1. adında her ne kadar barış lafı geçse de fiiliyatta savaştır. malum örgüt ile 40 yıldır savaşıyoruz. bir kırk yıl daha savaşsak bir şey değişmeyecek. öldürdüğümüz kadar da ölüyoruz. iki taraf için de geçerli bu. bu defa mücadele komşu bir ülkenin sınırları içinde. bu nedenle komşu bir ülkeye silahlı saldırıda bulunmuş görünüyoruz. isim, mazeret, gerekçe ne olursa olsun dünya literatüründe bunun adı savaş. trump bir yandan afkuruyor, ab ülkeleri ayrı ayır kınama notaları gönderiyor, suudi arabistan bile kınadı. finlandiya türkiye'ye silah satışına yasak getiriyor. yedi düveli karşımızı almış durumdayız.
    elde edilen güvenli bölgede suriyeliler için kurulması tasarlanan yerleşimler için tek kuruş destek verilmeyeceği de açıklandı. kimin neyin yararına girdik bu işe bilmiyorum. ama terör örgütünü bitiremeyeceğiz. ne ira bitti, ne eta bitti bu şekilde. üstelik ekonomik durumumuz da böyle bir şeyi kaldıramayacak kadar kırılgan. türkiye'ye askeri müdahale olur mu sorusu dillendiriliyor şurada burada. o konuda içiniz rahat olsun. ona zahmet etmezler, bir ambargo'ya bakar. ondan sonra kıtlıktan biz birbirimizi kırarız, adamlar ellerini bile bulaştırmaz. 1970'lerdeki ambargo'yu hatırlıyorum. o zamanlar tarımsal üretimimiz kendimizi doyurmaya yetiyordu. yine de çok yokluk çektik. gelinen noktada öyle bir hayatta kalma imkanı da yok.
    bu işin sonunda iyi şeyler olmasını beklemiyorum da çok kötü olmasa bari.
    #162310 laedri | 5 yıl önce
    5olay 
  2. türkiye mevcut durumda en azından kendi halkının çoğunluğuna, bu operasyonu meşru olarak kabul ettirebilir. sınırımızda, tampon kurmak istediğimiz bölgede uzun yıllar a.b.d. kuvvetlerinin badigardlığını yaparken silahlandırılmış bir düşman güç var. sağlam konuşlanıp, iyice kök salıp güçlenmesine izin vermek istemiyor. dünyada 190 ülke varsa, bir tanesi bile buna seyirci kalmaz. bakmayın o kınamış bu ayıplamış hesaplarına. tarihte de sınırına dayanmış bir orduya "buyur takıl" diyen bir kavim çıkmamıştır.

    diğer yandan, pkk misilleme saldırıları yapacağını açıkladı, havaalanları, otobüs duraklarında bombalamalar görme ihtimalimiz ne yazık ki yüksek. orta vadede içeride daha demokratik bir ortamın oluşmasına oynamazsak terörün tabanını güçlendirmiş olacağız. şiddete karşı ne kadar sertsen, şiddet karşıtı çözüm ve gruplara o kadar yumuşak davranmak bu mücadelenin olmazsa olmazıdır.
    #162321 son kurtadam | 5 yıl önce
    0olay 
  3. mevcut iktidara ölümüne muhalif bir türk vatandaşıyım, kemalistim, ulusalcıyım, atatürkçüyüm. adını ne koyarsanız. bunu baş not olarak koyup yazacaklarıma başlayayım:

    21 gün bedelli askerlik yaptım. bunun 2 günü de yol izniydi. giriş günü çıkış günü derken fiiliyatta adam akıllı 17 gün temel askerlik eğitimi aldım. yaptığım şey selam/tekmil ver sağa/sola dön, bol bol uygun adım yürü, şınav çek, bok püsürük temizle, bot nöbeti tut ve en nihayetinde g3 piyade tüfeği ile 3 el ateş et. kırma kolu çek emniyete al, kontrol et, bırak. bu 21 günde askerlik meziyetinden ziyade, insanların (bedelli tayfanın değil, profesyonel uzman ve astsubayların ve nihayetinde subay sınıfının) ne derece vatan/bayrak/millet/devlet ve vazife bilinciyle adanmış olduklarını öğrendim. benim gördüğüm, temmuz ayından zaten suriye sınırına sevkiyat sürüyordu. türk ordusu, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bu coğrafyada bu devletin sigortası olan kurumun ne denli büyük bir özveri ile çalıştığını o sıralar gördüm. vazifemi ifa ettiğim komando tugayından binlerce komando, eğitimini tamamlayarak o cehenneme gitmek için gözlerini parlatıyor dişlerini biliyorlardı. komutanlarımızdan mehmet yüzbaşı ağır hasta karısını bırakıp suriye'ye "tekrar" gideceğinden bahsediyor, psikopat diye kızdığımız onur astsubay suriye diye can atıyordu. bu insanlar psikolojik olarak sorunlu tipler de değildi kesinlikle. sadece, vazife uğruna adanmışlıkları o kadar fazlaydı ki, görev her neyse ve her nerdeyse ifaya hazır, daima hazırlardı.

