tam 10 gün önce yeni albümleri olan queen of time 'ı satışa sunmuş yılların eskitemediği metal grubu.
grubu dinlemeyi 2000'lerin başında bırakmış olsam da, hem meraktan hem de eskilere duyduğum bağnaz ve apaçık hastalıklı ilgiden dolayı queen of time'ı dinledim. the bee'nin açılış şarkısı olarak seçilmesi, grubun bu albümde de değişken bir tarza dair şarkılar yapmaya devam ettiğini göstermesi açısından önemli olmuş. albümün genelinde yer yer orphaned land riffleri duymak da mümkün. the bee'nin ardından gelen message in the amber, albümün en iyi şarkılarından biri bence. grubun elegy albümüne selam çaktığını düşündüm dinlerken. daughter of hate'te saksafonla elektro gitarın birlikte kullanımını, the golden elk'te ise ud ile davulların güzel uyumunu duymak hoşunuza gidebilir. ben pek hoşlanmadım. heart of the giant ise, albümün en gaza getiren şarkısı olmuş. tam bir gıy gıy olarak başlıyor, ilk dakikanın ardından power metal rifflerini gömüyor, hızı kesmeden de tomi joutsen'in brutal vokali giriyor. sonlara doğru senfonik metale evrilmeye çalışması ile yerimde duramadım ben. amongst stars'ta ise (bkz: anneke van giersbergen)'i tadımlık da olsa duymak neşe verdi bana.
13 şarkılık albümlerinde zorlayarak 5-6 şarkılarını arşivimde tutabildim, geri kalanlar çöp kutusunun dibini boyladı. amorphis'i kafamda da bitirmiş olduğumu düşünüyorum ama heart of the giant ya da message in the amber gibi şarkıları yapmaya devam ettikleri müddetçe, benim gibi kendilerine sırtını dönmüş metal hayranlarının amorphis'ten gelecek yeni albümlere kulak kesilmeleri de engellenemeyecek gibi görünüyor. neredeyse 30 yıllık bir metal grubunu tefe koyup çalacak değilim. queen of time albümlerini dinlemenizi öneririm.