dön dolaş her geldiğinde aşık olacağın şehir. istanbul , moda, gezi, trendler ve etkinliklerin başkenti. bu deneyimi yaşamak için istanbul'u keşfetmek lazım.
Kimisi sadece işinde gücünde Kimisi sadece heyecan peşinde Kimisine sorulmaz bile derdi ne Kiminle (İstanbul)
Kimisi paça sıvar dereyi görmeden Kimisi bütün yutar lokmayı bölmeden Kimisi düşmez yakadan başa çorap örmeden İnceden (İstanbul)
Gelip bu şehri bozan Bu şehre gelip bozulanlar Hepsi aynı kazanda kaynıyor istanbulda (Doğru söylüyor)
(2x) Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul sever seni sen beni seversen Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul döver seni sen beni üzersen
Ne çok canlar yakar (İstanbul) Bolca günahlara sokar (İstanbul) Hızlı koşanları çabucak yorar İstanbul İstanbul Ama sen istesen de bu şehirden kaçamayacaksın Çünkü aklın bende bende İstanbuldayım (Doğru söylüyor)
Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul sever seni sen beni seversen Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul döver seni sen beni üzersen
Sen gidersin İstanbul beklemez Gelirsin gidersin İstanbul farketmez Acı çeker özlersin İstanbul üzülmez Nasıl nedir halin Istanbul hissetmez (İstanbul) İstanbul birini sevmiyorsan çekilmez (Doğru söylüyor)
Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul sever seni sen beni seversen Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul döver seni sen beni üzersen
Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul sever seni sen beni seversen Dinle beni biraz şşt Sen sen İstanbul döver seni sen beni üzersen
sabah bir kıyamet koptu tepemizde. biraz aralar gibi oldu, azıcık ışık gördük. şimdi yine kapkaranlık her yer. ikinci dalga geldi geliyor. şuradan da yıldırımları takip ediyorum. www.lightningmaps.org/...
bugün yine göklerin gazabına uğradı. yağmur şeklinde başlayan yağış şiddetli bir dolu'ya döndü. ilk kez hiç kesintisiz beş dakikaya yakın süren bir gökgürültüsü duydum. 27 temmuz 2017 marmara bölgesinde şiddetli yağış olayı kadar korkunç değildi gerçi. ama yine de mahallemizin battaniye popülasyonu ile tanışma imkanı verdi bize. camlar patlayacak diye korktuk. şimdilik geçti gibi ama meteorolojinin uyarısı bir saat daha devam edecek şeklinde.
İstanbul uyuşturucu gibi bağımlılık yapan büyülü bir şehirdir. Tüm çarpıklığına, ihanetlere, kalabalığa karşı hala çok güzeldir. Güzelliği tarihi, doğası ve hikayeleri ile perçinlenir. Bir markadır İstanbul ve eskiden onur duyulacak bir şeydi İstanbullu olmak. İstanbul Beyefendisi denir janti, iş bileni kibar efendilere.
Üniversite yıllarımı geçirdiğim güzel şehir, her zaman zor bir şehirdi ama gittikçe daha zor ve yaşanmaz olduğu aşikar, özellikle bu değişimi benim gibi her iki yada üç yılda bir yurtdışından geldiğimde farkeden benim için,
8 yıl boyunca deneyimlediğim kadarıyla çoğunluğu pislik yuvası haline gelmiş, kamusal alan kullanımının çoğunlukla kaldırabileceğinden çok daha yoğun olarak kullanıldığı (daha doğrusu kullanılamadığı), birçok imkanı varmış gibi dursa da kentin büyüklüğüne ve karmaşıklığına nazaran imkanların daha kentin temelinden eksik ve genellikle kusurlu olduğu bir şehirdir istanbul. neyse ki 15 ay kadar önce, güzide bir semtteki mütevazı (fakir) hayatımı geride bırakıp bir sahil kasabasına yerleşerek kendimi bu aciz yaşantıdan kurtardım. herkese bunu yapmasını tavsiye ederim. gürültünün, kirli havanın ve aşırı mutsuz insanların arasında sürekli fiziksel ve ruhsal olarak hastalıklarla boğuşuyorsunuz. tarihi yerleriyle övünen/avunan insanlara rastlayabiliyorsunuz mesela. ben bunu anlayamıyorum.
tarihi alanların çevresiyle bütünleşik olarak niteliği ve sosyal hayatla ilişkisi oldukça düşük. örnek olarak beyazıt'ta güzide bir tarihi yapı olan medreseye gireceksiniz, yapı alanına girilen kısımın hemen sağ tarafında bulunan yine tarihi yapıya ait bir bölüme gözünüz ilişiyor. giriyorsunuz içeri doğru kısa bir hol ardından kahvehane türevi bir yer içerisi; nargileler, dumanları ve kırık dökük pislik içinde oturma elemanları ve yine aynı özellikleri taşıyan insan müsvetteleriyle dolu! başka pek yerde göremeyeceğiniz mimari detaylar ve ambiyansı nargile dumanlarının arasında niteliksiz tamlamalar ile kaçırıyorsunuz.