    antimilitarist olursunuz, askerliği mantıklı bulursunuz bulmazsınız, bilemem. ben de profesyonel orduya geçilmesi taraftarıyım kendimce. tabi benim fikrim koca bir ülkenin idaresinde böyle ehemmiyet arz eden bir hususta ne kadar kıymetlidir, tartışılır. neyse, şunu diyeceğim:

    ben bazılarının siyasi dediği, bazılarının devlet katil dediği, bazılarının evlatlarımızı cehenneme atıyorlar dediği laflarının hiçbirine katılmıyorum. devlet oraya bildiğim kadarıyla gönüllülük esasıyla götürüyor giden askerleri. ve bu askerler yine bildiğim kadarıyla profesyonel askerlerden müteşekkil. acemi/kısa-uzun dönem askere giden muvazzaf askerlerden değil.

    ordaki varlık amacımız mı? direkt oraya gidecek, ardında hasta eş ve evlatlar bırakarak göğsünü bu vatana siper etmek amacıyla giden gözü pek adamdan dinlediklerimden anladığım ve bildiğimi sandığım şeyleri yazmak istiyorum sadece. subjektif şeyler olabilir ve eleştiriye açık olabilir sizin kanaatinizce. bilemem. ama tsk'nın ordaki varlık amacı, bölgedeki dağılmış rejim (esad) otoritesinin boşluğundan istifade cirit atan birden fazla terörist grubu (ypg-pkk-ışid vs ne boksa) olabildiğince türk devleti'nin sınırlarından uzaklaştırıp tampon bölge kurmak. aksi halde türk devletinin en geniş kara sınırı olan suriye sınırı ve sınır kentleri güvenlikten uzak, asayişin sağlanamadığı bir bölge olarak yaşamak zorunda kalacaktı.

    bölgedeki diğer bir varlık amacımız da, yine otorite boşluğundan kaynaklı, abd destekli, emperyalist güçlerin maşası ypg tandanslı bir kürt devletinin kurulmasının önlenmesi. türk devleti'nin kodlarında ve tarihsel alerjileri arasında her zaman bir siyasal kürt hareketi alerjisi vardır, var olacaktır. kürt alerjisi değil, siyasal kürt hareketi alerjisi. bunun dikkatini çekerim.

    peki operasyonun dünya kamuoyunda ve uluslararası hukuk nezdinde meşruiyeti? şöyle bir şey var, dün trump denen zibidinin açıklamalarını konunun ilgilisi herkes görmüştür. abd olarak ypg ve pkk'ya her türlü silah yardımını yaptık ve çok para harcadık diye ağzıyla dedi. bu lafı, kameralar karşısında erdoğan ışid'den için demiş olsa türkiye'ye ekonomik ambargodan tut askeri müdahaleye kadar her yolu deneyecek dünya, trump diyince sesini çıkaramayorsa size uluslararası hukuktaki en temel kaideyi söyleyeyim: güçlünün hukuku meşrudur. güçlünün her fiili meşrudur ve sorgulanması ekseriyetle mümkün değildir. o yüzden, dünya ne der, kim bizi kınar, kim bizim yanımızda olmaz konuları beyhude birer çabadan başka bir şey olmayacaktır. muhtemelen kimseler yanımızda olmayacaktır vs vs. ama diyorum ya, bunu bilerek bu yola çıktılar zaten türk devleti'ni yönetenler. haklı da olsak haksız da olsak zaten yalnız olduğumuzu fark etmemiz gerekiyor. bazı şaşırtan hamleler olmadı mı, oldu elbet. filistin mesela. türkiye'deki yahudi toplulukları tanrı ordumuzu muzaffer etsin tarzı mesajlar yayınlarken, harekattan dolayı türkiye'yi kınayan açıklama yapan filistin için, size başınıza gelen her şey müstahak demekle yetiniyorum amk arapları. beter olun! arap boku yalayan siyasal islamcılar da öğrensin artık neyin ne bok olduğunu.

