1929-11/11/2004. Filistin’in en önemli bağımsızlık savaşçılarından biri olarak dünyaya ismini duyurmuştur. Mısırda uzun bir süre askeri eğitim alan Arafat, eğitim aldığı bu süreci 1958 yılında el fetih isimli bir örgüt kurarak tamamlamıştır. Aynı süreçlerde Arap-israil savaşı devam ediyor sonuçta da arapların ağır bir yenilgi alıp çekilmesi üzerine filistin’in tamamen İsrail egemenliğine geçmesi arafat’ın kurmuş olduğu örgütle beraber silahlı eylem yapmasına zemin hazırlamıştır. Filistin’in içine düştüğü işgal durumundan kaynaklı filistin’in bağımsızlığı için mücadele eden tüm örgütler karar alarak filistin kurtuluş örgütü’nün çatısı altında birleşerek başkanlığına yaser Arafat seçilmiştir.
Arafat, başlangıçta arap ülkelerinden her türlü maddi manevi desteği almaya devam etmişse de elindeki silahlı gücü kullanarak ürdün’ün yönetimini ele geçirmeye çalışması kendisine ciddi prestij kaybettirmiş, desteklerin de bir anda kesilmesine sebep olmuştur. Bunun üzerine ürdün’ün düşmanlığını kazanan Arafat örgüt ile beraber ülkeden çıkmak zorunda kalarak Lübnan topraklarına yerleşmiştir. Lübnan’da kaldığı sürede Tüm dünya kamuoyunda ciddi manada barış yanlısı politikaları dillendirerek samimiyetini ispatlamaya çalışırken bir süre sonra bu kez de Lübnan yönetimine darbe girişiminde bulunmuş; bunda da başarılı olamamıştır. Bu süreçte zaten israil’in düşmanlığı cepte dururken üzerine ürdün eklenmiş, sonra Lübnan dolayısıyla Lübnan topraklarının eski sahibi olan suriye de düşman kesilmiştir. Bu düşmanlık sonucu bu ülkelerin tamamı Lübnan içerisinde fkö’ye karşı silahlı bir mücadeleye girişmiş, Lübnan o dönemden beri devam eden bir iç savaşa sürüklenmiş; Arafat ile beraber fkö de tunus topraklarına sığınmak durumunda kalmıştır.
Bu süreçlerden ciddi zarar gören Arafat samimiyetini kaybetmenin verdiği sıkıntıdan olsa gerek israil’i tanıdığını ve silahlı mücadeleyi bıraktığını söylese de bir süre sonra Saddam yanlısı bir politika izlemesi onu bir kez daha gözden düşürmüştür. Karizmanın yerlerde olduğu bu zaman diliminde Sürekli olarak kendisine silahlı saldırılarda bulunulmuş, suikast girişimlerinde bulunulmuş hatta uçağı düşmüş ama ona rağmen tüm bu musibetlerden sağ kurtulmayı başarak allah tarafından korunduğu düşüncesi bir efsane şeklinde halk arasında yayılmaya çalışılmış, başarılı da olunmuştu. Hal böyle olunca filistin halkının büyük bir çoğunluğunu desteğini almayı başararak filistin adına söz söyleme hakkını tekrar elde etmeyi başarmıştır. Bu süreçlerden sonra tekrar dünya kamuoyunda sempatik hale gelen Arafat, intifada hareketlerine başlayarak israil’in batı şeria’da sistemli bir savaş sürdürmesine zemin hazırlayarak bu kez gerçekten desteğin bir daha alınamayacak şekilde tamamen kaybedilmesine yol açmış ve ne hikmetse toparlanamayacak olan bu prestij kaybından sonra batı şeria’da İsrail tarafından yakalanmıştır. Kısa bir süre sonra da yaşın vermiş olduğu etkiyle beraber aksiyon dolu geçen ömrü nihayete ermiştir.