bavul dergisinin son sayısında yer alan yazısı yüzünden başta ekşi sözlük olmak üzere, instagram ve twitter'da linç edilmiş, sosyal medya hesaplarının hepsini "herkese açık"tan "gizli"ye çevirmiş, sanırım twitter'da da bir süre trend olmuş yazar. kendisine haksızlık yapıldığını düşünenlerdenim. "Yazma şekli ahlâklı insanları rahatsız ediyor" ve "Kendisini savunanlar Proust ya da Flaubert okudu mu acaba?" eleştirilerini yakın arkadaşlarımdan birinden okuyunca facebook'ta gelişine abandım. yetmedi, burada da yazmak istiyorum.
"yazının içeriği" ve "dergiye bakış açısı" diye ikiye ayırmak gerek bu konuda. benim "sokak ağzı edebiyatı" olarak nitelendirdiğim, ot, kafa, bavul gibi dergilerin nasıl bir yayın politikası güttüğüyle, içeriklerinin nasıl bir süzgeçten geçtiğiyle ve bu süzgeçi tutanın bir editör olup olmadığıyla bir sorunum yok. ben bu yolda ilerleyen dergileri seviyorum. ot dergisini de 2 yıl boyunca kesintisiz aldım, saklıyorum. bu dergilerin edebi yönünün zayıf, goy goy yönünün, kabının alabildiğine kadar dolu olması beni rahatsız etmiyor. bence hedef kitle, edebiyata yakın olmayan, şiir okumaktan uzak duran, sadece uzun olduğu için bir yazıyı okumayacak olan kitle. onlara yönelik dergilerin bakış açısının "popülist" olması beni gene rahatsız etmiyor. aslı tohumcu örneğinde ise, popülizm eleştirileri de yapılmış. yapanlardan biri de, adnan oktar'ın kedicik videoları ile ilgili en az haftada 1 yorum yapan bir arkadaşım. "odin sana akıl fikir versin" yazdım kendisine.
içinde bulunduğu edebiyat anlayışı sebebiyle dergiye bakış açısı kötü olabilir. söz konusu içeriğe geldiğinde ise, durum değişmeli. bu içeriği beğenerek okuyan, saklayan, arşivleyen okurlar var. ben nasıl ki hiçbir elif şafak yazısı okumadan "shafak" esprisi yapmıyorsam, sokak ağzı edebiyatıyla kol kola girerek yayın hayatına devam eden dergilere içerik üreten ve çoğu yazar olan bu insanlar hakkında hiçbir şey okumadan, yazarın tek bir yazısıyla itin götüne sokulmasını meşru görenlerin de yazar hakkında biraz bilgi sahibi olmasını bekliyorum. eh, bu dergilerin popülist ve çöp olduklarını yazabilecek kadar edebiyat dergisi okumuş olmak gerekiyor, ki kıyaslama tutarlı olabilsin.
aslı tohumcu'yu ben uzun süredir takip ediyorum. abis çıktıktan sonraki sansür ve engelleme dönemlerini de yakından takip etmiştim. birkaç yıl önce izmir kitap fuarı'na geldiğinde küçük bir söyleşi yapmıştı. orada bu dönem ile ilgili sorulan bir soruya "bir gazeteye (habertürk'tü sanırım. linci başlatan yeni çağ'a destek vermişti) ve eğitim-sen'e kırgınım. bu kırgınlığım da hiçbir dava sonucuyla değişmeyecek. benim dilim belli. bundan sonra da aynı olacak. o çocukların ağzında, gelişimlerini kötü yönde etkileyeceği düşünülen küfürlerim var zaten. ben bu konuları (kadın cinayetleri, tacizler) küfür ede ede, en sert şekilde gözler önüne sermeyi seçtim ve böyle de devam edeceğim". buna benzer bir açıklama yapmıştı ve bundan yıllar sonra hemen hemen aynı konu etrafında gene linç edileceğini tahmin etmiyordu sanırım.
aslı tohumcu'nun dili serttir, yer yer kabadır ve küfür barındırır. taş uykusu'nda otobüsün içindeki gırla insanın ağzıyla yazmıştı mesela ve içlerinde hayata küfredenler, evdeki tecavüzlerden bunalmış olanlar, açık açık taciz etmeye meyili olduğunu belirtenler vardı. neden 6 yıl önce taş uykusu yayınlandığında bu eleştiriler yapılmadı? algı çok garip bir şey gerçekten. çağdaş türk edebiyatı hakkında bilgisi elif şafak'tan öteye gidemeyenler tutturmuşlar pedofili diye, "seks hikayeleri anlatıyor" diye. hepsinin ellerine taş uykusu'nu verip ortamdan koşarak uzaklaşmak istiyorum.
lütfen değer vermediğiniz, eleştirdiğiniz şeyleri sevenlerin de olabileceğini düşünerek yazın, çizin, konuşun. Ben AVM'leri, istanbul takımlarını, popüler olmuş hemen hemen hiçbir şeyi sevmiyorum. yer yer kalp kırdığım, dilimin-parmaklarımın ayarının kaçtığı oluyor, evet. ama bunlar hakkında "Bok gibi bunlar, gidin başka şeylerle ilgilenin" diyor muyum? Hayır. Çünkü ben böyle eleştirmeye başladığımda, karşıma benim bu yazıda gelişine abandığım gibi abanacak insanlar gelecek. Bunun sonu yok. Tutarlı olup karşılarındakinin fikrilerine saygı göstermeyi (saygı duymasa bile) öğrenene kadar, entel mağaralarında Flaubert ve Proust okumaya devam edip bu "edebiyat paçavralarını" itin götüne sokma zevkini ağızlarından keyif salyaları çıkararak sürdürebilirler. Kadını takip edebildiğim iki yer olan Twitter ve Instagram hesaplarını gizliye çevirmesine neden olan küstah eleştirileri hiçbir zaman ne unutacağım ne de affedeceğim. İyi bok yediniz, bir anda ülkenin refah seviyesi arttı, pedofili bitti, çocuklara taciz edilmiyor artık ve kadın cinayetlerinin kökünü kazıdık; tebrikler.