"dinle küçük adam", Avusturyalı-ABD'li psikiyatrist ve psikanalist Wilhelm Reich'ın 1946 yılında yayımlama fikri olmadan kaleme aldığı -kendi ifadesiyle "söylev" kitabı. kitap bir söylev olduğu için sayfa sayısı az ve dönemine göre kendi zamanının ilerisinde farklı fikirler ve farklı bir üslup barındırıyor ki "dinle küçük adam", bu yüzden yazıldığı yıllardan bugüne kadar tekrar tekrar onlarca yayınevi tarafından onlarca baskısı yapılmış, karikatürize edilmiş resimlemeleri ve sade üslubuyla kolay okunan bir kitaptır.
Wilhelm Reich kitabında "ruhsal veba" adını verdiği ve ruhsal bir hastalık olarak gördüğü insanlık durumlarından bahseder ve okura-dinleyiciye bu hastalığın insanlığa olan etkilerini ve insanlığın bu hastalıktan nasıl kurtulacağını anlatır. "dinle küçük adam" her sayfasından alıntılar yapılabilecek öz bir kitap, kitabın "öteki yayınevi" baskısından hâlâ güncel bazı alıntılar,
******
Sana “küçük adam”, “adi adam”, “sıradan adam” diyorlar. “Küçük adam”, “sıradan adam çağı”nın başladığını söylüyorlar.
Bunu sen söylemiyorsun küçük adam. Bunu onlar, büyük devletlerin başkan yardımcıları, ayrıcalıklı işçi önderleri, tövbekâr burjuva çocukları, devlet adamları ve filozoflar söylüyor.
******
Uzak ülkelerdeki küçük adamlar senin herhangi bir köle olma arzunu detaylarıyla incelediler ve buradan az bir zihinsel çabayla nasıl küçük büyük adam olunacağını öğrendiler. Bu küçük adamlar saraylardan değil senin içinden çıktılar. Senin gibi açtılar, senin gibi acı çektiler. Onlar senin efendilerinin değişme sürecini kısaltırlar. Onlar özgürlüğün ve mutluluğun uğruna yüzyıllarca süren düşünsel bir çabaya girdiler. Gerektiği zaman canlarını verdiler. Sen sonunda yeni bir köleliği seçtin.
Gerçek özgürlük düşünürlerinin yüzyılda düşündükleri ve çektikleri acılar beş yıl bile sürmeden yıkıldı. Yani senin içinden çıkan küçük adamlar süreci kısaltıyorlar. Bunu açıkça ve vahşice yapıyorlar. Senin, senin yaşamının, çocuklarının ve ailenin önemsiz olduğunu söylüyorlar.
Senin aptal olduğunu, köle olduğunu, sana ne istenirse yapılabileceğini söylüyorlar. Sana kişisel özgürlük değil ulusal özgürlük vadediyorlar. Sana insani öz saygı değil, devlete saygı, kişisel büyüklük değil, ulusal büyüklük vadediyorlar. “kişisel özgürlük” ve “büyüklük” yabancı ve karanlık kelimeler olduklarından “ulusal özgürlük” ve “devletin çıkarları” ifadeleri bir kemiğin bir köpeğin ağzını sulandırdığı gibi senin ağzını sulandırıyor ve sen onları alkışlıyorsun. Bu küçük adamlardan hiçbiri özgürlük için Giordano Bruno, İsa, Karl Marx ya da Lincoln’un ödediği bedeli ödemiyorlar. Seni, Rockefeller ya da Tories’in tanıdığından daha iyi tanıyorlar. Yalnız senin bilmen gereken en kötü zaaflarını biliyorlar. Onlar seni bir sembole kurban ediyorlar ve sen onları kendi üzerinde iktidara taşıyorsun. Bütün maskeleri düştüğü halde senin efendilerin senin tarafından yükseltildiler, senin tarafından beslendiler.
Onlar sana açık ve berrak olarak şunu söylediler: Sen bir alt insan ya da sorumsuz bir insansın ve öyle kalman gerekiyor. Sen onları “yeni kurtarıcılar” olarak adlandırıyorsun veya “yaşasın!” diye sevinç naraları atıyorsun.
******
Nietzsche’nin üstinsanına çıkmakla Hitler’in alt insanına düşmek arasında seçim yapma hakkın vardı. Sen “yaşasın” diye bağırıp alt insan olmayı seçtin.
Lenin’in gerçek demokratik kurumlarıyla Stalin’in diktatörlüğü arasında seçim yapma hakkın vardı. Sen Stalin’in diktatörlüğünü seçtin.
Freud’un, senin ruhsal hastalığının kökeninin cinsellik olduğu yolundaki açıklaması ile yine onun kültüre uyum teorisi arasında seçim yapmak hakkın vardı. Sen, sana hiçbir dayanak sağlamayan kültüre uyum teorisini seçtin ve cinsellik teorisini unuttun.
İsa’nın yüce sadeliği ile Paul’un papazlar için koyduğu bekârlık ile senin için koyduğu ömür boyu evlilik arasında seçme yapma hakkın vardı. Sen bekârlık ve zorunlu evliliği seçtin, İsa’yı yalnızca sevgiden dolayı doğuran annesini unuttun.
Marks’ın bütün meta değerlerini yaratan senin canlı işgücünün üreticiliği kavramıyla devlet düşüncesi arasında seçme hakkın vardı. Sen işgücündeki canlılığı unuttun ve devlet düşüncesini seçtin.
Fransız Devrimi’nde zalim Robespierre ile büyük Danton arasında seçim hakkın vardı. Sen zalimliği seçtin ve büyük ile iyiyi giyotine gönderdin.
******
Sen, Hitler yanlılarını ancak onlar, milyonlarca insanı öldürdükten sonra asıyorsun. Bu milyonlar öldürülmeden önce neredeydin ve ne düşünüyordun? Doğru düşünmen için bir düzine ceset yetmez mi? İnsanlığın, ancak milyonlarca ceset gördüğünde mi ortaya çıkıyor? Senin bu tek tek küçüklüklerin ve zorlukların, insan-hayvandaki büyük sefaleti ortaya çıkarıyor.
******
Ben senin arı ya da karınca gibi dürüst, dayanışmacı, çalışkan bir canlı varlık olduğunu biliyorum. Ben yalnızca bin yıllardan beri yaşamını tahrip eden içindeki küçük adamı ortaya çıkardım. Senin büyüklüğün bize kalan tek umuttur küçük adam. Küçük ve dar kafalı olmasan sen büyüksün küçük adam.
******
Diktatörler, despotlar, kurnazlar, zehirliler ve sırtlanlara bir yaşlı bilgenin kelimeleriyle sesleniyorum:
Kutsal sözler ektim yeryüzüne
Kötülükler silinecek yakında
Palmiyeler solduğunda
Kayalar parçalandığında
Anlı şanlı krallar
Gazel misali
Havaya savrulacak
Tufandan çıkan bir gemi
Benim sözlerimi taşıyacak
Ve tohumlar yeşerecek dünyada