bazı küfürler artık günlük konuşmada noktalama işareti yerine kullanılıyor. bunun dilden temizlenmesi artık imkansıza yakın. bir iki nesil geçmesi lazım. her sokağa çıktığımda irkilmemeyi başaracak noktaya ulaştım sonunda. çünkü herkes küfür ediyor. kendim kullanmasam da varlığını kabul ettim.
olur olmadık zamanlarda veya her an bu eylemi gerçekleştirmek doğru değil tabi ki. ama şöyle bir durum da var, küfür etmeden yaşayabilen insanı takdir ediyorum. şahsım adına konuşayım psikolojik olarak rahatlıyorum. bazen insan gibi konuşup anlatamadığım şeyleri bu eylemi kullanarak rahatlıkla ifade edebiliyorum. biraz da rahatlatıyor beni orası da ayrı bir konu. :)
Bazıları için kendini ifade etme şekli, zaman zaman virgül niyetine kullanılan, kimileri için bir rahatlama aracı, çoğunlukla öfkenin dışa vurumu, bir tık ileri gidersem bazen sevgi sözcüğüne bile dönüşebilecek genelde kötü, iğrenç, yakışıksız diye kabul edilen sözcüklerdir.
Küfür etmeyen insandan veya hiç etmedim diyen insandan korkarım. Ya sinirlerini aldırmıştır ya da gizlediği bir şeyler vardır. Kendiyle yalnızken bile küfür etmedim diyorsa inandırıcı değildir. Günlük dilde kullanmamak tercih olabilir buna bir şey demiyorum. Fakat bana göre çok doğal bir reflekstir ve öyle de olmalıdır.
Bazen hepinizin diye başlayan bir küfür vardır ya ben onu kullanmayacağım tabii ki. Hepinizi seviyorum demek istiyorum. Çünkü bu sitede herkesin emeği var bende. Bu başlığa yazmak garip bunu ama böyle yaklaşmayı tercih ediyorum. :)
mesela "baka" küfürdür. ama kansai bölgesinde küfürden çok "ya yerim seni tatlı şey" ifadesi barındırıyor. orada daha çok "aho" kelimesini kullanıyorlar.
ama tokyo'da birine baka demeniz cinayet sebebi olabiliyor.
birincisi argo kullanmaktan kaçınan bir insan değilim. ha yani noktalama işareti yerine küfür kullanan insanlardan da değilim. trafik ve fener maçlarını izlediğim zamanlar hariç pek fazla küfür de çıkmaz ağzımdan. ama çıktığı zamanlarda da olmuyor.
şöyle izah edeyim. sen santraforsun. kanattan q7 şahane bir orta kesiyor. şöyle hafif yatıp yarım vole ile ibrahimovic gibi topu doksana çakmak var. bir de guiza gibi vurunca dağlara taşlara topu göndermek var. hah işte. küfür de öyle. topun ayağa oturması gibi ağza oturması gerekiyor. bende olmuyor o.
misal, tanıdığım bir arşivci abim var. adam şiir gibi küfrediyor. hani o kadar doğal akışındaki ondan küfür duymak. "yine mi geldin amına koyim" diye seni karşıladığı zaman hiç gocunmuyorsun. çok doğal çünkü. amına koyim demediği zaman irkiliyorsun.
özetle, ağza oturmuyorsa yapılmasın. ağza oturuyor diye de her önüne gelene edilmesin. bir temiz döverler.
İdeal dünyada küfür ermeden, küfrü duymadan yaşamak gerekir. Ancak dünya bildiğimiz üzre hiçbir zaman ideal olmamıştır.
Küfür etmek, küfrü eden insanı deşarj eden bir eylemdir. Bu yönden yararlıdır. Küfür edilen bir şahıs olması durumunda o şahısı çoğunlukla kötü duygulara sevk eder.
Küfür aslında aslında olmayan ya da olabilitesi reelde yüksek olmayan eylemlerin dile getirimi olduğundan kafaya takmamak, küfür edilen kişi için en mantıklı olan davranıltır.
Küfür normal bir davranıştır ve küfür yokmuş ve olmayacakmış gibi davranmak abestir.
freud'a göre medeniyetin rehberidir. ilk ilkel insanlardan biri karşısındaki rakibine saldırmamış ama kendisi ona küfür ederek yanıt vermiştir. tanım id ile süperegonun buluştuğu orta noktadır. toplum için gereklidir.