düzeni iyice boka batan, aktif bank denilen ne idüğü belirsiz bankaya para kazandırmaktan başka hiçbir amacı kalmayan sistem. çıkarılma amaçları vardı (statlardaki şiddetin azalması, kontrollerin artmasıyla birlikte "steril tribünler" oluşturmak, statlara girişlerdeki düzensizliği ortadan kaldırmak, statlarda özellikle deplasman tribünlerine uygulanan polis şiddetine son vermek, kağıt bilete son vermek, online bilet almanın kolaylaşmasıyla para ödeme sisteminin de kolaylaşmasını sağlamak) ama hiçbiri yapılmadı.
pandemi ile birlikte statlardaki futbol maçları önce seyircisiz, sonra %50 kısıtlamayla oynandı. kulüplerin gelirleri deli gibi düştü. %50 kısıtlama varken bile passolig'in hizmet bedeli altında her biletten kestiği tutar (hizmet bedeli) değişmedi. geçen yılın kasım'ından beri de kapasite kısıtlaması olmadan seyirciler maçlara girebiliyor. 2 doz aşı şartı aranıyordu ama bunu da ocak ayından itibaren 3 doza çıkardılar. yani, aşısızların halen olduğu ve vızır vızır toplu taşıma kullanıp sizinle yan yana işe gidip gelebildiği bir ülkedeki futbol maçlarını izlemeniz için 3 doz aşı yaptırmış olmanız gerekiyor. ben kısaca "ha siktiriniz" diyorum.
bu 3 doz aşı mevzusu biraz tartışmalı çünkü 3. doz "aşı takviminin tamamlanması" denilen zıttırının bir eksiği olarak düşünülüyor. ilk 2 dozun üzerinden 6 ay geçtiyse, maçlara gitmeniz için illa ki 3. dozu vurdurmanız gerek, bu cepte. ama ilk 2 dozu bugün vurdurduysanız, yarın maça girebiliyorsunuz çünkü aşı takviminize göre hatırlatma dozu denilen naneye henüz ihtiyacınız olmuyor. böylece 3. doz sizin için zorunlu olmuyor (henüz). tff açıklamalarında da sıklıkla bu konuda hata yapılıp kamuoyuyla paylaşılan metinler yanlış yazılıyor. mesela, bugünkü kadın a milli futbol takımımızın dünya kupası eleme grubu maçı olan sırbistan maçında passolig kartı şartı aranmıyordu. "sadece kimlik ve hes'inizle gelin maça" dediler, benim gibi faşşolig karşıtları da gaza geldi tabii. tff resmi sitesinde sadece 2 doz ve üzeri aşının maça giriş için yeterli olduğunu paylaştı. diğer bilgiler de 12 yaş altının halen statlara alınmadığı, 3. dozu yaptırdıysan 14 günlük bağışıklık süresinin aranmadığı şartlarıydı. şu haber benim aklımdan tamamen çıkmıştı. gaza gelip stadın önündeki passo gişelerine gidince gerçekle yüzleştik tabii: hes kodunu okutan görevli "3. dozun yok, maça giremezsin" dedi. başka da bi' açıklama yok. bütün maçlarda statlara girmiş olanların hepsinin 3. doz aşılarını yaptırdığına da inanmıyorum (ocak'tan beri, evet). yahu, ben 4 gün önce 400 kişinin içinde konser izledim. girişte sadece hes kodu istediler, içeride sorun yoktu. federasyon ise ocak'tan bu yana illa ki 3. doz aşı diyor. aklınıza belki kriterlerin değişkenliği mevzusu gelebilir ama uluslararası kriterler falan da yok ortada. kimi ülke bizdeki hes koduna benzer bi' şey bile aramıyor statlara girişte. federasyonun faşşolig üzerinden sterilleştirilmiş tribünler yaratma çabasının yan mahsülü gibi geliyor bana.
son tahlilde, umut ettiklerinin çoğunu yerine getirememiş bir sistem olan passolig, hükümetin 6222 sayılı kanunun zeminini sağlamlaştırmak ve yandaşlarının en eskilerinden olan çalık grubu'nu semirtmek için dayattığı bir şeyden ötesi değil. hiçbir zaman da olamayacak. gene deplasman tribünlerine uygulanan "koridor" uygulamalarını göreceğiz, gene "ben bağırmadım ki be" diye bile itiraz edemediğimiz tribün kapatma cezaları okuyacağız, stattaki şiddetin yaratıcısı olanın türk futbolunu yönlendirenler olduğu unutularak devasa cezalarla kulüpler "küçültülmeye" çalışacak, steril tribün oluşturma hikayesi hiçbir zaman tutmayacak, statların kameraları cezalandırmada değil, intikam almada kullanılacak, polis kameraları gerçekleri değil, göstermek istediğini çekecek ve bu düzen devam edecek. passolig'in statların hepsine bu sistemi kendisinin yerleştirmiş olması beni bağlamıyor, ben eski sistemin geliştirilebileceğini düşünmeye devam ediyorum. sistemin bozuklukları sadece kağıt bilete atılarak halının altına süpürüldü.