Açıkçası hiç kaliteli girdi gireyim diye uğraşmadım. Hatta çokça kimsenin bir şey anlamadığı ve icimdekileri dökme amaçlı şeyler yazmışımdır. Bazen beğenilmiştir bazen beğenilmemistir yazdıklarım.
Buradan çıkaracağım sonuç anladığım kadarıyla keyif alınan bir şeyler okumak. Fakat bu o kadar değişken bir şey ki bence kimse tatmin olamaz. Ayrıca herkesin bence sözlük kullanış amaçları ve burada oluşları farklı hikayeler barındırıyor.
Özgürce girdi girmeyi engellemeyi yani girdileri bir süzgece tutmaya baslarsanız iş çok oznellesir ve amacından uzaklaşır. Benim onerim mümkün olduğunca bardağın dolu tarafına bakmak. İnsanları farklı dünyalar olarak yorumlamak, herkesten aynı şeyi beklememek olacaktır. Herkese saygılar.
kaliteli girdi nedirin kesin bir cevabı olmadığı için kesin bir sonuca ulaşılamayacak olandır. yani kimisi için imla kurallarına uyulmuş olan kaliteli girdi iken, kimisine göre noktalama işaretlerinin doğru kullanıldığı girdidir, kimisine göre çok kişinin dikkatini çekmesi iken kimine göre uzun olandır, yani bunun bir sonu yok.
kaliteli girdi kaliteli girdidir. noktalama işaretleri olmasa da, imal yanlış olsa da, bilmem ne de olsa kaliteli girdi kalitelidir. bunu hayatında az çok kitap okumuş, mürekkep yalamış, az buçuk daha önce yazı yazmış, sözlük camiasında vakit geçirmiş herkes anlar, o yüzden bunun tanımı olmaz. da de yi ayırmadı diye kalitesiz olmaz, imla yanlışsa kalitesiz olmaz anca anca özensiz olur.
şimdi soruyorum size "b: latin alfabesinin 2. harfi" diye bir girdi girsem. imlası doğru, yazım yanlışı yok, noktalamalar doğru, tanım mı tanım, bilgi içeriyor mu evet, bilgi doğru mu evet....peki buna kaliteli diyecekmiyiz?
sonuç; lütfen bir tanım yaratmaya çalışmayalım, konuya odaklanalım. son zamanlarda -ismini vermekte bir behis görmediğim için veriyorum- @little wing ve birkaç kişinin hayıflandıkları çöp girdi, niteliksiz girdi, kalitesiz girdi argumanlarından ne kastettiklerini hepimiz anlıyoruz. yazılanlar her ne kadar kurallara uygun da olsa, imlası vs si düzgün de olsa, olmuyor arkadaş, okunmuyor işte vakit kaybı...en önemlisi yakışmıyor. bu tarz girdilerin tonlarcası diğer sözlüklerde var. haaa bana ne mi, tabi ki bana ne, eğer moderasyon, çoğunluk bundan yanaysa ne diyim, bi ceketim var alır giderim, benimkisi bulunduğum ortamı koruma çabası. geçen gün bir yazara girdisinin kalitesizliğinden bahsedince bir başka yazar "bu yazar zamanında çok emek vermiş hala da veriyor, araya bir kaç gereksiz girdi yazdıysa ne olmuş? yani zaten üç beş kişiyiz burda, tolere edilmeyecek bir şey değil ki" diye yorum yazdı. ben tolere etmiyorum, yan etmek istemiyorum, böyle olacaksa hiç olmasın diyorum.
burada iş moderasyona düşüyor, öyle little wing tepki göstersin, ahmet bişe desin mehmet bilmem ne yapsınla olacak iş değil bu. moderasyon isterse bunun önünü kesebilir.
Bu başlık altında önceki girdilerde benim için tanımı yapılmış olandır.
O yüzden tekrar etmemek adına kendimce farklı olanları ya da tam olarak katılmadığım noktaları yazacağım.
İmla konusu: çok güzel açıklanmış ki benim için de önemli ama herkes bu konuda da hata yapabilir, ben de yapıyorum istemeden. Ama girdinin daha başından "dahi anlamını ayırmamış" diye okumayı bırakmıyorum. Zaten girdinin başından devamının nasıl geleceği bir şekilde belli oluyor. "Aa İmla hatası" diyip takılmıyorum. Örneğin ben sözlüğe hep mobilden ve ingilizce klavye kullanarak yazdığım için daha çok dikkat ediyorum yine de hata olabiliyor. Kimse bu kadar dikkat etmek zorunda değil ki sonra zaten düzeltme imkanı var. Ama buna takılanlara da saygı duyuyorum çünkü benim de takıldığım çok şey var hayatta, son derece normal.
