tanrılar alemi (devalar alemi): karması süper olan kişilerin gittiği yerdir. bir nevi cennettir. çalışmazsınız, yan gelip yatarsınız. kafanıza göre takılırsınız. ama tek sıkıntısı buraya bağımlı hale gelirseniz nirvana'ya ulaşamazsınız.
asuralar alemi: devalar alemine gidemeyenlerin durağıdır. asuralar sinirli olurlar ve sürekli devalarla savaşırlar. canları sıkılınca insanlara sararlar. deprem falan yaratırlar. ama asura mertebesine erişen bir ruh karmasıyla, yaşam ve ölümüyle oynayabilir. haliyle "tekrar doğayım da daha iyi karma yapıp devalar alemine gideyim." diyebilirler.
insanlar alemi (manuşya): bizim de içinde bulunduğumuz dünyadır. eğer bir insan yeterli karmaya ulaşamazsa sürekli ruhu burada tıkılır kalır. en kötüsü de öldükten sonra böcek olarak falan doğmak sanırım. paryalar bu alemin daimi üyeleridir ayrıca. adamlar bu dünyaya acı çekmeye gelmişler resmen.
hayvanlar alemi: ruhların hayvan olarak dünyaya geldiği alem. eğer manuşya'da karmanız kötüyse böcek olarak bu alemde doğabilirsiniz.
aç ruhlar alemi (preta): karması dibe vurmak üzere olan insanların alemidir. açgözlü insanlar buraya düşerler.
cehennem alemi (naraka): zina, hırsızlık, yalan söylemek gibi eylemleri sürekli yapanların; tövbe etmeyenlerin mekanıdır. bu alemin de sekiz katmanı bulunur. cezanızı çektikten sonra ruhun durumuna göre tekrar yukarıya çıkmaya başlarsınız. ruhunuzun durumu kötü olmaya devam ettikçe burada kalmaya devam edersiniz.
işte japon budizmi ile diğer budizmleri ayıran da samsara konusundaki fikir ayrılığıdır.
zira japonlara göre ruhlar dağa, taşa, ormana, nehre vs yerleşir ve çok fazla kötülükte bulunmazlar. ama budizme göre ruh sürekli samsara içinde döngüdedir, sabit değildir. bu sebeple gelenekçi budistlere göre japonlar budist değildir.