1. 42 yaşındaki eski katalan polis memuru. 2017 yılında birlikte devriye attığı polis memuru albert lopez ile birlikte eski sevgilisi pedro rodriguez'i önce bayılttığı, sonra öldürdüğü, ardından bagajına koyduğu pedro'yu arabasıyla birlikte yaktığı için taammüden (tasarlayarak/planlayarak) adam öldürme suçunu işlediği kararı verilerek 25 yıl hapis cezasına çarptırılan kadın. aynı suçu işlediği gerekçesiyle albert da 20 yıla mahkum edilmiş. pedro'nun cesedi arabayla birlikte tamamen yandığı için birinci dereceden hiçbir kanıt bulunamamış.

    rosa ile ilgili bu yıl içinde (the body on fire) adıyla yayınlanmış, 6 bölümlük, tamamı canlandırmalar üzerinden ilerleyen bir mini dizi yapmış . mart ayında da (rosa peral's tapes) adında, yaklaşık 1 buçuk saatlik bir belgeselini çekmiş. bu belgesel önemli bence. içinde soruşturmayı yürüten savcıdan özel savcılara, gazetecilerden pedro'nun eski eşine, rosa'ın kızlarına kadar birçok kişi var. ayrıca rosa'nın cezaevinden bağlanarak söylediği kayıtlar da var. mini dizi entrika dolu bir pembe diziden farksız, izlemeyin.

    cinayet zamanı olan 2017'ye kadar rosa'nın, özellikle barcelona'nın "urban police" olarak bilinen yerel polis departmanında yaşadığı mobbing'ten bahsetmek lazım. ayrıca pedro'nun da, albert'ın da, rosa'nın da polis oldukları aklınızdan çıkmasın. rosa'nın, kendisinden 2 kız çocuğu bulunan ruben'le henüz '90'larda başlayan bir ilişkisi var. ruben'le ayrıldıktan sonra hayatına pedro giriyor. mobbing mevzusu ise baya ağır: pedro ile birlikteyken, rosa'nın amir yardımcılarından biriyle (bazı yerlerde doğrudan departman amiri olarak geçiyor) kısa süreli bir ilişkisi oluyor. bitiyor ama bu göt eleman rosa'yla cinsel ilişki yaşarlarken gizlice çektiği bir fotoğrafı rosa'nın e-mail hesabına girerek kayıtlı bütün alıcılarına gönderiyor. altına da berbat bir not yazıyor: "polis teşkilatına yeni girdim, polis çükü yalamaktan büyük zevk alıyorum. tek amacım bu. siz de istiyorsanız telefonum bu". hem barcelona'nın bu küçük polis departmanında hem de katalonya'nın çoğu yerinde rosa bir orospu olarak mimleniyor. şikayette bulunuyor ve üst mevkilerden kendisine "bu konuyu kapat, gerek yok uzatmaya, zaten adam da pişman" falan deniyor. soruşturma açılıyor ama adamın meslekten ihraç olması falan gerçekleşmiyor, konu halının altına süpürülüyor. yıllar 2000-2010 arası olması lazım. belgeselde de net bir tarih verilmiyor bu konu ile ilgili. rosa'nın içinde yer aldığı teşkilata güveni yok oluyor.