çıktınız beşiktaş civarlarında eğleneyim bari diyorsunuz, ara sokaklara dalıp kendinize uygun bir kafe-bar vs. arıyorsunuz diyelim. bir anda bir tinerci veya mendilci piç çıkıp üzerinize yapışabilir, tüm keyfinizi yerle yeksan edebilir. diyelim ki arka cebinizdeki bozuklukları hatırlayıp verip uzaklaştınız eve dönmeye karar verdiniz. eğer babanız inşaat işinde millete 200 binlik daireleri 700 bine kakalayan bir adam değilse çok iyi bir semtte oturmuyorsunuzdur zaten. yani yürüyerek veya taksiyle uygun bir fiyata gidemeyeceğiniz için muhtemelen otobüs filan arayacaksınız. tebrikler en az yarım saat (en iyi ihtimalle) yolculuk çekeceksiniz hayırlı olsun. yolculuk sırasında veya yürürken veya lüks aracınızda seyahat ederken veya herhangi bir yerde sürekli aralıklarla karşılaşacağınız hırbo sayısına hiç değinmiyorum bile. size tavsiyem, yaptığımı yapmanız ve ufak bir kente veya kasabaya yerleşmeniz. istanbul'un gereksiz kutsallaştırılan "şey"lerinden kurtulup rahatlamanız veya bu şehirde yaşamaya hiç yeltenmemenizdir.
güzel yanları ise eğer yalnızca sosyal medyaya hikaye atmak için gitmiyorsanız gezilecek çok yeri olması. müzeleri hep devinimde. caz festivallerine hoş insanlar geliyor. sahile yakın bir muhitte koşuya, bisiklet sürmeye çıkabileceğiniz çok uygun alanlar var. yine de değmez. gezmeye gidilir, o da belki.
gözümden uyku akar ama penceremin dışında uyumayan bi hayat var kulağıma fısıldar baştan çıkarır ruhumu soyar tüm o ışıklar beni bekler biliyorum benim kadar o da beni ister seni ister beni ister ruhumu ister istanbul renkli ışıklar gözümü boyar yavaş yavaş eksilir insan ama yapamam kaçamam bir kere girdin vücuduma atamam seni ister beni ister ruhumu ister istanbul
2017 yılının yeşil Avrupa başkenti adayıdır bu şehir. Sonuç ne oldu bilmiyorum da kuzey ormanlarını düşünce hangi akla hizmet böyle bir adaylık başvurusu yapılmış anlamak zor. Şaka gibi.
Daha geride gezi parkı olaylarının BAŞLANGIÇ anı falan var hatta aklıma gelen...
(ben gerçi yeşil deyince orman, ağaç falan anladım ama o günün yöneticileri İslam yeşili falan anlamış da olabilir)
osmanlı'dan bile daha eski yapıları olan, kültürlerin ve kıtaların kesiştiği, son dönemlerde zevksiz burjuvazinin çakaralmaz rantına kurban giden ve içine edilen buna rağmen hala türkiye'nin en güzel şehri.
cumhuriyet ilan edilmeden kısa bir süre önce başkent ilan edilmesi için hakkında önerge verilmiş şehir.
daha sonra çanakkale mebusu celal nuri bey tarafından new york örnek gösterilerek "illa ki en büyük şehir mi başkent olmalı?" denilmiş. bir de "istanbul bir imparatorluk başkentiydi, ankara ise özgür bir devletin başkenti olacak." demiş.
Demokrasicilik tantanalarıyla, popülizmle, demogojiyle, sosyal medya trolleriyle (ekotroller-oktroller), minnoş z kuşağı ergenlerinin sevimli oylarıyla idare edilemeyeceği bir kez daha anlaşılmış şehir.
İstanbul'u gerçek sahiplerine teslim et;
İstifa et Ekrem!
Fethinin 569. Yılı olan şehir. Bu münasebetle bugün ulaşım araçları ücretsizmiş. Maalesef bu bilgiyi yola çıktıktan sonra öğrendim. Sarıyer edebiyat günlerine katılmak için çok yanlış bir gün seçmişim.
Trafiği il sınırı tabelasında başlayan şehir. Sayın İstanbullular! Bu şehirde neden ve nasıl yaşamayı becerebililiyorsunuz?
Çarpık kentleşmede dünya markası, ileriye dönük planlamanın olmadığı, kalabalık ve pahalı bir şehir. İlk izlenimime göre sizler burada yaşamıyor koca bir survivor yarışmasında mücadele ediyorsunuz.
bugün biraz yürüyüş yapayım diye çıktım evden, hava tuhaf bir şekilde ağır, durgun, sıcak ve yorucuydu. hiç gezinmeden markete kadar gidip bir iki bir şey alıp geri döndüm. sonra şu haberi gördüm. www.sondakika.com/... hava kirliliğine teslim olmuş şehir. egzos dumanı yeni çiçeklenmiş malta eriklerinin kokusunu bile bastırmıştı.