mitolojiler içerisinde en eskiye gidildiğinde ulaşılacak en köklü isimdir "taimat".
bilinen en eski kökleri sümer/akad/babil mitolojilerinde görülür ve etkisi, yansımaları tüm dünya dinlerine (semavi dinler de dahil olmak üzere) ve mitolojilerine sıçramıştır. taimat, kavramsal olarak yaratılış öncesinde var olan "kaos" temsilidir. aynı zamanda tarihteki ilk "ejderha" atfıdır. taimat dişi bir ejderhadır ve tuzlu su ile simgelendirilir.
tiamat, babil ve akad mitolojisi'nde genellikle okyanus tanrıçası olarak bilinir. hellen mitolojisi'ndeki okeanos ile aynı varlık sayılabilir. tiamat, hiç bir şey var olmamışken, sonsuz boşlukta var olan tek şeydir. evrenin, cennetlerin ve cehennemlerin, yer ve gök yüzünün kaynağıdır. sami mitlerinde daha çok bahsedilse de, nihayetinde sümer mitlerinden kaynaklanmıştır ve kökeni sümer'e ve belki de daha eskiye, araştırmacıların proto-fıratlılar dedikleri kültüre dayanmaktadır. kendisinden söz edilen en eski metin enuma eliş'e göre tatlı suların efendisi ?apsu? ile çiftleşmiş ve yeni tanrılar dünyaya getirmiştir. bu durum hellen mitinde okeanos ve tethys'in evliliği anlatısının mezopotamya'daki kökenidir.
enuma eliş'te tiamat ile ilgili iki tür mit vardır:
birincisine göre tiamat tatlı ve tuzlu suların birleşmesini, yani bir anlamda evrendeki farklılıkların bir arada yaşayabilmesini temsil eder.
ikinci ve çok daha gizemli olan ikinci mite göre ise tiamat (yukarıda belirttiğimiz gibi) ?kaos?tur. bu bağlamda bu tanrıça mezopotamya mitolojilerinde görülen ilkel, ilk kaos'un sebebidir. tasvirlerinde ise genel olarak bir ?ejderha? atfında bulunulur, yalnız bu ejderha bizim bildiğimiz anlamda bir ejderha değildir; kafası yılan, kuyduğu aslan, ayakları kuş vb. şekillerde vuku bulan, tek bir beden içerisindeki birçok tezahürden meydana gelen bir varlıktır. islam tarihçilerinin dahi atıfta bulunduğu ve betimlediği bir ejderha olan tiamat, var oluşu bakımıyla kaos'ın kendisidir. tüm başlangıç/yaratılış taimat ile birlikte olmuştur ve tüm varlıktan taimat'tan türemiştir.
(tiamat, astronomide ni.bi.ru (bkz: nibiru), yani marduk'un gelişini engelleyen bir gezegen olarak karşımıza çıkar. marduk güneşin yörüngesine girerken tiamat'ı çekim gücüyle yok etmiş, parçalarından dünyayı oluşturmuştur. geri kalan parçalar ise samanyolu'nu ve astroid kuşağını oluşturmuştur. ikinci eşi, ama aslında uşağı olan kingu ise ay olarak ortaya çıkmıştır.)
yaratılış ile birlikte "en büyük kötü varlık" şeklinde betimlenir taimat. yaratılışta yer alan ve "pantheon" adı verilen tanrılar grubu, ve diğer kötü varlıklar/yaratıklar ile bir arada bulunur. pantheon içerisinde yer alan büyük tanrılar ve genç tanrılar grubu, tiamat'ı bir tehdit olarak görürler aynı zamanda taimat?ta kendinden olan ve pantheon içerisinde yer alan tüm tanrıları tehdit olarak görür ve savaş açar. pantheon?un büyük tanrıları diğer tüm tanrılara, sırayla, taimat ile savaşma teklifini götürürler. yalnızca fırtına tanrısı enki'nin oğlu "marduk", hiçbir tanrının kabul etmediği bu görevi kabul eder. marduk, sahip olduğu silahlar (fırtına, rüzgar, yıldırım, ateş vb. temsili güçler) ve babası enki'den aldığı büyü gücünün yardımıyla, taimat ile savaşa tutuşur.
"ejderha ile savaşmak" şeklide birçok din, mitoloji ve kültürde yer alan inancın/anlatımın kökeni, taimat ve marduk arasında geçen bu savaşa dayanmaktadır.
tiamat'ın yenilgisi ve ölümüyle sonuçlanan bu savaşın sonunda, marduk, taimat'ın bedenini ikiye ayırır.
kaotik, karanlık ve karışık olan varlığın yani taimat'ın bedeninin ikiye ayrılmasından sonra, marduk, bedenin bir kısmıyla yeryüzünü, diğer kısmıyla gökyüzünü düzenler.
kemiklerinden dağlar, damarlarında nehirleri yaratır. ayrıca taimat'ın bedeninde zuhur eden her hayvanı gökyüzündeki yıldız kümelerine bağlayarak, gardiyanlaştırır. (bu gün burçların simgeli olan hayvanlar buradan kalmaktadır.)
genel olarak dünya, insanlık, din ve mitoloji tarihi içerisinde yer alan tüm "ejderha ile savaşma" hikayeleri, marduk ve taimat'ın savaşsının bir replikasıdır. örnek olarak iskandinav tanrısı thor?un ejderha jörmungandr ile savaşı veya yunan tanrısı zeus?un ejderha typhoon ile savaşması gösterilebilir. thor ve zeus, ikisi de yıldırım/şimşek tanrısıdır ve ejderha ile savaşarak sahip oldukları nihai ünvanları elde etmektedirler.
etimolojik olarak tiamat bazı dillere ve kültürlere de sirayet etmiştir. örneğin akad ve asur lehçelerinde tamtu/tamtum "deniz" anlamına gelir. batı sami dillerinden aramice ve ibranice'de de tahom/tehom olarak görülür ki anlamı yine "deniz, derin deniz" şeklindedir. bu etkileşimler arasında en ilginç olanı ise hellen mitolojisi ve dili ile ilgili olanıdır. thorkild jacobsen ve walter burkert'ın detaylı araştırmaları, tiamat'ın geç arami lehçelerinden birinde thalatth şeklinde geçen kelimenin, hellence thalassa/thalette "deniz" kelimesine kaynaklık ettiğini göstermiştir. ayrıca burkert, hellen mitlerindeki tethys denizini tiamat ile bağdaştırmıştır ki bu çok olasıdır. zira tethys de tiamat gibi hiç bir şey yokken var olan denizlerden biridir.