Saik Faik'in Menekşeli vadi ve Orhan Veli’nin Tahattur'undan esinlenilmiş muazzam Safa Önal senaryosudur. Yönetmenliğini Lütfi Akad yapmıştır. Döneminin müthiş varoluşudur. Film akıl karıştırmak yerine akıl yarıştırır.
Çok tuhaf çok tanıdık diye bir çözüleme kitabı da vardır. Nilgün Abisel, Umut Tümay Arslan, Pembe Behçetoğulları, Ali Karadoğan, Semire Ruken Öztürk, Nejat Ulusay el birliği ile hazırlanmıştır. Filmin çözümlemesi yapılmış hatta özel röpottajlara yer verilmiştir. Misal beni çok etkileyen Safa Önel'a ait minik bir kısmını paylaşacağım.
''Lütfi ağabey gayet rahat, müthiş bir keyfin, tadın içinde. Var mı vaktin? Vaktim yok ama sizin için bulurum, yaratırım dedim. Öğleden sonra o zaman bana, eve gel dedi. Başka bir şey söylemedi. Tekrar el sıkıştık. Çok terbiyeli adamdı. Yalnız setlerde kükrerdi, öyle şakası yok. O set bir mabet bir anlamda. Orada biraz cıvıttınız mı lafı yemelisiniz. Öğleden sonra müthiş bir sevinç yaşadım. Öğleden sonra gittim Mecidiyeköy’deki evine. Önde büyükçe bir bahçe, alçacık duvar ve bir de köpecikleri var. Öyle bir yerde oturdu. Ben bir film yapacağım, seni istiyorum dedi. İyi. Türkan Şoray ve İzzet Günay’la çalışacağım, dedi. Evet dedim. Nasıl bir şey istiyorsunuz? Bir Marlon Brando filmi gördüm, dedi. Atını çaldılar Marlon’un. Gitti, aradı, taradı, atını buldu, getirdi dedi. Yazılıdır. Evet dedim ben. Bu dedi. Efendim? Bu. Ne kadar zamanda bir şey hazırlarsın? Ben laf edemedim. Ne kadar zamanda, atını çaldılar, Türkan Şoray filmi, aradı, buldu, geri döndü... Omuzları biraz inmiş bir Safa Önal çıktı oradan. Eve geldim. Karım kapıyı açtı, yaslandım kapıya. Anladı. Olmadı, olmadı dedim. Yürümez burada. Bulamam bir Türkan filmi. Tanımıyorum Türkan’ı da. Yüzünü görmemişim. Bir gün sürdü o yeniklik duygusu.''