Bir girdinin birden çok kişinin ilgisini çekmesi gerektiğini düşünmüyorum. Zaten ilgi duyulan alanlarda bilimsel ve sanatsal bir sürü şey var. Sevgili kesret yazmış sanırım bununla ilgili. Örneğin tenisle ilgileniyorum ve grand slam zamanları başlık açıyorum belki birisi yazmak ister ya da paylaşırız diye. Burda ki önemli nokta bence: "işte benim ilgi alanım, bildiğim şey diyip" sürekli yazmamak.
Bunu sözlüğü blog olarak kullanmanın yanlışlığına bağlayarak sonlandırmak istiyorum.
Uzun okumak zor olabiliyor ve yazdıklarım da yukarı çıktı. O yüzden daha fazla devam edemeyeceğim. *
Sana göre başka, bana göre başka... ama meslek hastalığı mıdır bilmem, imlâ kurallarına uygunluk önceliğimden sıyrılamıyorum. Hatta son zamanlarda öyle anlar yaşıyorum ki "ne çok imlâ hatası var." Yerine "vay be, hiç imlâ hatası yapmamış." Diye şaşırıyorum. Yanlışı yadırgamamak üzücü. Neyse... her yeni bilgi benim için kaliteli (kalite neyse...) statüsünde olamıyor. Misal hangi futbol takımına kim transfer olmus, zerre umrumda değil; fakat bazı yazar arkadaşlarımız için önemli bir haber olabilir. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir elbet.
Şahsımca kaliteli girdi, birden çok sayıdaki okuyucunun ilgisini çeken, dimağını genişleten girdidir (Ha bu girdi birden çok kişinin dikkatini çeker, dimağını genişletir diye bir iddiam yok.). Kişiye özel başlıklardaki girdiler dışındaki girdiler için bu kelamım. Kaldı ki kişiye özel başlıklardan da beslenmişliğim var.
Not: kaliteli girdi giriyorum diye bir iddiam yok. Çokça şiir ya da şarkı sözü paylaşmışımdır. Girdi söz konusu olunca kalite o kadar öznel ki kulzos'ta bir şiiri arayıp onun dizeleri ile karşılaşmak hoşuma gidiyor. Kopyala, yapıştırcılık olarak addedilse de...
içerikten bağımsız, farklı bir noktaya değinmek isterim: imla!
kaliteli girdi, imlası da düzgün girdidir bana sorarsanız. hepimiz zaman zaman hatalar yapıyoruz bu konuda; mesela ben bir dil bilgisi uzmanı değilim ama özen gösteriyorum en azından. lafım, farkında olmadan hata yapanlara ya da bazı kuralları bilmeyenlere değil, özensiz yazmayı alışkanlık haline getirenlere.
okunaklı ve imla kurallarına uygun yazmaya çalışmak okuyana da saygı göstergesidir. yine kendimden örnek vereyim: sadece sözlükte değil, her ortamda (roman, dergi, köşe yazısı...vs) imlası bozuk yazıları okumaktan zerre zevk almıyorum. içeriği ne kadar dolu olursa olsun; noktası, virgülü yerinde olmayan, 37374848 kelimeyi tek paragrafa sığdıran yazıları okumayı 2. cümlede bırakıyorum.
bana göre okuruna bir şeyler katan girdi olur kendisi. şekil ve şemailinin düzgünlüğü ise yazarının kendisine ve yarattığı eserine olan saygısının göstergesidir. haliyle özünde sözlük yazarlığına duyulan saygının doğal getirisi olur.
