bu başlık kişiye özel bir başlıktır
-
Yaşamak anlamını kaybedeli çok uzun zaman oluyor. Ama arayış hâlâ devam ediyor içimde.
Çok kıymetli bir dostum yaklaşık sekiz aydır tutuklu. Suçsuz yere olduğunu cümle alem biliyor ama bir türlü beraat kararı çıkmıyor hep başka başka sebeplerden duruşmayı ileri bir tarihe erteliyorlar.
Hayatımdaki tüm arayışları bilen ve neredeyse hayatımın tek yakın şahidi diyebileceğim biri.
O içeri girdiğinden beri ona hayatımın onsuz kalan kısmında neler olduğunu dilimin döndüğünce anlatmaya çalışıyorum. Elbette yazarak. Bu yazdıklarımı ona göndermiyorum. Çıkınca boş zamanlarında açıp okusun diye yaptığım bir eylem aslında. Hani ilerleyen yıllarda ya şöyle bir şey olmuştu çok sevinmiştim ya da çok üzülmüştüm hatırlıyor musun dediğimde evet hatırlıyorum yazmıştın desin istiyorum biraz da.
Ama zaman uzadıkça her duruşmada yüreğim ağzımda bekledikçe ama bir türlü güzel haber gelmedikçe sanki ona anlatırken kullanacağım kelimeler içimde büyüyor. Her geçen gün biraz daha büyüyüp tüm çıkışları kapatıyor sanki.
Kendi kendime konuşmayı abartmıştım ilk içeri girdiği zamanlarda sanki kendi içimde onunla hayatı paylaşıyordum gibi geliyordu. Ama şimdi içimde de konuşamıyorum.
Bu umudumu kaybetmek değil, suçsuz olduğundan emin olduğum için biliyorum ki çıkacak. Ama işte zaman geçtikçe ona anlatmak ondan akıl almak istediğim anlar çoğaldıkça sanki yazmak ya da kendi kendime konuşmak anlamını kaybediyor.
Ona hapishaneye yazdığım mektuplarda pozitif olmaya çalışıyorum elbette o da bu sahtekarlığımı anlıyor. Neden yaptığımı da biliyor ama ben onu üzmemeye çalışırken bile üzüyorum işte.
Neredeyse hep aklımda ama ona anlatacağım kelimelerim kayboldu sanki. Çıkınca muhtemelen kızacak yazmadığım günler için ama ne yapayım başka bilmiyorum.
Sanki günlerce aylarca bir duvarın karşısında konuşmuşum gibi yorgun hissediyorum kendimi.