1917'de amerika'da İtalyan bir ailenin 2 numara çocuğu olarak dünyaya gelmiş.
Zamperini çocukluğu süresince amerika'da göçmen olmanın tüm zorluklarını yaşamış ve akranlarının zorbalıklarına maruz kalmış. Babası kendisini korumasını öğrettikten sonra lise yıllarına kadar hep asi, serseri bir gençlik sürmüş. Liseye başladığında abisi Pete bu enerjisini kendisine fayda sağlayacak bir alanda kullanması için ikna etmiş. Lise yıllarında başladığı atletizm sporunda 1 mil (1.852m) koşusunu 4 dk. 21 sn.'de tamamlayarak bir rekora imza atmış. Artık onun adı Amerika için "liseli atlet". Sonrasında 1936 yılında olimpiyat şampiyonu olmuş.
2. Dünya Savaşı başlayınca spora ara vererek 1941'de Amerika Birleşik Devletleri Ordusu Hava Birlikleri'ne katılmış. Zamperini'nin o müthiş kırılmaz direnme gücünü içinde barındıran hayat hikayesi böylece başlıyor.
Savaşta japonya'nın elinde esir düşen deniz piyadelerini kurtarmak üzere görevlendirilen 10 kişilik ekibe alınmış. Pasifik okyanusuna düşen uçaktan 2 arkadaşı ile Zamperini canlı kurtulmuş.
Okyanusta bir botun üzerinde 47 gün boyunca sadece birkaç şişe su ve 6 paket çikolata ile hayatta kalıp 2000 mil boyunca sürüklenmişler. 33. Günde arkadaşlarından biri ölmüş. 47. Günde Marshall adalarına indiklerinde Zamperini ve arkadaşı japonlara tarafından esir alınmış.
Omori esir kampında 2 yıl tutulan Zamperini tüm mücadelesini kamp komutanı olan Mutsuhiro Watanabe karşı vermiş. Mutsuhiro kampa ilk geldiği günden beri Zamperini'nin gözlerindeki korkusuz bakıştan ve dik duruşundan rahatsız olup kafayı takmış ve her fırsatta dövmüş. Zamperini ise japon komutana karşı hiç boyun eğmemiş. Bir defasında ağır bir kirişi taşıması emredilmiş ve 37 dk. boyunca bayılmadan taşımış.
İnsanın inandığı ve azmettiği sürece yapamayacağı şey yok. Önemli olan psikolojik dirayet. Bu sağlandıkça fiziksel uyum her türlü sağlanıyor. Bordo berelilerin de fiziksel ve psikolojik dirayet artırıcı eğitimden geçtikten sonraki kazanımları bunun en büyük kanıtı.
Zamperini'ye geri dönecek olursak; savaşın sona ermesi ile 1945'te diğer esirlerle birlikte serbest kalmış. Esir olduğu süre içerisinde yaşadıkları yüzünden spor kariyerine devam edememiş.
47 gün okyanus üzerinde süren yaşam savaşı sonrasında esir kampında yaşadıklarına direnme gücü bulmakta hiç zorlanmamış olmalı.
2014 yılında 97 yaşında hayatını kaybetmiş.
Laura Hillenbrand zamperi'nin hayatını "A World War II Story of Survival, Resilience and Redemption" adlı kitabı ile kaleme almış. 2014 yılında da bu kitap "unborken" ismi ile sinemaya uyarlanmış.