erkeklerle sidik yarışına gireni cidden itici olan insan türü.
bu iş yerinde veya çeşitli kariyer dallarında yapılabilir, ona bir şey diyemem. ama ikili ilişkilerde yapıldığında hiç hoş durmuyor. aynı şekilde erkek de bunu yaparsa hoş durmuyor.
ilişki dediğimiz şey bir ortaklık değil mi? neden bir taraf diğerine üstün gelmeye çalışır ki?
Yemin ederim hormonları yüzünden olsa gerek bu kadar tarafsız kalamayan bir cins daha görmedim.
İsteyen istediği kadar 'Yeter senin mizojininden! ' diyebilir.
Bugüne kadar beni objektivitesi ile şaşırtan bir tane kadın olmadı bakın bir tane ya!
Doğaları böyle demek ki.
Birçok erkek gördüm, aslında yanlasa kendi menfaatine olacak bir durumda bile objektivitesini bozmayan ama yok abi böyle bir kadın yok.
Az önce konuşuyordum birisiyle. Yıllardır aynı geyik. Günümüz sosyal medyası yüzünden kadınlar narsizmin doruklarında, şöyle kötüler böyle şeyler vs diye anlatıyorum birebir deneyimler ve argümanlar ile destekeywrek.
Bir tane de 'Haklısın.' diyen kadın olmaz mı abicim hemen savunma ve 'Belki sen yanlış anlamışsındır.' gibi yumuşatma çabaları önce, ya da direkt kızkardeş birliği kurup soruyu çarpıtma, whataboutism, strawman fallacy falan kullanma.
Psikoloji mezunuymuş hasbam. Diyorum ki sosyal medya yüzünden eskiden erkeklerde olan yüksek narsizm oranı,ki onun da sebebi kadınların günlük hayatta yerlerinin olmaması patriarchy sistemi yüzünden, artık kadınlarda tavan diyorum.
Bu yüksek ilgi onun egosunu okşamak ve hayalperest bir realite algısı oluşturacağı yerine onu değerli hissettirip daha özgüvenli hale getiriyormuş ahahhaha
Narsist içten içe ezik olacakmış böyle bir şey onun ezik kısmını gidermek içinmiş. Yav manipülasyon ve anlam çıkarımına bakar mısın birader?
Dediği var ben de biliyorum da narsizm türleri de var daha neticede. Bunun için psikoloji okumama gerek yok günlük hayattan biliyorum.
Psikopatiyle zaten dirsek temasında olan bir kişilik bozukluğu bu çoğunlukla. Psikopatisi olan aspd sahibi bireylerde çoğunlukla narsistik kişilik bozukluğu da oluyor.
Tıpkı bir aspd sahibi ya travmadan ya da genetik ve yetiştirilme tarzından ötürü oluşuyorsa bunda da öyle mantık.
Onun bahsettiği erkeklerin genelde oluşturduğu ya da ataerkil sistemde ezilmiş kadınların geliştirdiği pasif agresif denen kinci bir narsizm.
Diğeri ise bildiğin şımarık çocuk psikopatisi ve narsizmi. Günümüzde sosyal medya kadınları bu şımarık çocuklar haline getirdi işte. Bunu görmemek için ya amcı bir meriç ya malın önde gideni ya da kendi cinsini savunmak için kendi yediği haltı da aklamak için olayı çarpıtan bir dişi birey olmak lazım.
Yok abi bana gerçekten böyle aptallar sürüsü lazım değil. Kendi cinsine eleştiri kabul etmeyen çoğunlukla olmaz.
Biz objektif erkekler mevzu bahis pis ve kötü erkekler olduğunda 'Ama şöyle ama böyle.' diyerek müdafaaya mı giriyoruz AMK?
Vallahi çok akıllı ve eğitimli olduğunu sanan deli var bu memlekette ben çıldıracağım bu ruh hastaları ile.
Etnik kökeni fark etmeksizin, Türkiye’de olanlarının büyük bir kısmının aşırı ego sahibi olduğu cinsiyet.
