdır, onu da bilemem. ancak keşke bana sorsaymışsınız mobbing yaptığımı düşündüğünüzde, şu sözlükteki geçmişimde kimseye seri eksi oy vermedim, şu sözlükte bir kişi hariç kimseyle kişisel husumetim yoktu, ona bile bu sözlükte, son gününe kadar sıradan bir sözlük kullanıcısı gibi davrandım. onun hakkında yazdığım nick altı girdisini de benim girdilerim içerisinde onun nick'i dursun istemediğim için sildim, gündelik hayatımda yok saydığım biri olduğu için. siz bıktırdığınız, caydırdığınız, bana dersimi verdiğiniz için falan değildi yani.
lake of the hell'in benim bu sözlükte şahit olduğum sanırım üçüncü gidişinde de beni suçlamak isterseniz, yine buyurup eksi oylayabilirsiniz, benim için önemi yok. burası benim kullanmaktan zevk aldığım, kişisel yedek sözlüğüm, burasının benim için sizinle ilgisi yok.
her kavgada yazar kaybeden bir sözlüğün admini gelip de periyodik olağan kavga gecikti diye girdi yazıyorsa bu iş bitmiştir, uzatmalar oynanıyordur. kavga çıksın da kalanlar da gitsin diye beklemeye gerek yok. kepenk indirilip kapıya kilit asılabilir. burada yazan herkesin başka sözlüklerde de hesabı var. dönüp de arada iki satır yazılıyorsa bir zamanlar sevdiğimiz, yazlıkçı kasabasına benzettiğimiz, gerçek hayata taşıdığımız dosluklar edindiğimiz eski kulzos'un hatırasına hürmeten yazılıyor. bu bünye daha fazla kavga kaldırmaz. kavga edecek kimse bile kalmamış olabilir.
Köy kasaba falan da değildir artık Fakat daha sıcak bir şeye döndü. Televizyonda gördüğümüz dağ evindeki sıcak şömine önü havasındadır şu an en fazla 3-5 kişi var ama iç ısıtıyor.
periyodik tekrarlanan olağan kavgası bir hayli gecikmiş durumda. ne bileyim moderasyondan biri çıksa "ya neremizi soksaydık" falan dese de bir kıvılcım çaksa, ya da yazarlar birbirine girse de ortalık karışsa. terim'in kaos futbolu gibi oturup izlesek. ya da ucundan dahil olsak.