Günümüz Türkiye toplumunun bakış açısına göre; kadınlarda sahip olunması, erkeklerde ise sahip olunmaması makbul görülen olgudur.
Milletimizin ikiyüzlülüğünün, çifte standart uygulayıcılığın en açık örneklerinden biridir bekaret konusu. Bekaretini kaybeden kadın utanç duymalıyken aynı durumdaki erkek bununla gurur duymalıdır. Toplumumuzda iki insanın zina yapması durumda erkek erilliğini güçlendirirken kadınsa dişiliğini zedelemektedir çünkü.
İnsanların dini inancı istedikleri yere çekebilmesi onlara ahlak hükümlerini işlerine geldiği şekilde düzenleme fırsatını tanımış ve erkek egemen bir toplumda bu düzenleyicilerin de erkek olması böylesine adaletsiz bir tezat ortaya çıkarmıştır zaman içinde. Sonuçta dini hükümlerin toplum nazarındaki konumu da giderek değişime uğramıştır, bugün bir kadının ailesine bakire olmadığını açıklaması sonucu başına gelecekler ile bir erkeğin ailesine aynısını söylemesi neticesinde neler olacağının karşılaştırması yapılınca bu ayrım çok net anlaşılmaktadır.
Kadın cinselliği üzerinde büyük bir baskı yaratan “bekâret” kavramı, kişinin henüz cinsel ilişki yaşamamış olması anlamına gelmektedir. Cinsel birleşmenin yanı sıra başka seks türleri de vardır. Kadın veya Erkek bakire olabilir. Kızlık zarı (bilimsel ismiyle "himen" veya "hymen"), vajinal açıklığın dış kısmını saran ve kimi durumda kısmen kapatan bir mukoza dokusudur. Bir kişinin bakire olup olmadığını göremez veya hissedemezsiniz. Bir doktor dahi bunu yapamaz. Kızlık zarı vajinayı kapatan bir zar değildir. Bu nedenle bir kadın ilk defa cinsel ilişkiye girdiğinde kızlık zarı tamamen yırtılmaz. Aynı zamanda bir kadın ilk defa cinsel birleşme yaşadığında da her zaman kanamaz.
Kızlık zarı bekaretin bir kanıtı da değildir. Kızlık zarı terimiyle kişiyi kadın ve kız olarak ayıran ataerkil toplum yapısına karşıyım. Günlük hayatımızda da bu kelimeyi hymen olarak kullanarak bu toplum yapısına karşı bir duruş sergileyebiliriz diye düşünüyorum.
Bu konu her şeyin ötesinde kültürel bir tabudur. Belki bizim jenerasyonun fikrini değiştiremeyeceğiz ama kız veya erkek çocuklarına doğru bilgi aktarılmalıdır.
eski toplumlarda kadınların yaşamları üreme işlevleriyle yönetilimiştir. çünkü doğurganlık; ister toprak ister hayvan ister kadın olsun, hayatta kalmalarının tek anahtarıydı. dolayısıyla, bu açıdan bakıldığında, bekaret, dönemin toplumlarında kutsal bir değer olarak kabul edilmiştir.
bekaret-saflık-doğurganlık; dünyadaki hemen hemen tüm antik veya ilkel kültürlerde karşımıza çıkmaktadır. öyle ki, pek çok ayin bakire kadınlar tarafından yapılırdı, çünkü saflıkları,yapılan duaların kabulünün en garantili yoluydu. bakire kadınlar tarih boyunca tanrılar ve günahkarlar arasında en iyi arabulucu rolünü üstlenmişdir. bu yüzden, toplumların tarihleri, bakir/bakirelerin fedakarlıklarıyla ilgili sayısız efsanelerle doludur.
kabbala ille uğraşanlara göre, kişinin ilk eşiyle yitirdiği kavram.
kabbala ile uğraşanlara göre kişinin belki zaman içinde binlerce eşi olacaktır. ama kişinin ruhu hep ilk eşi ile beraber kalacaktır. zaten eski antlaşma ve yeni antlaşma dahilinde evlilik eşlerin tek beden olmasıdır. ingilizce üzerinden açıklarsak; kişi sadece tek bir husband/wife sahibi olur ama zaman içinde belki de binlerce partner sahibi olur.
erkek sünnetini de bu bağlamda yorumluyorlar. tanrı'nın yahudilerle yaptığı ilk antlaşmada sünnet kullanılmasını bir nevi sembolik anlamda tanrı ile evliliği sembolize ediyor diyorlar.
Cinsel birleşme yaşamadan önceki durum, kavram. Erkeklerdeki haline bakir, kadınlardaki haline bakire denir. Kadınlarda somut olarak gözlemlenebilir. Ahlak kavramıyla çokça karıştırılır oysa bekaret cinselliğe has bir kavramdır, kişinin terbiye, karakter yapısı veya ahlak bilgisini göstermesi açısından yeterli değildir.
özgüveni olmayan bireylerin önemsediği şeydir. öncesinde cinsel birliktelik yaşamış partnerin, kıyas yapabilme tecrübesi oluşmuştur, bu kıyas sonucu başarısız görüleceğini düşünen kişi bekareti önemser
ne kadar inkar edilirse edilsin, bütün dünyada ve neredeyse tüm toplumlarda önemli olan kavramdır.
el değmemişliğin simgesidir. hala pek el değmemiş, bozulmamış, kirletilmemiş doğal alanlar için de kullanılır. bakir orman, göl, plaj, köy vb. gibi.
benim şahsi fikrim çok önemli değil. insan elbet bir eşya, gıda, ilaç değil ama bir markete girildiğinde açılmamış paketlere yönelirsiniz, el değmemiş olanı istersiniz. bira kutularının üzerinde bile alüminyum folyo var!
herkese ait olan araçları hor kullanırsınız, sadece size ait olanın direksiyonuna kimseyi oturtmak istemezsiniz mesela.
istediğiniz kadar nahoş bulun, gerçekler değişmez.