Burada kastettiğim “hiçbiri sevmiyor beni ühü ühü” tarzı bir şey değil. Bir çoğu özür bile dilemiyor günlük hayatta. Artık aşırı talep görmelerinden midir nedir anlamadım. Sanki dünyanın merkezi onlarmış gibi hareket ediyor birçoğu…
Normalde sorsaydık mesela bu kadınlara birebirde, paranın tabiki önemi yok derlerdi ama insan türünün sıkışınca en temel güdülerini itiraf etme huyu sayesinde maskeler düşüyor hep.
Benim anlamadığım ve sorguladığım kısım da şu:. Şimdi bunlar kadın bedeni meta değildir, metalaştırmamalıdır diyor ama parası olan erkek beklentisini müdafaa etmek için son dönemlerde duyduğum şu lafı kullanmaya başladılar:
"nasıl erkekler güzel kadın arıyorsa kadınlar da para ve güç bekleyebilir yani. "
Peki bu takas sistemi değil midir? Bedeninin güzelliği karşısında para ve güç beklentisi, gizli bir fuhuş anlaşması olmuyor mu? Bu mantıkta kadın bedeni nasıl meta olmaktan çıkıyor bu bir.
Ikincisi de para ile güzellik aynı değil ki denklemde. Birisine çalışarak ya da doğuştan sahip olabilirsin. Diğeri doğuştandır ya da zorla estetikler ve spor yaparak olabilir. Nasıl aynı değeri ediyor bu da garip.
Üçüncüsü feminist söylemler kadının kendi ayakları üzerinde durmasını öğütler iken tercih yapan ve karşılığında da bir şeyler bekleyen bu kadınlar buna ne kadar uyuyor?
Madem içgüdüsel bir mindsetleri var o zaman neden feminist politika yapıyorlar?
Birçok soru, çıkmaz ve çelişkiler var bu konularda. Manipüle edilmeden dobra cevap verebileni pek azdır.
Şimdi whataboutism gelmek üzere eminim ki. Terli, pis kokan, öküz Türk erkeğinin Türk kadınıyla alıp veremediği bitmedi diyorsunuz içinizden. Ne alaka konumuz bu mu diyorsunuz ya da. Ben bu dünyada delirmek üzereyim ondan sanırsam bunlar. Erkek ve hetero olduğumuzdan lafımız da ciddiye alınmıyor hiç.
Neyse o kadar kadın cinayeti var bunları konuşmayalım. Hep kezo dolsun etraf.
Hepsi birbirine benziyor. Erkekler ulan ne güzel kızdı keşke olsaydı diye üzülecek vakit bulamıyor çünkü 10 dk sonra aynısıyla tanışıyor. İnsanların birbirinden farkı yok. Eğer ki herkesin kendine has özellikleri, güzellikleri olsaydı insanlar kaybettikleri için üzülebilirdi. anahtar-kilit şekli kendi kilidimizi, anahtarımızı aramak için bir sebebimiz olurdu.
özellikle son birkaç gündür kendisine olan atanmışlığımla söve söve pençeleştiğim cinsiyet kimliğim. korkuyorum ve bu korkudan kuruntu yapıyorumdur herhalde diye avutmaktayım kendimi. keşke kadınlığımız biyolojik cinsiyet sahasından ötede bir şey ifade ediyor olmasa.
"Bir yıldıza iki nedenle, aydınlık ve nüfuz edilemediği için bakarsınız. Yanınızda çok daha yumuşak bir parıltı ve çok daha büyük bir gizem vardır: kadın."
Bu ülkede (kendi yaşadığım ülke olduğu için yoksa daha zor şartların da bilincindeyim maalesef) olması zor olan bir eylem. Evet eylem.
Birçok kadın her ay düzenli olarak menstrüasyon döngüsünü yaşar. Bu döngünün içerisinde hepimizin bildiği gibi kanamalı geçen bir dönem var. Bu dönemde kullanılması gereken pedler ya da tamponlar var. Şimdi bu ped/tampon fiyatları hakkında bir fikriniz var mı ? Kadınların var maalesef. O kadar pahalı ki ! Alırken bazen “ulan parası olmayan ne yapıyor” diye düşünüyorum. Sanki çok param varmış gibi bunları alırken lüks bir şeylere sahip oluyormuşum hissiyatına kapılıp, bunu düşünüyor ve bazen üzülüyorum. Şaka değil !
