franz kafka'nın fantastik tarzda, felsefi düşüncelerle yoğrulmuş, dünya klasiği eseridir.
Kitabı bilinirliğinden farklı yorumlamak istiyorum. "Bana göre" isimli penceremden kitabın sayfalarına bakmak istiyorum. İstiyorum ama bunu siz istiyor musunuz? Gregor Samsa'nın istediklerini ailesi istiyor mu peki?
Üzerinde yaşadığımız dünyaya gözlerimizi açtığımızda adına "yaşam" denilen bir olguyla tanışırız. Ve yaşam başladığı an ölüm başlar. Ölüm kısa bir olay değil, aksine bir olgudur. "İnsan, doğduğu andan itibaren ölmeye başlar." İnsanlar, yaşamın sadece kendilerine ait olduğunu düşünürler, en azından bunu akıllarından bir kez bile olsa geçirmişlerdir. Ben seçilmiş kişi miyim, benim diğer insanların üzerinde olan konumum ve bir gün ortaya çıkacak bir özelliğim mi var, insanlar benim yaşamım için yaratılmış birer figüran mı, tek gerçeklik ben miyim gibi bir takım sorularla hangimiz zihnimizi yormadık? Sonunda yaşadığımız olaylar biz insanların sistemin bize eklediği ya da bizden aldığı yanlarımız dışında aynıyız. Hepimizin düşünce yapısı aynı, sadece bunu yorumlama şeklimiz farklı. (mı?)
Gelmek istediğim nokta basit. İçerisine doğduğumuz toplum bize şartlar, sebepler ve sonuçlar sunuyor. Bunu yaparsan şunu kazanırsın ve kazanmanı sağlayan sebep tam olarak benim sunduğum koşuldu. Sistem bu cümleyi yerleştirir zihnimize. Biz bunu bilerek yahut bilmeyerek bu sistemin bir parçası haline geliriz. Yaşayarak, nefes alarak sistemi yaşatırız. Gregor Samsa'da bunu yapanlardandı ama belki de bir gün bunun farkına varıp değişmeyi seçti. Bana göre, sistemin bir parçası olmamayı...
Gregor Samsa, sizce neden şaşırmadı? Bir gün uyandığında bir böcek olduğuna şaşırmayıp yatağında düz durabilmeye çalışmakla, bedenini tanımakla neden uğraştı; neden "nasıl" sorusunu sormadı? Hatta ailesi bile "nasıl" sorusunu sormadı, öyle değil mi? Bu bir soyutlama olduğundan gerçekliğini tartışmaya gerek yok fakat duygular neden "nasıl" sorusundan uzak durdu ki?
Gregor Samsa, toplumun ondan istediklerinin farkındaydı. Ailesinin ondan istediklerinin farkındaydı. Ancak, artık yetemiyordu. Sistem Gregor'u kullanmıştı ve Gregor Samsa buna artık bir dur demeliydi. Farklılaştı, dönüştü. Kendi gözünde ideal olana dönüştü belki de, işte bu yüzden "nasıl" sorusunu kendisine sormadı yahut gece uyumadan sabah uyandığında dönüşmüş olacağının farkındaydı. Gregor bir böcek olarak görmüyordu kendini, tam olarak ailesinin ona baktığı, toplumun ona baktığı gözle bakıyordu kendisine. Topluma göre Gregor Samsa dışlanmalıydı, pis ve kirli, korkunç görünümlüydü; çünkü o toplumun istediklerini istememeyi seçmişti. Farklılaşmış, dönüşmüştü. Farklı insanlar sevilmezdi, insan yerine koyulmazdı, onlara bir böcek olarak bakılırdı.
Gregor'un geçmişteki anılarının yavaş yavaş silinmesi, kendini değersiz hissetmeye başlaması, küçücük seslerden irkilmesi, kendinden çok ailesini düşünüyor olması, kardeşinin keman çalışına hayran kalıp onu konservatuvara göndermeye kararlı oluşu, üç kiracı beye karşı düşünceleri... Bunların her biri bir insanın topluma olan inancını sergiliyor, bağlılığını sergiliyor. Modern toplumda aykırı insanın yaşayacaklarına değiniyor. Eğer aykırı insan olmayı seçerseniz görmekte güçlük çekersiniz çünkü insanların, toplumun görülmeye değer olmadığına şartlandırırsınız kendinizi; kendinize dönüp düşüncelere dalarsınız. Zihinsel görünüz güçlenir. Aykırı insan olursanız insanlar size hayvan gözüyle bakarlar. Aykırı insan olursanız sistem sizi öldürür. Ve eğer aykırı insan olmazsanız sistem sizi yavaş yavaş öldürür.
Bana göre, başta değinmiş olduğum ölümün bir olgu olduğu meselesi burada çözümleniyor. Toplumdan, aileden vb. kurumlardam uzaklaştığınızda ve kendinize dönüp aykırı, bireyci bir kişiliğe büründüğünüzde ölümü bir olgu olmaktan çıkarıyorsunuz. Düşünceleriniz basitleşiyor, mutluluğu basitlikte arıyorsunuz ama basitlikler bile zorlaşıyor. Ölüm olay halini alıyor. Gözlerinizi kapatıp ölüyorsunuz. Aykırı bir insana dönüştüğünüz vakitle ölüm anınız arasında Gregor'un baktığı pencereden bakıyor ve gördüklerinizin yavaş yavaş silindiğine şahit oluyorsunuz. Yaşıyorsunuz, farkında olarak. Ancak, aykırı bir insan değilseniz sistemin bir parçası olarak her saniye ölmektesiniz.
Uzatmayayım, çok başka bir pencereden yaklaşmak istedim; soyut bir dünyada bir böceğe dönüşmenin aslında insan zihninde olan bir dönüşümün betimlemesi olduğunun farkında olarak...