Mobilya mekân içinde fonksiyon taşıyan ve taşınabilir olan eşyanın tamamını tanımlamakta kullanılan sözcüktür. Bulunan ilk örneklerden başlanarak dört temel fonksiyon altında sınıflandırılırlar.
Yataklar: uyku veya dinlenme amaçlı kullanılan karyolalar, şezlong ve divanlar.
Oturma mobilyası: en erken örnekleri olan tahtlar ve taburelerden başlayarak, sandalyeler, koltuklar, kanepeler ve bunların belirli fonksiyonlara göre üretilmiş türevleri (yazıhane koltuğu vb.) bu grup altında ele alınır.
Masalar: genel olarak yerden yükseltilmiş bir tabla olarak değerlendirilebilen masa zaman içinde yemek masası, yazı masası, konsol, orta masası vb gibi türlere ayrılmış bunun yanı sıra türlü ebat ve fonksiyondaki sehpalar da bu grupta toplanmıştır.
Dolaplar: en erken örnekleri kapaklı kutu ve sandıklar olan bu tür mobilya, içine konulan her tür eşyayı muhafaza etmek amaçlı olarak çok çeşitli türlere ayrılmıştır. Elbise dolapları, büfeler, yazı kutuları, küçük çekmeceli dolaplar, gıda dolapları, kitaplıklar, vitrinler vb.
mobilya türleri zaman içinde gelişen ihtiyaç ve yaşama alanlarının fonksiyonlarının belirlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan eşyalardır.
mobilya'nın genel tanımını bir önceki girdide yapmıştık. gelelim osmanlı mobilyasına. 19. yüzyıla gelinceye kadar; Osmanlı İmparatorluğu’nun Topkapı Sarayı yıllarında batıda mobilya kavramı altında ele alınan yani yer değiştirebilen, hareketli, mobil eşyanın fazla bir yeri yoktu. Bugün Topkapı Sarayı koleksiyonunda bulunan erken dönem birkaç sandalye ve tabure ve birkaç taht dışında taşınır mobilya örneği bulunmamaktadır. Buna karşılık Batı mimarlığının 20. Yüzyılda modern bir buluş olarak ortaya koyduğu Built-in (birlikte inşa edilmiş) çözümler Osmanlı mimarlığının önemli bir unsuruydu. Fonksiyonları belirlenmiş mekânlarda batıda hareketli eşya ile çözülmüş olan birtakım işlevler mimarinin içinde halledilmişti. Oturma ihtiyacı için tek tek sandalye ve koltuklar yerine mekânın genelde üç duvarını dolaşan sekiler ve üstüne yerleştirilen şiltelerle kişisel alan belirlememek kaydıyla mekânın verebileceği en fazla oturma alanı sağlanmış olurdu. ibb.co/... Duvar yüzeyinde yer alan açık ya da kapaklı muhtelif ebatlı nişler ise dolap, yüklük, hücre gibi, pek çok eşyayı (geceleri serilip gündüzleri kaldırılan yataklar dahil olmak üzere) barındırırdı. Bu mimarlık içinde çözümleme yalnızca 15. Yüzyılda inşa edilmeye başlayan Topkapı Sarayı’nda değil modern mimari uygulamalardan önce inşa edilmiş Anadolu konaklarının da değişmez bir özelliğidir. Konut inşasında pek çok ihtiyacın bu şekilde çözümlenmesi geleneksel Osmanlı sivil mimarlığının dikkat çeken değerlerinden biridir. Osmanlı gündelik yaşamında görülen ve Batılı anlamda mobilya terminolojisiyle ele alınabilecek az sayıda eşya çeşidi arasında rahleler, değişik boylarda sandıklar, küçük sehpalar, beşikler, duvar rafları (kavukluklar) ve aynalar sayılabilir. Rahleler okumak ve yazmak için farklı biçimlerde tasarlanmıştır. osmanlı sarayı batılı tarzda hareketli mobilya ile 19. yüzyılın ikinci yarısında tanışmıştır. 1856 yılında kullanımı başlayan dolmabahçe sarayı avrupa'dan satın alınan mobilyalarla döşenmiş, bu yeni düzen hızla varlıklı kesim tarafından benimsenmiştir.