1. "sartre'la karşılaştığım zaman, her şeyi kazandığıma inanmıştım. onun yanında benim kendimi gerçekleştirmem başarısızlığa uğrayamazdı. şimdi kendi kendime şunu söylüyorum: kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur."

    simone de beauvoir
    #11370 ma icari | 8 yıl önce
    0yazar 
  2. asıl adı "simone lucie ernestine marie bertrand de beauvoir" olan, fransız yazar ve felsefecidir. aynı zamanda feminizmin temellerini atan düşünür kişilerden biridir.

    simone, sorbonne'da felsefe okumuş, eğitimini büyük bir başarı ile tamamlayıp fransa'nın en genç kadın felsefe öğretmeni olmuştur.

    henüz 21 yaşındayken ile tanışmış. ilk karşılaşmalarıyla beraber de ayrılmaz ikili olmuşlar. yaşamları boyu süren bu ayrılmama; tutku ve cinselliğin başka kadın ve erkeklerle de paylaşıldığı bir ilişkiye, aynı zamanda da sarsılmaz bir zihinsel birlikteliğe dönüşmüş. başkaları ile olan beraberliklerini birbirlerinden saklamadıklarından "asla aldatmadık" sözlerini sarfederler ilişkileri için.
    beraber çok fazla eser ortaya çıkarmış, birbirlerine yazdıkları mektuplar kitaplaştırılmış ve ölene kadar ayrılmamışlar.

    1980'de sartre öldükten sonra beauvoir'ın da sağlık durumu kötüleşmiş. altı yıl sonra o da ölmüş ve sartre'ın yanına gömülmüş.

    son söz de bu kendine has kadından bir alıntı olsun:
    "kurtulmak için bir başkasına bel bağlamak, yıkılmanın en güvenli yoludur."
    #23769 kesret | 8 yıl önce (  7 yıl önce)
    0yazar 
  3. filozof simone de beauvoir 1908'de paris'te doğdu. sarbonne üniversitesi'nde felsefe eğitimi aldı ve orada hayat boyu sürecek bir ilişkiye girdiği 'la tanıştı. bir filozof ve ödüllü bir yazar olarak, ve gibi romanlarında daha çok felsefi temaları inceledi. en ünlü eseri feminist fikirlere varoluşçu bir yaklaşım getirdi. ilk başlarda siyaseten hem sağ hem de sol tarafından karalanan ve vatikan'ın yasaklı kitaplar listesine konmasına rağmen kitap, 20. yüzyılın en önemli feminist eserlerinden biri oldu.

    simone de beauvoir adlı kitabında insan olanın - felsefede ve genel olarak toplumda- standart ölçütünün tarih boyunca hep erkek görüşüyle belirtildiğini yazar. gibi bazı filozoflar tüm insanlığı açıkça erkeklikle özdeşleştirmişlerdir. diğerleri ise bu kadar ileri gitmemiş,ancak yine de erkekliği insanlığın değerlendirilmesinde bir standart olarak almışlardır. beauvoir da işte bu yüzden felsefi bilginin benliğin erkek olarak varsayıldığını ve ikilinin diğer çiftinin- dişinin- bu yüzden farklı bir şey olduğunu, kendi deyişiyle ''öteki'' olduğunu söyler. ''benlik'' aktif ve bilgiliyken ''öteki'', benliğin reddettiği bir şeydir; pasif , sessiz ve güçsüz.

    de beauvoir ayrıca kadınların erkek gibi olduklarında erkeklerle eşit kabul edildiklerini de düşünür. ona göre kadınlığın eşitliği hakkında yazılanlar bile, bu eşitliğin kadınların erkeklerin aynısı olmaları ya da onların yaptıklarının aynısını yapmaları anlamına geldiğini savunmaktadır. o, bu fikrin yanlış olduğunu öne sürer, çünkü kadınlarla erkeklerin farklı olduğu gerçeğini görmezden gelmektedir. de beauvoir 'ın felsefi altyapısı , yani şeylerin deneyimimize nasıl göründükleri bilimidir. bu görüş her birimizin dünyayı kendi bilinç çerçevemiz içinde oluşturduğunu, şeyleri ve anlamları deneyimlerimizin akışından inşa ettiğimizi öne sürer. dolayısıyla da de beauvoir kendi bedenlerimizle, başkalarıyla ve dünyayla olduğu kadar felsefeyle kurduğumuz ilişkilerin de erkek veya kadın olmamızdan güçlü bir biçimde etkilendiğimizi iddia eder.