Gelelim bir diğer konuya; kadınların bir kısmı bu dönemde inanılmaz sancılara maruz kalıyor. Bu dönemde kullanılacak güzel bi ilaç var aslında (tabii her bünyeye iyi gelmiyor ama) buscopan plus adıyla satılan spazm giderici ve ağrı kesici olan bu ilacı önceden yazdırıp eczaneden alabiliyorduk. Sonra ne hikmetse ne devlet ne özel sigortalar karşılar oldu. 3-5 ödeyelim de ağrımız geçsin derken bugün aldığım ve 40 tl ödediğim bu ilacın bir kutusu bu dönemde bana ancak yetiyor. Komik ! Üzücü !
Bunun bir de o kanamaların dışarı çıkmaması için harcanan maddi kısmı var yukarıda belirttiğim gibi. Yani bir kadın sadece sağlıklı olduğu için ortalama 100 tl ödüyor böyle dönemlerde.
“Kadın” söylemesi kolay da, olması zor bir şey bazen.
Dünyanın her yerinde ama en çok da bizim gibi ... ülkelerde (boşluğu nasıl isterseniz öyle doldurun lütfen) ikinci sınıf insan muamelesi gören varlık. Neden, çünkü bazı kadınlar kendilerini erkeğin hizmetkarı, kölesi gibi görüyorlar da ondan. Siz karşınızdakine bu hakkı verirseniz, siz kendinizi değersizleştirirseniz, başkaları da fütursuzca kullanır bunu.
Hazır 8 Mart geçmişken biraz anlatmak istediğim cinsiyettir.
En başta biz kadınlar ve daha sonra bunu destekleyen erkekler/ bireyler olarak istiyoruz eşitliği, evet. İstiyoruz istiyoruz da, aslında ne istediğimizi hiç bilmediğimi fark ettim bundan bir süre önce. Size bundan bahsetmek istiyorum sevgili dostlar.
Bahsettiğimiz eşitliği hiç yaşamadım ki. Ne istediğimizi gerçekten hayal edemiyorum bu yüzden.
Modern sayılabilecek ölçülerde bir aile yaşantım oldu benim. Bakın baskı yoktu diyorum. Ama babamla elbette yüz göz olmazdık. Annem aracı olurdu konulara. Eteğin kısaymış, gömleğin açıkmış duymadım babamdan. Çünkü giymedim çok fazla, giyemedim yani.
Bir yere mi gideceğim, abim götürürdü, o bırakırdı. Ne annemin ne babamın kafasında, “bu şimdi kim bilir ne yapar, sen bırak o yüzden” fikri yoktu. “Bir şey yapmasınlar kıza şimdi, başına bir şey gelmesin” vardı bu eylemin altında. İşte o zamanlar, o ilk anılarında, beyninin derinliklerinde oluşmaya başlıyor sokakların kadınlar için çok da güvenli olmadığı fikri.
Düşünsenize, en tatlı ilkokul anılarımızda bile saçımızı çeken çocuklar var. Neden? Hoşlanıyor çünkü senden.
Daha önce bazı girdilerimde yazmıştım diye hatırlıyorum. Milli sporcuydum ben. Yaptığım spor da cimnastik. Yani resmi kıyafeti mayo. Sanırım yüzmeden sonra en az kıyafet giyilen spor dalı olabilir. Kafanızda bir şey oluşmuş olabilir bu tanımla.
Hayatımdaki ilk cinsel tacizi 8 yaşımda yaşadım ben. Ve bunun bir cinsel taciz olduğunu 15’ten sonra anladım. Antrenman yaparken hareketlerde size yardımcı olur antrenörünüz. İlk açıp bulduğum videodan örnek size; www.youtube.com/... İlk 50 saniyede zaten antrenörün ne şekilde desteklediğini anlamışsınızdır.
İşte biz bu destek tutuşların bazılarının bambaşka dokunuşlar olduğunu çok sonra anladık. Pislik herif çok kalmadı gitti de kurtulduk. Yıllar sonra konuştuğumuzda herkes aslında bir şeylerin yanlış olduğunu hissettiğini, ama bir türlü anlamlandıramadığı için sustuğunu söyledi. 8 yaşımdayım ya, hiç bilmediğim bir konunun nesini, nasıl yorumlayayım.
