hikayenin leyla üzerinden başlaması ve taksici ahmet ile doğrudan bir bağ kurulabilmesi müthiş. zaten bu yüzden hem
şenay gürler'in sükseli duruşu filmde göze batıp "şu güzelim ortamı bozmuyor" hem de
inanç konukçu'nun müthiş orta sınıf karakter canlandırması yapay gelmiyor. leyla'nın evli, çocuklu arkadaşı mehtap (
nurcan eren, nefis oyuncudur o da) ile bağından başka sosyal hayata dahil olamamasını yaşına bağlamayı da kolaylaştırıyor. ahmet, ahmet'in ev ilişkileri, 1 yıl önce ölen babası falan derken ahmet ile leyla arasındaki neler olabileceğine dair aklımızda tek tük şeyler beliriyor. bilindik, türk aile hayatına uygun, toplumca reddedilemeyecek yerler/şeyler bunlar. devamında ise, leyla'nın geçmişini ahmet'e anlatması, günümüzde aterkil düzenin anaerkile evrilmesine uğraşılan bölümü olan "oğluna gelin arayan" ve "bulduğu gelini oğluna dayatan" bir anneye sahip olan ahmet'in korkunç çıkmazları ve tabii ki "semih cumhuriyeti" ile de film bitiyor.
leyla-ahmet ilişkisinin dinamiklerini bir yere kadar gerçekten de sokaktaki insan gibi anlatmayı başarmış sezgin. ne zaman ki semih olaya dahil oluyor; sezgin de yok oluyor bence. semih'in iç dünyasını göstermeye başladıkça ne leyla ne de ahmet umrumuzda oluyor. ben ahmet'in hülya ile evlendiğini falan düşündüm hatta, o kadar unuttum bu ikiliyi. filmin bir yerden sonra raydan çıkacağını ilk yarım saatte anlıyor izleyici. sezgin burayı kör göze parmak sokarak, bambaşka bir neden bularak ortaya koymuş. bence bu sıkıntı, insanların filmi değil, müziklerini konuşmasının temel sebebi. aralarında en az 15, muhtemelen 25 yaşa yakın bir fark olan bir çiftin bu toplumda ayakta kalabilerek ilişki yaşamasının zorluğunu, sezgin bize leyla'nın geçmişinin sorun olması ve tabii ki erkeklerin kadınları anlayamaması üzerinden göstermeye çalışıyor (ya ne olacağıdı?). buna ne gerek vardı? ben de kendime sordum bunu. bunun 2 nedeni var bence:
1- sezgin, bu 15-25 yaş farkını doğrudan izleyiciye gösterince yeterince tepki alamayacağından korkarak (ki gürler ve konukçu müthiş uyumlu olmuşlar) finalde "erkekler zaten anlamıyor bi' boku" demeye çalışmış. filmin senaryosu da kendisinin zaten. çekerken bile değiştirmiş olabilir birkaç final sahnesini.
2- semih'in hikayesine o kadar yoğun bir şekilde dalıyoruz ki, ahmet-leyla mevzusunun zaten sona erdiğini düşünüyoruz. sezgin de "madem bu kadar koptuk ana hikayeden, o zaman tamamen kopalım ve izleyicinin beklentileri tutsun" demiş olabilir.
bence yukarıdaki iki neden de makul. yoksa, şırıl şırıl giden ilk 1 saatten sonra gereksiz
gezi parkı direnişi göndermeleri, final sahnelerinde "en az 3 çocuk", "gençliğinizi yaşayın", "o köprü yandı" gibi saçma sapan işleri kimse anlayamazdı. halâ anlayamayanlardan biriyim ben. politik hiçbir özeliği olmayan filmdeki "bütün" karakterler, sonlara doğru bir anda "sıçayım tayyar'a" göndermelerine ucundan kıyısından göz kırpar hale gelmiş. hele leyla karakteri tam bir milf olduğundan habersizken, finalde "ben avlanmam, avlarım"a dönüşmüş. lan, "biz, ahmet senin gözünün içine bakarken utandığını neden gördük o zaman?" diyemiyorsun tabii izleyici olarak. "gene fiyasko" diyor ve filmi belleğinden silmek istiyorsun.
--
spoiler --