1. saray ressamı bir babanın, kendisi gibi ressam olan üç evladından en yeteneklisi olmuş, 19.yüzyılın sonları ve 20.yüzyılın başlarında, yıllarını paris sokaklarını gece gündüz, karda, yağmurda, gün bağıtımında ve karanlıkta resmederek geçirmiş bir sanatçıdır.
    kendisini youtube'da bir videoda denk geldiğim resimlerine hayran kalarak tanıma fırsatı bulmuştum, arayıp bulmam çok da uzun sürmemişti.
    (link: www.youtube.com/... : Erik Satie - Gymnopédies)

    bu tablolarda beni en çok etkileyen, ışıkları muhteşem kullanması olmuştur. akşam üzeri saatleri telaşı, o sırada paris'e yağmur yağdığını, hatta bunları resmederken kendisinin de gerçekten orada olduğunu ve o resimde hep aynı noktada duran anne kızı o sırada canlı olarak gördüğünü hissettiriyor. ışık hüzmelerinin caddelere, taşlayara yansıması, taşlara bakarak biraz önce yağmur yağdığını bize farkettiriyor.
    ağaçlarda sararmış yapraklardan hayatta kalanlar tek tek çizilmiş, yerlere düşenler de bir o kadar emekle resmedilmiş, yoldan geçmiş arabaların caddeye bıraktığı izler bile unutulmamış. sokak lambaları fotoğraflarda kullandığımız ışık kaynakları gibi kullanılmış, yansımaları özenle çizilmiş, ağaçların gölgeleri ve hemen ağaçların altından yürüyen insanların üzerinde bıraktığı hafif karanlık bile düşünülmüş.

    edouard cortes bütün resimlerine, detaylarına saatlerce bakabileceğiniz, zamansız eserler bırakmıştır, bize gözleriyle gördüğü paris'i anlatmıştır.
    #125610 mondaysyndrome | 6 yıl önce
    0ressam 
  2. Tam adı Edouard Leon Cortès olan post empresyonist ressamdır.
    "Resmin Parisli şairi" olarak anılır. (Resimleri şiir gibidir gerçekten). kendisi ise kendini "resimden ve resim için doğdum" diye tanımlar.
    Kendisi popülerleşmeye pek sıcak bakmayan, mütevazı, kendi halinde biridir. Resim hayatının tek odağı olmuştur. İki dünya savaşı görmüştür, savaşın tüm acılarına rağmen Paris'i en güzel haliyle ve tüm ışıklarıyla resmetmeye devam etmiştir.
    1969 yılında ölmüş ve son zamanlarına kadar resim yapmaya devam etmiş olsa da resimleri nostaljiktir, zamanın bir noktasına takılmış gibidir. Bunu ikinci dünya savaşının yıkıcı etkilerini yaşamış Paris'i o eski,güzel ve huzurlu günlerindeki gibi hatırlamak istemesine bağlar. Bir bakıma anılarındaki Paris'i çizmeye devam etmiştir.
    Cortes, özellikle son 20 yılda epey popülerleşmiş, resimleri sokak tezgahlarında bile satılmaya başlanmış. Bir ressamın resimlerinin gündelik hayatın bir parçası haline gelmesi muhteşem bir şey bence.

    #125629 uyurgezer | 6 yıl önce
    0ressam