öncelikle yaş 45, bunları yazarken farkına vardım ki, beni en çok bu ülke yoruyormuş. İş yapmaya kalsan bürokrasi yorar, zor ya hadi diyelim birikim yaptın bu sefer de küçücük birikimini bu korsan ekonomide korumaya çalışmak yorar, keşmekeş trafiği yorar, bitik sağlık sistemi yorar, cahil çıkarcı liboş siyasileri yorar, en aydın geçinen TV profesörlerini dinlerken bile yorulursun, komşunun çocuğundan tut marketin tezgahtarı bile insanın sinirlerini yormak için sözleşmiştir sanki. Sonra farkedersin ki, yorgunluk dediğin zihinsel yorgunluktur, depresyonda olduğunun farkına bile varamayacak kadar yorar bu ülke vatandaşını. Keşke diyorum, küçük bir kasabada çiftçi olarak geçen bir hayatım olsaydı da sadece bedenim yorulsaydı.
arkadaşlık ilişkilerinin varlığını korumaya çalışmak.
bir yerden sonra arkadaş kaybetme korkun azalıyor, yalnızlıktan korkmamaya başlıyorsun ve zaten tam o sırada bunun için uğraşmadığında yanında gerçek dostların kalıyor.
mış gibi davranmaktır.
bir saatten sonra dünyanın, yaşamın ve ikili ilişkilerin sırrını kavramış oluyorsun. her şeyin büyük bir oyun olduğunu, ilişkilerin çıkar üzerine dayalı olduğunu anladıktan sonra artık mış gibi yaşamak ağırına gidiyor.
kendini bir köşeye çekiyorsun ama gene de sistemden kopamıyorsun.
Saygısız, ayarsız, çenesi düşük, ukala insanlar. Gittikçe tahammülüm düştü. Artık hiç katlanamıyorum. Direkt uyarıyor ya da tersliyorum. Çünkü kişi saygısız ise sanıyorum ki bunu dile getirmeye hakkım var. Artık ben değil, onlar yorulsun.
Eskiden 3 saatlik uykuyla günü gayet rahat sonlandıran bendeniz her geçen yıl daha fazla uykuya ihtiyaç duyar oldum. Şu anda 5 saat uyku günü tamamlamam için ancak yetiyor.