1. gerçekliği dergicilikle alakalı olarak savunulan bir tespit.

    son olarak dolar kurunun artması sebebiyle kağıt ithalatında birkaç ay öncesine göre korkunç maliyet farkları ortaya çıktığı için matbaa baskısı dergilerin satışları çok düştü. bazı zaten küçük ölçekli olan dergilerin çoğu yitip gitti. ama mizah dergilerinin sadece bu yüzden öldüğünü düşünmek naiflik olacaktır çünkü yeni nesil zaten para verip dergi almıyor, sosyal medyada paylaşılan karikatürleri okuyup eğleniyordu. onların basılı dergiciliğe katkıları her zaman minimal boyutta kaldı. mizah dergilerinin temel kitlesi her ne kadar ergenler olarak görülse de, eski dergicilerin ve mizahını halâ takip etmek isteyen eski kafaların bu dergilerin satış rakamlarındaki en büyük etken olduğunu düşünüyorum.

    düzenli olarak dergi almaya başlamasının üzerinden 10 yıldan fazla geçmiş biri olarak, hem son aylardaki fiyat artışının hem de penguen ve uykusuz'dan sonra (ve "ile birlikte") -ne yazık ki- dibi vurduğunu düşündüğüm mizah anlayışının mizah dergilerinin son yıllardaki satış rakamlarının neredeyse tamamen bitmesinde etkili olduğundan eminim. geçen hafta 'nin 3. ve 4. sayısının "2 dergi bir arada, 9 lira" olarak satıldığını gördüm. gececi'nin neredeyse 1 yıl önce kış aylarında satışa çıktığından haberim vardı ama hemen hemen hiçbir yerde bulamamıştım. "demek ki alan var, ne güzel" diye düşünmüştüm ama yanılmışım. geçen hafta küçük bir tekel bayinin önündeki toz içindeki küçük dergilikte görünce hemen satın aldım. beni üzen ilk şey, dergi satışa çıktığındaki adet fiyatının 9 lira olması, şimdi ise 2 sayının aynı fiyata satılmasıydı. eminim 1. ve 2. sayıyı da "2 dergi bir arada, 9 lira" olarak satışa sunmuşlardır. arayıp onu da bulacağım. 30 küsur sayfalık, içinde oldukça iyi mizahçıların (, , , , , , , ve tabii ki ) ve bilgi küpü yazarların (, ve tabii ki ) bulunduğu bir derginin sadece 7 sayı çıkabilmiş olması gibi bir gerçek ortadayken, uykusuz'u, penguen'i falan kâle alamıyorum ben, üzgünüm.

    popüler kültür, illa ki insanların sevmediğiniz şeylere korkunç değerler biçerek tüketmesiyle alakalı olmuyor. sevdiğiniz ama kötü yönlerini görmezden geldiğiniz şeylerin, tam da bu kötü yönleriyle değerlendiğini gördüğünüz her zaman vücut bulan bir iblis. bu yüzden, mizah dergilerinin ölmesini, elinizden düşürmediğiniz "akıllı" telefonlara, teknoloji kumkuması haline gelmiş tech geek'lere ve tabii ki "oku, gül, geç, unut" mizahı yapan gündelik mizahçılara bağlıyorum ben. benim gözümde, bir nevi "uzaklarda arama çünkü sen içimdesin" mantığı, bu ölümlerin temel sebebi. mizah dergileri kolaylıkla dijital ortama aktarılabilir, baskı maliyetleri sıfırlanır ve daha fazla kullanıcıya hitap edebilirdi, di' mi? ama böylelikle, hiçbir zaman o küçücük basılı satış rakamlarını dahi yakalayamaz, sosyal medyada karikatür avcılığı yapan ergenlerin ekmeğine yağ sürmüş olurlardı. mizahın bir ekran arkasından iletilmesindense, elle tutulur, mürekkebi gözle takip edilebilir, gülmecesi daha etkili olan basılı halde olmasından yanayım.

    yılmaz aslantürk, bir röportajında neden bu kadar çok derginin battığı ve yeni derginin çıktığı konusunda şunları demiş:

    "nerede 3-4 karikatürcünün bir araya gelip sohbet ettiği görülürse, orada illa ki şu soru sorulur: "hayırdır, yeni dergi mi çıkarıyorsunuz?". bu soru hem kan dolaşımını hızlandırıyor hem de insanı üzüyor, di' mi? eh, hayatın da buna benzer karşıtlıklar üzerine kurulu olan bir devinim içinde olduğunu düşününce, yeni dergilerin çıkmasını da, eskilerin pıtır pıtır kapanmasını da anlayabiliyorum. bu her zaman böyle olacak. mizah dergiciliği hiçbir zaman bitmeyecek; sadece sık sık kabuk değiştirecek."
    #117402 lake of the hell | 6 yıl önce
    0tespit