    2010'larda albert ile devriye atmaya başlıyorlar (galiba 2015'te bitiyor bu devriye badiliği) ve albert'ın kendisine olan ilgisini fark ediyor. bir süre beraber oluyorlar ama albert rosa hakkında mahkeme sürecinde bile çok fazla konuşmuyor, iddia edildiği üzere kendi eşinden ayrılıp rosa ile evlenmek istediğine dair net bir argüman da yok. albert'ın öfkesini kontrol edemeyen, özel hayatındaki sorunları işine yansıtan bir polis olduğu biliniyor. yıllar içinde albert rosa'dan kopamamaya, rosa da perdo'dan ayrılamamaya başlıyor. tam bir aşk üçgenine dönüyor işte. bu noktada rosa'ya da, albert'a da hem de savcı tarafından sorulan "neden ayrılmadınız?" sorularına gene net bir cevap alınamadığını belirtmem lazım. rosa albert'ın öfke sorunundan korktuğu için çocuklarının başına bir şey gelir diye albert'la iki ileri, bir geri bir ilişki sürdürdüğünü anlatıyor paso. albert ise, bence rosa'nın bu gel-gitlerinden faydalanan taraf. hatta pedro'nun öldürüldüğü 2017'nin mayıs ayından 1 ay önce rosa'ya bir yüzük veriyor (rosa arkadaşlarıyla sohbet ederken ortama girip yüzüğü rosa'ya fırlatıyor ve çıkıp gidiyor hatta), ara ara "senden nefret ediyorum kaltak" içerikli mailler atıyor, rosa ile ilişkisini hiç kesmiyor.

    nisan 2017'ye böyle geliyoruz. nisan ayı içinde pedro yeni bir telefon alıyor. rosa'yı bu telefondan sadece birkaç kez çaldırdığı kayıtlar da var. rosa'nın da, tarihi belirsiz ama kendisinin attığı kanıtlı olan birkaç ses kaydı var albert'a gönderdiği. "şuradayım, kızlarla geziyoruz, alışverişteyim" dediği bir kayıt var mesela. nisan'ın sonlarına doğru gönderdiği iddia edilen ama rosa'nın tarihini bilmediği bir kayıtta "(pedro için) bu heriften nefret ediyorum artık, keşke bir kurtuluşum olsa" falan diyor. zaten savcının kasten adam öldürme için birinci dereceden hiçbir kanıt bulamayacağını önceden anlayıp işi tasarlamaya döndürmesinin temel kaynağı bu kayıt. ilişki ağı böyleyken pedro'nun öldürüldüğü güne geleyim ben.

    pedro, rosa, rosa'nın anne-babası, kızlar güzel bir gün geçiriyorlar. eve akşam 9 gibi geliyorlar. rosa gün boyu kendisine mesajlar atmış albert'ı 2 kere arıyor, ulaşamıyor. albert'ın yeni telefonundan da rosa'nın tam bu dakikalarda arandığı ve 4 dakika konuşulduğu belirleniyor. rosa'nın anlatımına göre; albert bir elinde balta, bir elinde silahıyla rosa'nın evinin çitinde beliriyor. "telefonunu at bana" diye bağırıyor. rosa korkup telefonu attıktan sonra kızların yanına, yukarıya kaçıyor. bir süre yukarıda kalıyor, aşağıdan "bam bam bam" sesleri gelmeye başladığını duyup alt kata, mutfağa iniyor, su içiyor, tedirginlik içinde bekliyor. sonunda dış kapıyı açıyor. albert yerdeki çamaşır suyu ve su dolu bidonları göstererek kendisine "buraları temizle hemen" diye bağırıyor. mal mal bunları yapıyor rosa. sonrası biraz daha bulanık.

    1-2 gün sonra albert gene geliyor. pedro ortalıkta yok, rosa da bilmiyor nerede olduğunu. albert rosa'ya "pedro'nun arabasına bin, benim arabayı takip et" diyor. 2 araba arka arkaya küçük bir golün yanındaki bomboş alana geliyorlar. rosa arabanın içinde korkudan adeta altına sıçtığını, albert'ın arabasından elinde 2 bidon benzinle çıkıp kendisine doğru geldiğini gördüğü anda pedro'nun arabasından fırlayarak kaçmaya başladığını anlatıyor. bu sırada pedro'nun araba anahtarını da kaçarken yere düşürüyor. albert arabayı yaktıktan sonra dönüş yolunda rosa'yı yolun kenarında kaçarken buluyor ve arabaya binmesini istiyor. rosa'yı evine bırakan albert "kimseye bi' şey söylemeyeceksin yoksa hepinizi öldürürüm" diyerek kızları da işaret ediyor. rosa pedro'nun kayıp olduğunu 15 gün sonra polise şikayet ediyor. zaten 3. gün falan albert baş şüpheli, pedro ile birlikte yaşadığı için rosa da doğrudan şüpheli konumuna düşüyor. olay genel çerçevesi itibariyle böyle.

