-
İnsanların rahatlık seviyesi en fazla ne kadar olabilir diye düşünüyorsanız, size bir kaç hikaye anlatayım.
Yaklaşık iki sene önce, bir motosiklet kazası geçirdim. Ama motoru ben kullanmıyordum.
Motorumu karşıya park ettim, karşıya geçtim, garajın kapısını açtım. Trafikte duran arabaların arasından yolun yarısına kadar geldim. Kafamı uzatıp araç geliyor mu diye baktım fakat kendimi havada uçarken buldum. Uyanık motorcunun birisi ters şeritten çabucak geçmek istemiş belliki. O sırada hızla gelerek bana vurdu. Yere düştüm, kafamı kaldırmaya kalktım ama gözlerim karardı. Geri yattım, kalkamadım. İnsanlar yardıma koştu saolsun.
Evi göstererek babam şurda, yavaşça söyleyin korkmasın, biraz yaşı var dedim. Kapıyı çalıp babama haber vermişler. Babam geldi. Tam olarak şu kelimeleri söyledi;
- Kalk yerden trafiği tıkıyorsun :))
Gene başka bir zaman aralığında Foça rock festivali vardı. Aslında Zeytinli rock festivali. Festivale gidenler bilirler, festival rezilliktir, konforundan ödün vermektir, ama bir o kadar da eğlenirsin.
Neyse, festivaldeyken leş gibi olduk, Foça da gezerken minik bir hamam bulduk, üstelik kadın, erkek karışık. Hep birlikte bizim ekiple gittik. Ben göbek taşına yattım bir güzel. Bizim ufaklıklar içerde birbirine soğuk su atıp oynuyorlar. Birisi buz gibi suyu başımdan aşağı boşalttı.
Hiç de hoş olmayan sözler söylerek su döken kişinin peşinden koşmaya başladım ki, yalap, çat, gümmm diye mermere yapıştım.
- İyi misin, çok kötü düştün. Ses geldi dediler.
-İyiyim, bir şey yok. sadece biraz kafam...
acıdı diyecektim ki, elimi kafama götürdüğümde kafamın kanlar içinde olduğunu gördüm.
Saçlarım o dönem kırmızı ve nerdeyse belime kadar. Kıpkırmızı epey bir kan akıyor. Yanımızdaki ergenlerden biri;
-Yaw kask fırlatan kız ablanın saçının boyası akıyor olabilir mi? ehe ehe diye komikliler, şakalar yapıyor, şakacı...
Neyse hastaneye gittik. Doktorla saçımın kesilmesi konusunda biraz tartıştıktan sonra minik bir parça saç kesiminde anlaşıp kafama dört dikiş atıldı.
Çadıra geri dönünce babamı aradım. Hava bozmaya başlamıştı ve yağmur yağacak gibiydi.
- Baba gelip bizi alman lazım
- Gelemem ben şimdi, akşam gelirim
- Baba düştüm ben kafam yarıldı.
-Ne oldu?
- Düştüm, dikiş attılar kafama. Yağmur yağarsa ıslanıp enfeksiyon kapmasın şimdi. Sen gel bizi al.
- Kaç dikiş attılar?
- Dört
-Dörtse bir şey olmaz. Balıktayım ben, akşam gelirim.
-
Tam tersi bir babam var, dünyanın en rahat olamayan insanı. Öyle bir durumda muhtemelen yoldan ambulans çevirip gelirdi :)
*148869 | 1 hafta önce -
serin hikaye(ler) kardeş =)
şu festival+hamam hikayesini kask fırlatma efsanesinden daha sık anlatman lazım bence. "saçlarım da kırmızı, belime kadar" kısmı tam bir punchline.*148879 | 1 hafta önce - düzeltme: 1 hafta önce
-