çok karizmatik isimli filmlere sahip film ve kitap serisi.
lakin en kötü nokta kendisinin evreninin sürekli değişmesidir.
mesela goldeneye'da m, james bond'a "soğuk savaş artığı" şeklinde hitap ederken bir bakmışız james bond 2010'lu yılların türkiye'sinde fink atıyor.
imkanım olsa şahsen ben bunu mcu gibi bir evren haline getiririm ve tüm seri tek bir james bond'a odaklanırım. yorucu olur ama en azından seri mantıklı bir çerçevede ilerler. soğuk savaş artığı bir adam istanbul'da trenlerin üzerinde zıplamaz en azından.
yahut bir de yaşlı bir james bond filmi çekilip evrene tekrar bir reset atılıp tekrar casino royale'den -ki ilk james bond macerasıdır bildiğim kadarıyla- başlanılabilir ve sovyetlerin yerini de daha teknolojik bazı başka varlıklar alabilir. mesela sovyetler yerine neden şirketler ele alınmasın? şirketler de ingiltere'yi tehdit edemez mi?
bir de bu adam her seferinde nasıl deşifre oluyor da ajanlık kariyerine devam ediyor anlamış değilim. bir tane japon casus meksika'da deşifre oldu diye yanılmıyorsam 10 yıl kadar falan türkiye'de tutuluyor, iyice unutulsun diye. 1930'dan sonraki yılların istanbul'u çok civcivli geçmiş, bir araştırın derim böyle casusluk hikayelerini seviyorsanız.