şemsettin sami tarafından yazılan ve tanzimat dönemi edebiyatının en önemli eserlerindendir. Şemsettin sami'nin bu eseri için “Sözlükçülüğü dirilten eser” demek yanlış olmaz. Şemsettin sami’nin Batı ve doğu dillerine hakimiyeti(Latince, rumca, İtalyanca, Fransızca, arapça, farsça dillerini bilmekteydi) sözlüğü oluşturmak konusunda kendisine oldukça yardımcı olmuştur. Daha önceleri oluşturduğu ufak çaplı Türkçe-fransızca sözlük ve kamus-ı alam tecrübesi ona kamus-ı türki’nin hazırlanması için oldukça yardımcı olmuştur.
En sonunda Oluşturduğu sözlüğe 31.000 kelime almayı başarmış olan Şemseddin sami bu kelimelerden ancak 10-11 bin kadarını Türkçe kelimelerden oluşturabilmiştir. Türkçe kelimelerin azlığı bizleri yanıltmasın, dönem koşullarına baktığınızda bunun büyük bir başarı olduğunu söylemek son derecede yerinde olacaktır. bu kelimeler kök olarak değil de aynı kökün çeşitli yapım ekleri almış şekli ve deneyim sonucu kendisinin büyük bir çaba ile ürettiği kelimeler de sözlükte yerini almıştır. 17. Asır itibariyle imparatorlukta Türkçenin önem kazanmaya başlaması ve 19. Yüzyılın sonunda 20. Yüzyılın başında Türkçenin içine düştüğü çıkmazı görmemiz açısından önemli bir çalışmadır. Bu çalışma üç yıl boyunca masa başında ve ilim dünyasında kullanılan kelimelerden oluştuğunu ve halk arasında bir tarama yapılmadan oluşturulduğunu düşündüğümüzde ise Türkçeyi tam olarak yansıtmaktan son derece uzak olduğu sonucunu çıkarmamız çok da yanlış olmaz. Çünkü anadolu’ya başvurulmadan hazırlanan hiçbir kaynağın hedefine ulaştığını söyleyemeyiz. Bu konuda zaten şemsettin sami de asıl sözlüğün hazırlanmasına kendisinin ömrünün yetmeyeceğini belirtmiştir.