Yaşamı tehdit eden tip 1 aşırı duyarlılık reaksiyonlarından biridir. Soluk yollarının daralıp solunumu azaltması buradaki hayatı tehdit eden unsur. Çarpıntı, düşük tansiyon ve cilt/mukoza bulgusu ile prezente olur. Kas içi adrenalin uygulaması ile dramatik olarak düzelir. Daha steroid de verilerek ikincil şokun önüne geçilebilir. Tedavisi basittir ama tedaviye ulaşılamazsa gayet ölümcüldür.
fındık fıstık ve kabuklu deniz hayvanları en yaygın sebeplerinden. bizim yeğenlerden biri çantasında epipen ile geziyor. zeytinyağlı dolmanın içindeki çam fıstığı yüzünden boğuluyordu.
Kriterleri şunlardır:
1. Cilt ve ya mukoza bulgusu. (Ciltte alerjik bulgular, mukoza içinse uvula ödemi)
2. Taşikardi/çarpıntı ( nabzın dakikada 100 vurudan fazla olması)
3. Hipotansiyon ( tansiyon düşüklüğü )
Hemen kas içine 1 mg adrenalin enjeksiyonu ile genel durum düzeltilir daha sonra steroid başlanır. Adrenalin uygulaması damar içine uygulanması hele ki yaşlılarda tercih edilmez Kalp etkileri sebebi ile birçok komplikasyon gözükebilir.
anaflaksi yaşamı tehdit etme riski bulunan ciddi bir alerjik reaksiyondur. Çok ciddi vakalarda kişi şoka girer. Anaflaktik şok eğer tedavi edilmezse ölümcül olabilir. Anaflaksi geçirenlerin %60'ı atopik allerjik yapıda olduğu tespit edilmiştir.
vücutta şişme, bulantı, şiddetli kusma, nefes alamama, burun akıntısı, kaşıntı, vücutta döküntüler, kızarıklık, yutkunamama en belirgin belirtileridir.
Epinefrin (adrenalin) en bilinen ve öncelikli tedavi yöntemidir.
biz dün akşam çok feci şekilde tecrübe ettik, biz çok hafif atlattık, aman diyim dikkat edin, bizimki kajudan oldu.
alerjik şok diye de bilinen oldukça tehlikeli bir alerjik reaksiyon.
üç tiptir.
immünolojik, immünolojik olmayan ve idiopatik diye sınıflandırılır.
bunların başlıcala nedenleri dışardan alınan protein, aminoasit gibi maddeler.
sonra alınan besinler; süt, yumurta ve tahıl ürünleri. bunlara alerjisi olan kişilerde bu durum oldukça ölümcüldür.
ve hayvan ısırması; arı ve örümcek gibi hayvanlar tarafından ısırılmak bu duruma sebeptir.
bunun ilk örneği olarak mısır firavunu menes gösterilir. tabi bu tabletlerden okunan bilgilere dayanarak söylenmiştir. arı sokmasına bağlı anaflaksi sebebiyle hayatını kaybetmiştir.
bu durumun belirtileri: -ilk olarak vücutta daha çok yüz kısmında alerjik göstergeler olur. ardından ateş, dispne gibi durumlar görülebilir. buna ek olarak taşikardi görülür.
anaflaksi için yapılacak en önemli şey vakaya adrenalin ile müdahale etmektir. kas içine 1 mg kâfidir.
epinefrin hareket edince durum düzelmeye başlar ve ardından tedaviye devam edilir.
şu hayatta iki kere başıma gelen ve saniyeler içinde quasimodo'ya dönüşmeme neden olan vücut tepkisi.
Sayesinde evde heyet raporu ile alınmış oto enjektörlü adrenalin iğnem var. Gerçi onun da son kullanım tarihi doluyor bacağıma basıp denesem mi bilmiyorum.
kök nedenini tam olarak bulamadık; bir ihtimal kedi alerjisi, bir ihtimal peynir küfü.
Bende önce burun akıntısı ve burun tıkanıklığı ile başlıyor. Sonra hapşırık krizi kesintisiz olarak vuruyor. Ardından burnumun içinde ve genzimde bir şeyler şişiyor ve nefes alamıyorum. Gözlerim kızarıyor ve göz altımda saniyeler içinde torbalar oluşuyor. Bu torbalar simetrik olmadığı için gerçekten 5 dakika içinde quasimodo oluyorum. Nefes alamadığım için yere çöküyorum ve kamburum da çıkıyor.
ilk seferinde ne olduğunu anlamadım. burnuma tuzlu su çektim, kustum, gıda zehirlenmesi olduğunu düşündüm. 2 saat kadar sürdü. Yüzümdeki şişlikler 2 gün kadar kaldı.
Sonrasında anaflaksi olduğunu öğrendim. 2 yıl kadar sonra tekrar başıma geldi ve bu sefer nefes darlığından daha fazlası oldu ve hiç nefes alamadım. Bu sefer antihistaminik hap içmeyi akıl edebildim ve içtikten yarım saat sonra kriz geçti. Araba kullanabilecek duruma gelince acile gittim. Normalde gitmeyecektim ama haber verdiğim arkadaşın durumun ciddiyetini bilmesi sayesinde gitmek durumunda kaldım. Acilede bir iğne yaptılar ve antihistaminik içmekle çok doğru bir şey yaptığımı söylediler.
Sonrasında doktorların yönlendirmesiyle alerji testi yaptırdım. Şu hayatta en çok kediye alerjim varmış onu öğrendim. Oysa ben hep bir kedi olarak insana alerjimin olduğunu düşünürdüm. Neyse, durum ciddi olunca heyet raporu hazırlatıp oto enjektörlü adrenalin iğnesi verdiler. onun da prosedürü nükleer füze ateşleme gibi bir şey. Yok dibini aç, kutuyu çevir, kırmızı kapağı aç, bacağına sapla düğmeye bas vs. İnsan düşünüyor tabi, lan onu bacağıma saplamam için psikopat olmam lazım diye. Ama o iğne ile ilk tanışıklığım değil.
En son askerde sınır ötesi harekata hazırlanırken vermişlerdi o iğneden. Bir de aynı enjektör yapısında atropin iğnesi vermişleri. saddam kimyasal atarsa bacağınıza saplayın demişlerdi. Ama eğitimde anlattıkları "baktın badin iğneyi kendine saplamakta geç kalmış, bilinç gitmiş ağzından köpükler çıkıyor. O durumda göğsün sol alt bitimindeki kaburgasından itibaren iki kaburga saydıktan sonraki ilk boşluğa saplayacaksın iğneyi. 10 cm kadar ileride kalbin kendisine yapman lazım. 10 saniyeyi geçersen anlamı yok, badin ölmüştür. Badin 10 saniyeden öncesinde de ölmüştür korkacak çekinecek bir durum yok belki ölümden döner diye yapacaksın o iğneyi" bilgisini alınca kendi bacağına iğne saplamak ne ki diyor insan.