başlık buraya taşınmıştır
-
21 Haziran 1905 tarihinde Paris'te doğdu. Babası o çok küçük yaştayken öldü. Annesi de ailesinin yanına döndü. La Rochelle Lisesi'ne devam etti. Olgunluk sınavını Louis le Grand Lisesi'nde verdi. Eğitimini Ecole Normale Supérieure'de, İsviçre'deki Fribourg Üniversitesi'nde ve Berlin'deki Fransız Enstitüsü'nde sürdürdü. 1929 yılında Simone de Beauvoir'la tanıştı. Çeşitli liselerde öğretmenlik yaptı. İkinci Dünya Savaşı sırasında, Almanlar tarafından hapse atıldı. Hapisten çıktıktan sonra direniş hareketine katıldı.
'Sinekler' adlı tiyatro oyunu, Almanlar'ın izniyle oynandı (1943). Aynı durum, 'Varlık ve Hiçlik' adlı oyununda da meydana geldi (1943). Oyunlarının her ikisi de baskı karşıtıdır. 'Varlık ve Hiçlik'te ilk kez asıl felsefesini ortaya koydu. 1945 yılında öğretmenliği bırakarak 'Les Temps Modernes' adlı edebi-politik dergiyi kurdu. Kitaplarının çoğunda edebi ve politik sorunları işledi. Savaş sonrası dönemde özellikle politik etkinlikleriyle öne çıktı.
Yazılarında bazı eleştirileri olsa da SSCB'ye destek verdi, Fransa'nın Cezayir'e karşı yürüttüğü savaşa karşı çıktı. Les Temps Modernes dergisinde sömürgelerdeki savaşlara karşı 1953'ten 1958'e yoğunlaşan bir mücadele yürüttü. '121'ler'in Bildirgesi'ni imzaladı, 1961-62 yılındaki büyük gösterilere katıldı. 1964 yılında Nobel Ödülü'nü geri çevirdi. Böyle bir ödülün eserlerinin bütünlüğünü zedeleyeceğini düşünüyordu. 1966-67 yılları arasında Vietnam Savaşı'nda meydana gelen katliamları sorgulamak üzere kurulan Russel Mahkemesi'nin başkanlığını yaptı. 1968 yılında, Sovyetler'in Prag'a müdahalesinin ve Fransa'daki öğrenci hareketlerinin üzerine, Sovyet sosyalizmini ve kendi klasik aydın tutumunu sorgulamaya girişti. O dönemde Maocular'la bir yakınlaşması oldu. 1973 yılında Liberation'u kurdu.
1974 yılında gözleri büyük oranda görmez oldu Bu nedenle etkinliklerini yavaşlatarak, daha çok Doğu ülkeleri üzerindeki baskıların sona erdirilmesi, insan haklarının korunması gibi konularda çalışmaya başladı.
Pierre Victor'la (Benny Levy'nin takma adı), aydının rolü, bireyin Tarih'teki yeri, şiddet ve kardeşlik konuları hakkında “Pouvoir et liberté” adında bir eser hazırladı.
15 Nisan 1980 tarihinde Paris'te öldü.
biyografi kaynak
eserleri:
- Varoluşçuluk, J.P.Sartre, Asım Bezirci, Say Yayınları.
- Altona Mahpusları, çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
- Diyalektik Aklın Eleştirisi
- Edebiyat Nedir?, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
- Sözcükler, çeviren: Bertan Onaran, Payel Yayınları.
- Yazınsal Denemeler, Payel Yayınları.
- Bulantı, çeviren: Selahattin Hilav, Can Yayınları.
- İmgelem, çeviren: Alp Tümertekin, İthaki Yayınları.
- Baudelaire, çeviren: Alp Tümertekin, İthaki Yayınları.
- Ego'nun Aşkınlığı, çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu, Alkım Yayınları.
- İş işten Geçti, çeviren: Zübeyir Bensen, Varlık Yayınları.
- Varlık ve Hiçlik
- Duvar, çeviren: Eray Canberk, Can Yayınları.
- Çark, çeviren: Ela Güntekin, Telos Yayıncılık.
- Akıl Çağı (Özgürlük Yolları 1), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
- Yaşanmayan Zaman (Özgürlük Yolları 2), çeviren: Gülseren Devrim.
- Tükeniş (Özgürlük Yolları 3) (bazıları Ruhun Ölümü bazıları da Yıkılış olarak çevirmiştir), çeviren: Gülseren Devrim, Can Yayınları.
- Toplu Oyunlar, çeviren: Işık M. Noyan, İthaki Yayınları.
- Hepimiz Katiliz (Sömürgecilik Bir Sistemdir), çeviren: Süheyla Kaya, Belge Yayınları.
- Tuhaf Savaşın Güncesi, çeviren: Z. Zühre İlkgelen, İthaki Yayınları.
- Yöntem Araştırmaları, Kabalcı Yayınevi.
- Aydınlar Üzerine, çeviren: Aysel Bora, Can Yayınları.
- Yahudi Sorunu, çeviren: Serap Yeşiltuna, İleri Yayınları.
- Estetik Üstüne Denemeler, çeviren: Mehmet Yılmaz, Doruk Yayınları.
ayrıca, (bkz: cehennem başkalarıdır) -
1970 yılında hapisteki arkadaşlarıyla dayanışmak için La Cause du Peuple dergisinin yönetimini üstlenmiş.
