-
Kök veya gövdeleri sonuna -a (-e), -ıp (-ip) zarf-fiil eki almış fiillere gelerek süreklilik bildiren birleşik fiiller oluşturur.
Örnek kullanım: Bakakalmak. hepsini göster
-
Olmak, herhangi bir durumda bulunmak.
Örnek kullanım: Fatma'nın yemek çantası olmasaydı dün aç kalmıştık. (F. R. Atay) hepsini göster
-
Herhangi bir durumu sürdürmek.
hepsini göster
-
sınırlanmak.
Örnek kullanım: Amasya'da iken karşılaştığımız vaziyet yalnız Şeyh Recep Vakası ile kalmadı. (Atatürk) hepsini göster
-
yetinmek.
Örnek kullanım: Yalnız dayak atmakla kalmadı, onu işinden de çıkardı. hepsini göster
-
Belli bir gelirle geçinmek zorunda bulunmak.
Örnek kullanım: Refika, valide, iki kerime kaldık mı biz iki bin kuruş tekaüt maaşına. (H. Taner) hepsini göster
-
yapamamak.
Örnek kullanım: Misafir geldi, gezmeden kaldık. hepsini göster
-
Miras olarak geçmek.
Örnek kullanım: Çiftlik ana babasından kalmış. hepsini göster
-
Bir işi belli bir noktada bırakmak, ara vermek.
Örnek kullanım: Bugün iş maddesinde kaldık. hepsini göster
-
Bir şeyle kaplanmak, bir şeye bulanmak.
Örnek kullanım: Oda duman içinde kaldı. hepsini göster
-
ileriye atılmak, ertelenmek.
Örnek kullanım: Mahkeme ayın on sekizine kaldı. (S. F. Abasıyanık) hepsini göster
-
işlemez, yürümez duruma gelmek.
Örnek kullanım: Araba yarı yolda kaldı. hepsini göster
-
Sınıf geçmemek.
Örnek kullanım: Çocukların içinde kalanlar da var geçenler de. hepsini göster
-
Oyalanmak, vakit geçirmek.
Örnek kullanım: Kısa bir süre tezgâhın önünde kaldı. (N. Cumalı) hepsini göster
-
Varlığını korumak, sürdürmek.
Örnek kullanım: Eniştemizin iptidai kalmış huyları da vardı. (A. Ş. Hisar) hepsini göster
-
Hayatını sürdürmek, yaşamak.
Örnek kullanım: O aileden bir bu çocuk kaldı. hepsini göster
-
eğleşmek.
hepsini göster
-
Oturmak, yaşamak.
Örnek kullanım: Tam beş sene benimle beraber kaldı. (S. F. Abasıyanık) hepsini göster
-
Konaklamak, konmak.
Örnek kullanım: Hemen karargâha yerleşmezsem ne geri dönebilir ne de otelde kalabilirdim. (F. R. Atay) hepsini göster
-
Zaman, uzaklık veya nicelik belirtilen miktarda bulunmak.
Örnek kullanım: Arabada yalnız dört çocuk kalmıştı. (O. C. Kaygılı) hepsini göster
-
Olduğu yeri ve durumu korumak, sürdürmek.
Örnek kullanım: Sıkı sıkı kucakladı ve öylece kaldı. (T. Buğra) hepsini göster