Ortaokulda göğüslerinizin artık fark edilir olmaya başlaması, vücut hatlarınızın yuvarlaklaşması neticesinde utanmak nasıl bir histir kadın olmadan bilemezsiniz.
Size farklı gözlerle bakmaya başlayan arkadaşlarınızı geçiyorum, ne yapalım hormonal zaman her cins için, yapacak bir şey yok. Ama sözel tacizcilerle tanışmaya başladığınız dönemdir aynı zamanda.
"Yavrum ne güzel oldun sen son zamanlarda" gibi bir şey duyduğunuz zaman, aa ne kadar harika, beni güzel buldu gibi bir şey düşünmüyorsunuz. Tam tersi, yok olmak istiyorsunuz aslında o yaşlarda.
Ergenlik döneminde genç kızlarda sıklıkla görülen duruş bozukluğunun en büyük sebeplerinden biridir bu. Göğüslerini saklamak için kambur durmaya başlarlar çünkü.
İşte kadın olmak adına her şey, böyle çok küçük yaşlarda başlar. Ve siz aslında hiçbir zaman gerçekten özgür olmamışsınızdır.
Yalnız yaşadığım dönemlerde taşınırken bir erkek arkadaşımdan yardım isterdim hep, evde yanımda olsun, nakliyeciler tek yaşadığımı anlamasın diye.
Gençken dolmuşta hiçbir zaman tek kalmamaya çalışırdım, iki üç durak önce inip defalarca yürümüşlüğüm vardır. Yıllar sonra ne yazık ki bir kızımızın başına bu şekilde korkunç bir şey geldi bildiğiniz gibi.
Otobüste veya metroda her zaman dev sırt çantaları taşımışımdır, başka zavallı insanlara eziyet olsa da kendimi bir şekilde böyle korumaya çalışmışımdır.
Yine yalnız yaşadığım zamanlar, akşamları eve yemek siparişi verdiğimde atma pahasına iki porsiyon söyleyip kapıyı açmadan önce biriyle konuşur gibi yapmışımdır defalarca.
Aynı şekilde ev kiralamak için emlakçıya gittiğimde yanımda bir erkek arkadaşım olmuştur, kardeşiz beraber yaşayacağız demek için. Buna rağmen gece yarısı kapımı çalan emlakçı gördüm ben maalesef.
Geceleri bir yerden eve dönerken kapşonlu bir şeyim var arabada, mutlaka onu giyiyorum mesela...
Spor salonunda vücut çalıştıran erkek bireyler özellikle kendilerini görmek için incecik atletler giyerler, aynada kendilerini seyrede seyrede spor yaparlar. Siz giyemezsiniz, spor salonunda aranıyorsunuzdur.
Arkadaşlarınızla muhabbetten dönerken gece, trafik kontrolünde, sizde alkol olmasa bile, hafif sırıtan bir ifadeyle kontrol edilirsiniz. Eee gece yarısı, bir başınıza elbette aranıyorsunuzdur.
Şehirler arası yolda tek başınıza araba kullanıyorsanız, sizden yüksekte kalan kamyon, otobüs şoförleri şen kahkahalar atar, birbirlerine gösterirler. Şehir içinde aranmayı bırakmış, şehirler arası takılıyorsunuzdur çünkü.
Bara, pub’a, club’a kız arkadaşlarınızla giderseniz aranıyorsunuzdur elbette, hele bir de içiyorsanız gel beni al diye bağırıyor olmalısınız.
Bir meyhanede rakısını içip, sohbet edip, kafalar biraz iyi oldu mu şarkılar söylemeye başlayan erkekler masası olsa olsa neşelidir. Ama eğer kadınlar masasıysa bu, elbette aranan kadınlar masasıdır topluca.
Bir şekilde kahkaha atarsanız bir yerlerde, evet aranıyorsunuzdur. Bu ne şen şakraklık, bu ne cilve. Ne saçma işler..
Ekşi sözlükte başlığı vardı, türevleri de var. “Evli olup mesajlaşan kadının asıl amacı” diye. Evet evet, aranıyordur. Kocasından sıkılmıştır, çılgın yasak ilişkilere uçacak, mümkünse de gençler peşindedir.