    - rosa'nın pedro'nun ortada olmadığını anladıktan 15 gün sonra gidip ifade vermesi savcının elindeki en büyük koz olmuş. "insan 3 gün, hadi 5 gün korkudan hiçbir şey yapamayabilir ama 15 gün evde oturup hiçbir şey yapmıyorsa bu korkunun altında başka bir şey vardır. bu insanın bir de polis olduğunu düşününce, tasarlama kısmı daha ağır basıyordu" da demiş ama "revenge porn" olarak geçen rosa'nın polis teşkilatı içinde yaşadığı fotoğraf olayı varken, çevresindeki kimseye güvenmemek için susması gayet normal geliyor bana.

    - albert'ın mahkemede söyledikleriyle ilgili sadece 1 kayıt var. onda da yüzüğü rosa'ya neden verdiğini bile anlatamıyor.

    - pedro'nun rosa'dan sonraki sevgilisi antonella mı ne var bi' de. rosa ile araları berbat, rosa'nın telefonunda "kaltak" olarak falan kayıtlı. mahkeme ifade için bu kadını çağırdığında, "rosa'nın büyük kızı bana pedro'nun öldürüldüğü gece bi' şeyler gördüğünden bahsetmişti" diyor. kız 18'den küçük olduğu için avukat atanıyor ve annesi aleyhine ifade vermeyeceğini söylüyor. ancak savcı burada dev bir götlük yaparak bu kadını video konferansla duruşmaya bağlıyor. ifadesini alırken "kızın size ne anlattığını bize konuşmadan gösterebilir/canlandırabilir misiniz?" diyor. ifade vermemek isteyen bir tanığın başka birine anlattığı öne sürülen ifadesinin tekrarının da hukuki olamayacağı aklınızda olsun. kadın sessiz sinema gibi anlatması gerekirken, başlıyor "kız bana pedro'nun rosa tarafından merdivenlerden aşağıya sarhoş gibi bir halde, kollarından tutularak indirildiğini gördüğünü söyledi" demeye. hakim hemen ifadeyi durduruyor ve jüriye de bu ifadenin kayıtlardan çıkarıldığını, söylenenleri kâle almamaları gerektiğini söylüyor ama bence iş işten geçmiş oluyor. planlayarak adam öldürmenin sacayaklarından biri olan "maktülü bayıltarak kendisini savunamayacak duruma getirmek" devreye giriyor. duruşmanın savcısı da, özel bir savcı da sonrasını adeta yazıyor: "rosa, pedro ile birlikte eve geldiklerinde pedro'ya ilaçlı bi' şeyler içirmiş, pedro'nun kendisini savunamamasını sağlamış, albert'ı aramış ve pedro'nun kolaylıkla ölmesini sağlamıştır".

    - rosa'nın avukatı olan kadının belgeselin sonunda söylediği şu söz baya etkili geldi bana: "rosa'nın anlattıklarına inanmanız için içinde bulunduğu korkuyu anlamanız gerek, yoksa yalan söylediğini ağzını açtığı ilk andan itibaren kafanıza yazarsınız. doğru söyleyen biri bütün ayrıntıları anlatabilir. yalan söyleyen ise ayrıntıları üretir, değiştirir, genişletir. rosa'nın bazı noktalarda sürekli korkudan bahsetmesi ne kadar korktuğunu, korkudan hiçbir şey yapamadığını anlatıyor. ben buna inanmasam kendisini bütün mahkeme süreci boyunca savunmaya taraf olmazdım". rosa'nın sadece kendisi için değil, kızlarının geleceği için de korkmasının bütün kilitlerin anahtarı olduğunu ben de düşünüyorum. ama albert'ı 15 gün boyunca ispiyonlamaması halen mantıklı gelmiyor.