    simone de beauvoir aynı zamanda bir dur; bir amacımız olmadan doğduğumuza ve ne olmak istediğimizi seçerek kendimiz için otantik bir varoluş oluşturmamız gerektiğine inanır. bu fikri ''kadın'' kavramına uyarlayarak bizden biyolojik kendilik (kadınların içine doğdukları bedensel biçim) ile sosyal bir kurgu olan kadınsılığı birbirinden ayırmamızı ister. her kurgu değişim ve yoruma açık olduğu için bu da ''kadın olmanın'' pek çok biçimi olduğu anlamına gelir. 'in girişinde de beauvoir toplumun bu akışkanlıktan haberi olmadığı için yazar:

    ''bizler kadın olmaya, kadın kalmaya, kadın haline gelmeye teşvik ediliyoruz. o zaman şöyle bir gerçek ortaya çıkıyor: her dişi insan mutlaka kadın değildir.'' ardından duruma şöyle açıklık getirir: ''kadın doğulmaz, kadın olunur.''
    beauvoir anne, eş, bakire, doğanın sembolü ve bunun gibi pek çok mitin kadınları bireysel benliklerini ve konumlarını yadsıyarak onları imkansız idealler içinde tuzağa düşürdüğünü öne sürer.

    de beauvoir kadınların kendilerini hem erkekler gibi olmaları gerektiği fikrinden hem de toplumun onlara dayattığı pasif konumdan kurtarmaları gerektiğini söyler. gerçek anlamda otantik bir varoluş, toplum tarafından dayatılan bir rolü kabullenmekten daha çok risk taşır, ama aynı zamanda eşitlik ve özgürlüğe giden tek yoldur.

    #94092 zeytin | 7 yıl önce
    0filozof 
  4. geleneksel yapıya sahip muhafazakar çiftçi bir ailenin kızı olarak dünyaya gelmesine karşın anlama/öğrenme/yaşama tutkusuyla yaşamın, aşkın, hayatın hakkını vererek bu dünyadan ayrılmış ilham verici kadın.

    vefatından bir süre önce şu sözleri söylemiştir:

    ''en önemli eserim, hayatımdır.''

    vay be!
    #209101 ruhum desen | 5 yıl önce
    0filozof, yazar 
  5. fransız yazar ve felsefeci.

    bir felsefeci ya da filozof olarak bakacak olursak, egzistansiyalist bir düşünce yapısına sahiptir.

    eserlerinde varoluşçuluk öznesi ile birlikte ön plana çıkan başka bir öğe ise cinsiyettir. kadınların her zaman erkeklerle kıyaslandığında itilip katılması, ikinci sınıf bir muamele görmesi gibi durumlar düşüncelerini şekillendirmiştir.

    bu bağlamda düşüncelerini anlattığı ve karakterini yansıtan eseri le deuxieme sexe'de kadınları , sadece kadınları anlatmaya çalışmış, erkek egemen dünyasında yitip giden kadınlar için yazmıştır.

    ilk romanı olan konuk kız da, şahane bir eserdir .
    #268928 enzo | 4 yıl önce
    0filozof, yazar 
  6. “erkeğin asıl zaferi, kadının onu kendi kaderi olarak kabullenişidir” cümlesini kurmuş muhteşem insan.
    #269940 istenc | 3 yıl önce
    0filozof, yazar 
  7. "Birisi bana; ‘Seyahat etmek neye yarar insan kendini hiç terk etmiyor ki’ demişti." simone de beauvoir
    #286072 ma icari | 2 yıl önce
    0filozof, yazar 
  8. koskoca de beavoir'i sartre ile olan ilişkisi üzerinden tanımlamak güzel ironi olmuş. feminist düşüncenin manifestolarını oluşturan ana figürlerinden birini ilişki yaşadığı erkek üzerinden değerlendirmek bu kadının karşı çıktığı herşey.
    ha eşi de ayrı bir hatalı yakıştırma. bu ikisi evlenmedikleri gibi hayatlarını da kendilerine ait ayrı evlerde sürdürdüler. öyle bir hayat da mümkün. hatta her insanın hakkı.
    #294453 chamomile | 2 ay önce (  2 ay önce)
    5filozof, yazar 
  9. Adını her gördüğümde şu şarkı gelir aklıma. İlgisi yok biliyorum ama. Sadece isimler aynı,

    youtu.be/...

    onun adını da ekleyeyim,

    (bkz: )
    #294463 ma icari | 2 ay önce (  2 ay önce)
    0filozof, yazar