Yazın çok sıcak olduğu için şort giyen erkek sadece sıcaktan pişmiştir ama kadın muhtemelen aranıyordur. Deniz kenarı değil bir şey değil (misal Ankara) ne diye giyer yoksa şort.
Bu örnekler yüzlercesiyle uzar biliyorsunuz siz de..
Eşit değiliz biliyorum. Kavanoz açarken erkekleri çağıran insanlarız biz. Bazen eşimle şakalaşırken, tek eliyle iki kolumu tutabiliyor hem de hiç zorlanmadan. Fiziksel olarak eşit olmamıza imkan yok.
Bir kadın, kendisine zorla herhangi bir şey yapmaya çalışan bir erkeği engelleyemez. Yok ki öyle bir gücü. Ama sadece fiziksel bir özellik bu. Doğada gerçekleşen doğal bir durum gibi. Bir zebra, bir geyik gibi. Nasıl ki hayvanların eşitliklerini güçleri üzerinden değerlendirmiyoruz, bambaşka bakıyoruz, bence bu da aynı işte.
Her neyse sevgili dostlar, konu uzun. Sadece hiç bilmediğim şeyleri hiç bilemeyeceğime eminim, bunu paylaşmak istedim.
Gece tek başıma rahat rahat asla yürüyemeyeceğimi biliyorum. Rahatça istediğim gibi giyinemeyeceğimi, sporumu doğada yapamayacağımı ya da gece huzurla bir takside yolculuk yapamayacağımı da biliyorum.
Son bir anekdotla ayrılıyorum; “Londra'lı genç bir İngiliz kızı, havanın iyice karardığı bir saatte, yolunu kısaltmak için Regent Park'tan geçerek evine gitmek istiyor. Yalnız bizde değil, İngiltere'de de serseriler, magandalar, kötü niyetli yaratıklar var. Genç kız, gece elektriklerin az aydınlattığı karanlık yolda yürürken, magandanın biri çirkin lâflar atıyor, önünü kesiyor, kızı çok korkutuyor. Dehşete düşen genç kız çığlıklar atarak kaçmaya başlayınca, etrafta bulunan ve kızın sesini duyan İngiliz gençler koşup saldırganı yakalıyorlar. Adam yargılanıyor. İngiliz hâkim ona “7 yıl ve 7 gün hapis cezası” veriyor. Hâkime soruyorlar: “Adam kıza elini bile sürmemiş, sadece korkutmuş. Bu 7 yıl, 7 günlük ceza çok ağır değil mi?” İngiliz hâkimin cevabı hukuk tarihine geçecek düzeydedir. Şöyle diyor: “Kızı korkutmanın cezası sadece 7 gündür. 7 yıllık ilâve ceza ise İngiliz kızlarının gece parkta dolaşma ve parktan geçme özgürlüklerine saldırmanın cezasıdır!”
Özgürlüklerimize saldırıların cezalarının verilmesi dileğiyle, tüm kalbi güzel kadınları sevgiyle kucaklar, onların yanında duran adam gibi adamları da selamlarım.
kadın sözcüğü köken olarak türkler için kutsal öneme sahip olan kayın ağacına dayanır. suyu ile besleyici, kabuğu ile barınak sağlayıcı, koruyucu olarak gördükleri kayın ağacına mitolojik anlamlar yüklemişlerdir. kadın sözcüğü ise kayın sözcüğünden dönüşerek günümüz türkçesine geçmiştir.
güzel kadınlar kötü espriler ve kötü şarkılar gibiydi anlamsız bir bağımlılık yaratıyordu. galiba ortak noktaları haklarındaki fikirler bir çırpıda ortaya çıkıyordu.
sözleri camille rainville tarafından yazılan ve girls. girls. girls. magazine için hazırlanmış 'be a lady they said' videosu, cynthia nixon'ın anlatıcılığı ile kadın olmanın ne demek olduğunu sarsıcı bir şekilde gözler önüne seriyor.
kadınlarla yeni şarkılar keşfeder yeni kitaplar okursun gitmediğin yerlere gider en güzel şehirleri görürsün için açılır ve konuşursun, kadınlar dinler sen susana kadar her şey bittiğinde aklında gülümsemeleri kalır hayatına oradan devam edersin.