    bir de, işin katalan medyası kısmı var, ki bizim ülkedekinden bile berbat bir medya manipülasyonunun var olabileceğini göreceksiniz. belgeselde konuşan 3 muhabir var. 2'si yazdıklarının halen arkasında, biri "keşke bunları yazmasaydım" diyor. olay medyaya hemen yansıyor zaten. rosa olaydan 15 gün sonra ifade vermek için karakola gittiğinde, tutuklu yargılanmak için cezaevine gönderiliyor (ki burada da rosa 4 gün işkence gördüğünü, aç ve susuz bırakıldığını, götürüldüğü yerin cezaevi değil, hücre evi gibi bir yer olduğunu da söylüyor). medyanın lağım akan muslukları da burada açılıyor. "karadul" olarak mimleniyor, her yere malum fotoğrafı servis ediliyor, aynı anda 7 ilişki yaşadığı sallanıyor, striptiz kulüplerinden çıkmadığı yalanı yazılıp çiziliyor. bunları yazanlar da muhabir işte. hatta, belgeselde yer alan tek kadın muhabir "o zamanlar öyle yapmam gerekiyordu" falan bile demiş utanmadan. striptiz mevzusunu uzun uzun yazmış olan bir muhabir ise "kendimden utanıyorum halâ" diyor. medyanın olayın üzerine saçma sapan argümanlarla saldırması dava sürecini inanılmaz etkilemiş. rosa'nın hayatında var olabilecek günahların (güya ilişkileri) suç ile ilişkilendirilmesinin özel hayata müdahale olmasını bile umursamamışlar. davanın savcısı da "eğer bir aşk cinayetinden bahsediyorsak, tabii ki sanığın bütün özel ilişkileri kanıt olabilir" falan bile diyor. medya baskısının toplum baskısından ne kadar yüksek olduğunu buradan anlayabilirsiniz.

    rosa ve albert, 2020'de açıklanan kararla, sırasıyla 25 ve 20 yıl hapis cezasına çarptırılmış. geçen yıl da yüksek mahkeme temyizi reddedip cezaları onaylamış. ilk mahkeme, kararında pedro'nun "kaltak" sevgilisinin anlattıklarını kanıt olarak görmemiş ama rosa'nın "özel hayatı"nın bu suçun tasarlanmasında etkili olduğunu ve pedro'nun olay gecesi "kendini savunamayacak kadar güçsüz bırakıldığı"nı da eklemiş. bütün bunlara dair tek bir maddi, birinci dereceden kanıt bulunmuyor. hep ifadeler üzerinden yazılmış bir kurgu var ortada. çoğu ayrıntının doğru ya da yanlış olduğunu kanıtlamak bile mümkün değil.

    rosa'nın hikayesi acıklı mı; bilmiyorum. ben pedro'nun ölümünde bir şekilde müdahil olduğunu düşünüyorum ama tasarlamak falan yok işin içinde. belgeseli izlerseniz, özellikle son 10 dakikasında rosa'nın aleyhine olan gelişmelerin arka arkaya anlatıldığını göreceksiniz. bundan etkilenmemenizi öneririm. medyanın yarattığı algının ne kadar yanlış olduğu noktasını da aklınızdan çıkarmayın bence. dava sürecinin tamamını etkileyen ve hiç değişmeyen tek şey bu belki de. ve bir de rosa'nın kızlarının başına bir şey gelmesinden korkması var tabii.

    edti: reddedilen temyiz ile ilgili haber şurada . rosa hakkındaki en güncel haberin de bu olduğunu düşünüyorum.
    #288301 lake of the hell | 2 yıl önce (  2 yıl önce)
    0kişi