    peki, iç siyasete yönelik bir hamle olabilir mi bu operasyon? orda türk askeri çatakta batakta vazife bilinciyle bir şekilde savaş pozisyonundayken, bu tartışmaların içinde olmamayı tercih ederim. konuşan konuşabilir, ben konuşamam.

    savaş, yurt savunması için şart değilse bir cinayettir.
    ancak mevzubahis vatansa gerisi teferruattır.
    umarım hiçbir askerimizin burnu kanamadan muzaffer olunur.
    3olay 
  4. Suriye'nin kuzeyindeki terör örgütleri ile çatışmaya girerek bölgeyi temizleme hayali ile başlatılmasına ramak kalan operasyon.

    Bu harekatın kararını alan şahsiyet 2011 yılında şimdilerde kavgalı olduğu davutoğlu ile birlikte suriye'nin iç karmaşasına burnunu sokmuştu. Sonrasında çatışmaların tırmandığı bölgelerden milyonlarca suriyeli ülkemize akın etti.

    Niyetleri esad'ı devirmekti. ÖSO'ya her türlü desteği sağladılar. Şam'da cuma namazı kılacaklardı. Sonuç hiç de umdukları gibi olmadı. 19 Eylül tarihi itibari ile kayıtlı 3 milyon 666 bin (kynk:multeciler.org) suriyeli topraklarımızda her yere yayıldı.

    Şimdi tekrardan suriye'nin topraklarına girecekler, bölgeyi terör örgütlerinden temizleyip, mültecileri oraya yerleştirecekler. Hayale bak! Bilgisayarda strateji oyunu oynuyorlar sanki!

    Arkadaş hangi ekonomik güçle sen operasyona gidiyorsun? Bir kere ordu rezil halde. Rütbeliler, erler tiktok videosu çekmekle meşgul. Sonra, orta doğu coğrafyasını hanginiz gördünüz? Arazinin çetinliğinden haberiniz var mı? Yazık değil mi oraya gönderdiğiniz insanlara? Bölgeyi bilmeden operasyona gitmek ölüm hendeğine girmektir.

    Çık, Suriye'ye de ki: sana destek olayım temizle şu içindeki pislikleri.

    Bu şekilde iç siyasette oy mu devşirmeye çalışıyorsun? Sosyal medyadaki allahuekbercilerinle mi kazanacaksın zaferi?

    Chp de yine olaya çanak tutmuş.
    #162073 esinti | 5 yıl önce
    0olay 
  5. pek değerli kadın bir sosyoloğumuzun da dediği gibi george orwell yaşasaydı erdoğan'ı ayakta alkışlardı. 1984 romanının evrenindeki barış bakanlığını anımsattı bana bu herekat ismi.
    zira artık insanın başta kendine sonra soyut somut, iyi kötü her şeye yabancılaştığı bu sistemde normal hal budur. zaten artık ohal'de de değiliz. hal normal haldir.

    savaş-barıştır
    özgürlük-köleliktir....
    #162075 memosh usta | 5 yıl önce
    0olay 
  6. macaristan'ın ab'ye gıcıklık olsun diye türkiye'ye destek verdiği harekat. sağda solda okuyorum "macaristan bizi çok seviyor" diye de, pek alakası yok.

    bir de bazıları türkiye'nin fethe çıktığını falan düşünmüş. yine öyle bir şey yok. türkiye'nin amacı anti-terör. operasyon bitince oralar bizim olmayacak. zaten operasyon yapılan alan çok derin değil. sınırdan en fazla 30 veya 60 km uzaklığında bir alanı kapsıyor bildiğim kadarıyla.

    türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak askerlere zarar gelmemesini umut ediyorum.

    zaten trump gider ayak ışid konusunu bize kitledi. önümüzdeki günlerde neler olacak bakalım.
    2olay