çalana genellikle davulcu denilen, "baterist" kısmı şık dursa da, "götü kalkık müzisyen" havasını oluk oluk akıttığı için tercih edilmeyen; kick lerinden ziyade zil lerine hakim olmanın iyi bir davulcu olabilmek için önemli olduğu, beynini ikiye ayırıp elleri ve ayaklarıyla da aynı ayırmayı yapamayanların çalmak için başına oturmaması gereken müzik aleti. ayrıca evet, onur akça'yı çok severim.
"müzisyenliğe giriş 101" olarak görülüyor çoğu çevrede ama müzikal altyapının bazıdır davul. bu temel olmadan üretilen bütün eserler, başka bir enstrümanın yol göstericiliğini arar durur bence. davulun/baterinin önemi ise, hem sahnede/stüdyoda en arkada yer alıp öne çıkmaya çalışmayacak kadar gürültülü bir enstrüman olmasından hem de zil-kick-trampet çeşitliliğini tek başına içermesinden ileri gelir (sıklıkla trompet diyorum buna halâ ya. snare drum daha çabuk aklıma geliyor) . gene de, davulu içinden çıkardığınız şarkılar sanki "daha düzenli" ilerliyor gibi hissedebilirsiniz. kulak bu, beynin isteğine göre duyduklarını kendiliğinden ayırabiliyor.
davulun mekanik tekdüzeliğine yönelik de çok eleştiri var. bence en tatlılarından biri "can lego play the drums?" videosunda gösterilenler. dev boyuttaki bir lego setinden müthiş davul partisyonları çıkarmak da mümkün işte. o "bateristim ben bebeğim, akşam işin yoksa sevişelim mi?" insancıklarının itici geldiği noktada lego videosunu akla getirmek dimağ temizleyici olarak işlev görebilir.