Linkteki videoda Sartre'ı, Beauvoir ile bu dergiyi sokakta satarken görebiliyorsunuz. Sonrasında polisin gözaltı işlemi ve Sartre'ın kısa röportajı var. INA arşivinden. t.co/... -
huis clos'un yazarı. huis clos dört yanı kapalı alan demektir. marksizm hümanizmdir demiştir aynı zamanda. -
bulantı kitabının kapağını egon schiele eseri süsler. -
Yüzümün yansısı bu.
Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum.
Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum.
Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor.
Benimki öyle değil.
Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem.
Çirkin galiba.
Çünkü böyle olduğunu söylediler.
Bana dokunan bu değil.
Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşırıyorum aslında.
Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu
Jean Paul Sartre -
varoluşçuluğun kurucularından ve en iyi temsilcilerinden.
Sevgilisi diye anılsa da simone de beauvoir ile üniversite yıllarından itibaren hala günümüz koşullarında bile uçuk bir ilişkileri olmuştur. Öyle ki, pek çok genç kızın intiharın eşiğine gelmesine, kimisinin de gerçekten intihar etmesini sağlamıştır bu ilişki. Buna rağmen ölümünden sonra pek çok kadın onun ikinci aşkı bendim diye farklı köşe yazıları ve kitaplar yayımlamıştır.
Bu sebeple olacak ki ailesi mektuplarını kitap haline getirmiş de olsa, gün yüzüne çıkarmamakta kararlı oldukları bir o kadar daha mektup bulunmaktadır. -
varoluşçu felsefesiyle öne çıkan fransız yazar, filozof ve düşünür. gençliğimde beni en çok etkileyen kitapları yazan insandır. -
Seçimlerimizi ne derece özgür yapabildiğimiz üzerine etkileyici bir konuşması olan düşünür. Konuyu yazdığı eserleri referans vererek kendi üzerinden tartışması ise sohbeti çok farklı bir havaya sokuyor. Tık . -
"başkaları cehennemdir" -
Boris Vian reisin can düşmanıdır :) -
İki dönemi vardır. marksist olmadığı dönem. Ve sonra marksist varoluşçu. -
1964’te kazandığı nobel edebiyat ödülü de dahil bütün resmi ödülleri reddeden dünyaca ünlü varoluşçu yazar. -
sartre diyor ki "insan, tasarladığının dışında hiçbir şey değildir ve o kendini gerçekleştirdiği ölçüde var olur ve o nedenle o, eylemlerinin toplamının dışında hiçbir şey, hayatı her ne ve nasıl ise onun dışında hiçbir şey değildir." -
Şüphesiz 20. yüzyılın en büyüklerinden ve varoluşçuluğun en önemli temsilcilerinden birisidir. kitaplarını belli bir bilgi birikim, ruhsal doygunluk, kendini tamamla, olmadan okunduğunda bünyenin ince ince sapıtmalar olması (depresif ruh hali, hayatı gereğinden fazla sorgulama , cevapsız kalan bir sürü soru, karamsar ruh hali vb.) sık sık görülen yan etkilerdir.
entrye son vermeden önce kendisi hakkında çoğu insan bilmediği ve bence çok şey anlatan bir olay, bir söz bırakıyorum.
kendisine verilen nobel ödülünü su sözlerle reddetmiş kişi: "...benim gibi yaşlı bir devrimciye böyle bir ödül vermek, kapitalizmin öç alma girişiminden başka bir şey değildir."
bonus: fark ettiyseniz doğum tarihi, yeri, milliyeti gibi ayrıntılara veya "felsefeci" , "yazar" , "düşünür" gibi tanımlayıcı sınırlarını inatla çizen sıfatları kullanmadım. işte böyle birisidir sartre.
not: adminlerden talebimdir, bu entrye kategori koymasınlar. -
Daha çok yaşlılar karşısında varoluş mücadelesi veren gençlik filozofudur. Zaten kendisi de ikinci döneminde ilk tasavvurlarını bırakıp marksizme yönelmiştir.
Asıl mesleği edebiyat öğretmenliğidir.
link (minik bir not): -
1905, paris doğumlu varoluşçu düşünür ve yazar. felsefi metinlerin yanı sıra, kurgu romanlarına varoluşçuluğu başarılı bir şekilde aşılamış ve felsefesini romanları üzerinden anlatmayı başardığı için edebiyat tarihinde çok önemli bir isim olmuştur. en bilindik eserlerinden biri olan ve varoluşçuluk konusu açıldığında edebiyatçılardan sık sık duyabileceğiniz bulantı eseri 20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olarak kabul edilir. -
''birisini sevmeye kalkışmak önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. enerji, kendini veriş, körlük ister. hatta başlangıçta, bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. düşünmeye kalkarsa atlayamaz insan. bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.''
jean paul sartre / bulantı -
Egzistansiyalist akımın öncülerinden olup daha sonra Karl Marx ekseninde "Komünist Varoluşçuluğu" savunmuş ve diğer egzistansiyalist yazarlarla ters düşmüştür. Komünizmi varoluş içinde aşılmaz bir duvar olarak nitelendirmiştir. Albert Einsteinin modern fizik hakkındaki teorileri sonrasında ise savunduğu egzistansiyalist akımı derinden etkilemiş kendisine Einstein'ın inkar edilemeyeceği Albert Camus tarafından defalarca dile getirilmiştir.