1. Sözlüğe her uğrayışımda başka bir çekişmenin gerçekleştiğini görüyorum. Çok üstüne denk geliyor, hatta nasıl oluyorsa sanki hissi bir bağım var burayla ve bir şeylerin ters gittiğini seziyorum. Yapmam gereken çok şey var ve terk edildiğim için biraz üzgünüm, beni çağırmayın lütfen. Şaka bir yana sevgili 'ün sessizleşme kararına müteakip yazılacak olan bu ukdenin merkezinde habermas'ın kendisinden çok / iletişimsel eylem kuramı yer alacak. Kuramım vaadinin ya da umudunun benliklerini kısıp empatilerinin sesini açamayan ben dahil kulzos içindeki yazarlarımıza ferahlık getirmesini dilerim.

    Jürgen habermas büyük buhran döneminde Almanya'da doğan ve Beşeri bilimlerin birçok alanında ama daha çok herhalde siyaset felsefesi diyebileceğimiz bir alanda çalışmış bir düşünürdür. Kendisi üyesidir, kendi dönemi için yeni nesil bir Marksisttir. Selefleri horkheimer ve adorno gibi araçsal aklı, kapitalizmin gelişmesi ve sömürü düzenini dizayn edilmesi için aklın araç olarak kullanılmasını eleştiren biridir o da fakat çok büyük farkla: o eleştirel aklını optimist çerçevede tutmuştur. Bu demektir ki yı günah keçisi ilan etmek yerine habermas onu kurtarmaya çalışmak derdine düşmüştür.

    Başlangıcı on sekizinci yüzyıl politik gündelik hayatıyla yaparak o yıllardaki ı, kamunun kendi için özgürce konuştuğu, aktif ve kolektif olarak fikir ürettiği alanların izlerini sürer. Kafeler der habermas o dönemin insanlarının tanıdıkları ve yabancılarla buluştuğu ve temel problemlerini tartıştıkları kamusal alan Mekanlarıdır. Sonra tabii kitle iletişim araçları da aktif tartışma alanının birincil örnekleriydi. Hemen hatırlatayım: Türkiye'de kahvehaneler kamusal alan örneği olabileceği gibi bugün kulsoz da böyle bir alan türüdür.

    Ancak bir yüzyıl sonrasında, on dokuzuncu yüzyıl endüstriyel çağıyla kamusal alanın farklılıkları bir arada bulunduran demokratik yapısının değiştiği ve tek bir sınıf, burjuva sınıfı tarafından ele geçirildiğini tespit eder. Sapmayı keşfetmiştir, sorun aydınlanma tarihinin bir noktasında düğümlenmiştir. Birçoğu için kamusal alanı ideal gördüğü için ve on sekizinci yüzyıl örneğindeki sorunları görmezden geldiği için biraz fazla iyi niyetlidir ama yine de o dönemin bir kırılma kesiti olduğunu kabul edebiliriz. ı da kaybetmiştik değil mi?..

    Habermas kamusal alanı, kolektif bir iletişim etkinliği olduğu için çok özel bulmaktadır esasen. Ona göre iletişim, dikkat lütfen, "insan özgürlüğünü geliştirme potansiyelini taşımaktadır." araçsal aklı devredışı bırakmak için iletişimsel aklı itinayla oluşturmayı elzem buluyor kendisi. İnsanların burjuva yanlış bilincinden sıyrılması için yaşam dünyasına yani samimiyet alanına geri dönmesi çağrısının üstüne çalışmayı öne almayı öğütler. Dayanışmanın var olduğu, gerçek ve yakın iletişimlerin sürdürüldüğü ahlaki ve değer yapısıyla örülen o yaşam dünyasının, saf etkileşimin yeniden bulunmasını umar.

    Olmuyor ama. Evet. Maalesef. Burada bile. Bütün imkanlara rağmen.
    #262776 ruz | 4 yıl önce
    0filozof