şöyle bir düşünün, sözlükte değil de baskıya girecek bir kitap için metin yazıyor olsaydınız düşüncelerinizi günlük hayatta konuşur gibi öylesine mi kaleme alırdınız yoksa sağına soluna çeki düzen verme telaşına mı düşerdiniz? ee biz de basıyoruz beğendiğimiz girdileri yazarının da izniyle... kulzos dergi diye bir gerçek de var nitekim.
demem o ki, yazmak biraz özen ister. ciddiye alınmak ister. yazılanların yeni nesillere miras kalacağı düşüncesinin sorumluluğu ile hareket etmek, sanıyorum kaliteyi de beraberinde getirecektir. zor değil.
bu sözlüğe gelme sebebimdir. hatırlıyorum, sol frame akmıyor diye hayıflanılmıştı bir dönem. sol frame son birkaç gündür olduğu şeklinde akacaksa hiç akmasın diye düşünüyorum bazen. şahsen her zaman bol fularlı, sayfalarca ve kaliteli olarak değerlendirilebilecek girdiler yazamıyor olmama rağmen okumaktan keyif aldığım girdilerin giderek azalması beni üzüyor. başka sözlüklere benzeyeceksek bu mecranın kulzos olmasının da bir anlamı kalmıyor.
kalite standartları enstitüsü tarafından onaylanmış girdi. değil tabii. kaliteli girdi girmek ve kaliteli girdi okumak istiyoruz. kimi zaman ikisi de mümkün olmuyor. öte yandan kalite'nin tanımını yapmak da zor. kendi adıma bir girdiyi değerlendirirken dikkate aldığım şeyler var. içerik konusuna bilahare geleceğim. önce ilk bakışta görünen biçim var. imla hataları, noktalama işaretlerinin hatalı kullanılması ya da hiç kullanılmaması olumsuz bir izlenim yaratıyor. el sürçer kaza olur. yazdığım her şeyi tekrar tekrar okurum gönder tuşuna basmadan. yine de gözden kaçan olur. ama belirgin bir özensizlik yazının kalitesini düşürür. türkçe yazıyoruz burada. her dilin olduğu gibi türkçe'nin de kuralları var. bu sefer imla değil, dil bilgisi kuralları söz konusu. kurulan cümlenin bir şey ifade etmesi gerekiyor. dilinize hakim değilseniz derdinizi anlatamayabiliyorsunuz. neticede bir şekilde kamuya açık bir alanda yazıyorsak birilerine bir şeyler anlatmak içindir bu. dilin kurallarını doğru kullanmayınca anlatamıyorsunuz. hani olur ya anlayan anlatandan ariftir. o zaman dahi bu başarı sizin hanenize yazılmıyor. biçim konusundaki endişelerim bunlar. bir de tabii içerik konusu var. kimi zaman salt içimizi dökmek ihtiyacıyla yazıyoruz. kulzos'un bir güzelliği kişiye özel başlıklar var bunun için. isteyen okur istemeyen okumaz. kimi zaman herkesin bilmediğine kanaat getirdiğimiz bilgileri paylaşıyoruz. en çok bunları seviyorum galiba okurken. sanat eserleri var. müzik dinliyoruz, kitap okuyoruz, filmler izliyoruz, müzelere gidiyoruz. bunların bizde bıraktığı izleri aktarıyoruz. bunları okumak da güzel oluyor. her şey herkeste aynı etkiyi yaratmıyor. bir eser üzerine yazılmış farklı yorumları çeşitliliği kutlamak adına okumayı seviyorum. genelde anket başlıkları sevmem, geyik döner altında ama kulzos yazarlarının çizimleri, müzikleri, çektikleri fotoğrafları seviyorum. ürettikleri şeyleri paylaşıyorlar bizimle. sevmediğim şeyler de var. kopyala yapıştır işi misal. bir zamanlar bütün kategorisiz girdileri kategorileyen bir ekibin neferiyken dikkatimi çekmişti. internet ortamında mevcut bir takım sözlükler bire bir aktarılmış. yüzlerce girdi. hayatıma hiç katkısı olmadı mesela bunların. bildiğin angarya oldular. aynı şeylerin tekrar tekrar yazılmasını da sevmiyorum. bir konuda yazılmış bir girdinin üç beş girdi altında kayda değer bir farklılık olmaksızın aynı şeyin yazılmış olması yazanın kendinden önce yazılanları okumadığının bir göstergesi olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. şimdi gençlerin kullandığı yeni moda bir argo terim var. boş yapma. bu lafı sevmiyorum ama girdilerde boş yapılmasını da sevmiyorum. son derece öznel, kişisel görüşlerimle kalite konusunda baş vurduğum kriterlerin bir kısmını sıraladım. sevdiklerim ve sevmediklerimden sözedişimin sebebi bu değerlendirmelerin kişisel oluşundandır.
bir girdi içinde kaliteli girdi boş bakınızı verip bana bunları yazma imkanı sağlayan @the fool nickli değerli sözlük yazarına, sevgi ve saygılarımla.