türk şiirinin en önemli isimlerinden biri cemal süreya 'nın beni bugün durduk yere hüzne sığdırdığı duygusal mı duygusal hasret şiiri.
Biliyorum sana giden yollar kapalı Üstelik sen de hiç bir zaman sevmedin beni
Ne kadar yakından ve arada uçurum; İnsanlar, evler, aramızda duvarlar gibi
Uyandım uyandım, hep seni düşündüm Yalnız seni, yalnız senin gözlerini
Sen Bayan Nihayet, sen ölümüm kalımım Ben artık adam olmam bu derde düşeli
Şimdilerde bir köpek gibi koşuyorum ordan oraya Yoksa gururlu bir kişiyim aslında, inan ki
Anımsamıyorum yarı dolu bir bardaktan su içtiğimi Ve içim götürmez kenarından kesilmiş ekmeği
Kaç kez sana uzaktan baktım 5.45 vapurunda; Hangi şarkıyı duysam, bizimçin söylenmiş sanki
Tek yanlı aşk kişiyi nasıl aptallaştırıyor Nasıl unutmuşum senin bir başkasını sevdiğini
Çocukça ve seni üzen girişimlerim oldu; Bağışla bir daha tekrarlanmaz hiçbiri
Rastlaşmamak için elimden geleni yaparım Bu böyle pek de kolay değil gerçi?
Alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya; Bunun verdiği mutluluk da az değil ki
Çıkar giderim bu kentten daha olmazsa, Sensizliğin bir adı olur, bir anlamı olur belki
İnan belli etmem, seni hiç rahatsız etmem, Son isteğimi de söyleyebilirim şimdi:
Bir geceyarısı yazıyorum bu mektubu Yalvarırım onu okuma çarşamba günleri
birkaç satır karalamazsak olmaz di mi? sevdiklerim oldu benim, sevilmediklerim... beklediklerim, ağladıklarım, uğruna içtiklerim, ve nihayet vazgeçtiklerim... vazgeçtiklerim oldu benim... hiç sevmeyeceğini, hiç gelmeyeceğini bile bile adını sayıkladıklarım oldu. şiirler okuduklarım, şiirler yazdıklarım, şiirlere ağladıklarım oldu... cemal süreya'nın şiirlerindeki gibi aşklarım oldu benim, arkalarından uğurlarına katlandığım onca şeye rağmen yolun benim için sonu, onlar için yeni bir başlangıcı olan; bana çıkmaz, onlara dörtyol olan yerlerde "üstelik sen de hiçbir zaman sevmedin beni" dediklerim, diyeceklerim, diyemeyeceklerim oldu...
şimdi yüzümde ufak bir tebessüm, gözlerimde umut, dudaklarımda bir çift söz: allah, olandan da olmayandan da razı olsun...
Aslında çok da hüzünlü bir hikayesi olmayan şiirdir. Cemal abimiz de nasıl bi kıralsa karacaoğlan gibi gördüğü her hatuna bir şeyler çiziktirmiştir. Bu uğurda soy adından bir harfi bile mahkeme kararıyla alınmıştır. *
Bir devlet memuru hanıma vurulur bizim adam. 5.45 vapuruyla evine döner hanımefendi. Cemal süreya da bir süre takip eder ve sonunda açılmaya karar verir fakat karşılık bulamaz. Ben şahsen şiir yazabilmek için bu tür girişimlere girdiğini düşünürüm bazı şairlerin.
Hem biri itiraf etmişti inceden :) “seni terk etmek için sevdim, dayanır mı yüreğin buna deniz kızı?” (bkz: fesih vural)
düşünsene kıza çıkma teklif ediyorsun, kabul etmiyor, sonra "ısrar ettim, misal abinin yanında seni zor durumda bıraktım" diye özür diliyorsun. ama ne özür, orasını ayır.
ya bunları -belki- ortaokul yıllarında yaşadık. nesiller mi erken büyüyor? çocuk kalmadan ormantik olunamıyor mu? yoksa bunlar ille peşinden koşacakları bir peri icat etmeden şiir yazamıyorlar mı?
alışırım seni yalnız düşlerde okşamaya;
bunun verdiği mutluluk da az değil ki
tamam harika dizeler ama bi siktir git cemal! böyle mallık olur mu? kısaca şu yazdıklarına kendisinin inanıp inanmadığını merak ediyorum.