1. vedat türkali'nin "sis şairi"ne, yani 'e ithaf ettiği ancak karısı merih baykal ve yeni doğan kızı deniz türkali'yi düşünerek yazdığı şiirdir. vedat türkali, bu şiiri yazdığında konya akşehir'de öğretmen olarak çalışmakta, eşini de, yeni doğan kızını da görememektedir, şiir, yazıldığı dönemde çok sevilir ve başlangıçta şiirin kime ait olduğu bile bilinmeden elden ele dolaşır. "istanbul" ilk kez vedat türkali'nin "bir gün tek başına" isimli kitabında yer alır. "bir gün tek başına"da günsel bu şiirin bir bölümünü kenan'a okumaktadır. "onur akın"ın da üyesi olduğu "grup baran" tarafından şiirin bir bölümü bestelenir ve şarkıya "bekle bizi istanbul" adı verilir ve bestelenen bu şarkıyı daha sonra "edip akbayram" da seslendirir. şiirin tamamı şöyledir,


    "sis" şairine ithaf edilmiştir.

    salkım salkım tan yelleri estiğinde
    mavi patiskaları yırtan gemilerinle
    uzaktan seni düşünürüm istanbul
    binbir direkli halicinde akşam
    adalarında bahar
    süleymaniyende güneş
    hey sen güzelsin kavgamızın şehri
    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    bakışlarımda akşam karanlığın
    kulaklarımda sesin istanbul
    ve uzaklardan
    ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul
    plajlarında karaborsacılar
    yağlı gövdelerini kuma sermiştir.
    kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında
    balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın
    meyvesini birlikte devşirirler
    sen şimdi haramilerin elindesin istanbul
    et tereyağı şeker
    padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde
    yumurta masalıyla büyütülür çocukların
    hürriyet yok
    ekmek yok
    hak yok
    kolların ardından bağlandı
    kesildi yolbaşların
    haramilerin gayrısına yaşamak yok
    almış dizginleri eline
    bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası
    onların kemik yalayan dostları
    onların sazı cazı villası doktoru dişçisi
    ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel
    ve sen
    ve sen haktan bahseden ortaköyün cibalinin işçisi
    seni öldürürler
    seni sürerler
    buhranlar senin sırtından geçiştirilir
    ipek şiltelerin istakozların
    ve ahmak selameti için
    hakkında idam hükümleri verilir
    haktan bahseden namuslu insanları
    yağmurlu bir mart akşamı topladılar
    karanlık mahzenlerinde şehrin
    cellatlara gün doğdu
    kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır
    bir kalem yazın vardır
    dudaklarını yakan bir çift sözün vardır
    söylenmez
    haramiler kesmiş sokak başlarını
    polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi
    haramilerin elinde
    ve mahzenlerinde insanlar bekler
    gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer
    bebeklerin hasreti içlerinde gömülü
    can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde
    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bulutların ardında damla damla sesler
    gülen çehreleri ve cesaretleriyle
    arkadaşlar çıktı karşıma
    dindi şakalarımın ağrısı
    bir kadın yoldaş tanırdım
    bir kardeş karısı
    hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları
    ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi
    cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında
    gebeliğin dokuzuncu ayında
    aç kurtların varoşlara saldırdığı
    tipili bir gece yarısı
    sırtında çok uzak bir köyden indirdi
    otuzbeş kiloluk sırrımızı
    zafer kanlı zafer kıpkırmızı
    boşuna çekilmedi bunca acılar istanbul
    bekle bizi
    büyük ve sakin süleymaniyenle bekle
    parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla
    mavi denizlerine yaslanmış
    beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle
    ve bir kuruşa yenihayat satan
    tophanenin karanlık sokaklarında
    koyunkoyuna yatan
    kirli çocuklarınla bekle bizi
    bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi
    bekle dinamiti tarihin
    bekle yumruklarımız
    haramilerin saltanatını yıksın
    bekle o günler gelsin istanbul bekle
    sen bize layıksın


    şiirin şarkısı için, (bkz: )
    #5343 ma icari | 8 yıl önce (  6 yıl önce)
    0şiir