1. çağdaş türk sinemasında adından sıkça söz ettirecek olan 'in 2016 yapımı filmi. film 1 buçuk saat olup başrolündeki ahmet'i kadrajından ayırmasa nefis olacakken ne yazık ki bilmem kaçıncı dalga feminizm, bol bol istanbul manzarası, alakasız aforizmalar derken piç olup gitmiş bir film haline gelmiş. en güzel yeri ise, müziklerini yapan 'in () filme bol bol ödül kazandırması. sezgin'in 2022 çıkışlı filmi de baya tutmuştu. bunu bi' boklayayım, onu da izleyip büyük ihtimalle boklarım.

    -- spoiler --

    hikayenin leyla üzerinden başlaması ve taksici ahmet ile doğrudan bir bağ kurulabilmesi müthiş. zaten bu yüzden hem 'in sükseli duruşu filmde göze batıp "şu güzelim ortamı bozmuyor" hem de 'nun müthiş orta sınıf karakter canlandırması yapay gelmiyor. leyla'nın evli, çocuklu arkadaşı mehtap (, nefis oyuncudur o da) ile bağından başka sosyal hayata dahil olamamasını yaşına bağlamayı da kolaylaştırıyor. ahmet, ahmet'in ev ilişkileri, 1 yıl önce ölen babası falan derken ahmet ile leyla arasındaki neler olabileceğine dair aklımızda tek tük şeyler beliriyor. bilindik, türk aile hayatına uygun, toplumca reddedilemeyecek yerler/şeyler bunlar. devamında ise, leyla'nın geçmişini ahmet'e anlatması, günümüzde aterkil düzenin anaerkile evrilmesine uğraşılan bölümü olan "oğluna gelin arayan" ve "bulduğu gelini oğluna dayatan" bir anneye sahip olan ahmet'in korkunç çıkmazları ve tabii ki "semih cumhuriyeti" ile de film bitiyor.

    leyla-ahmet ilişkisinin dinamiklerini bir yere kadar gerçekten de sokaktaki insan gibi anlatmayı başarmış sezgin. ne zaman ki semih olaya dahil oluyor; sezgin de yok oluyor bence. semih'in iç dünyasını göstermeye başladıkça ne leyla ne de ahmet umrumuzda oluyor. ben ahmet'in hülya ile evlendiğini falan düşündüm hatta, o kadar unuttum bu ikiliyi. filmin bir yerden sonra raydan çıkacağını ilk yarım saatte anlıyor izleyici. sezgin burayı kör göze parmak sokarak, bambaşka bir neden bularak ortaya koymuş. bence bu sıkıntı, insanların filmi değil, müziklerini konuşmasının temel sebebi. aralarında en az 15, muhtemelen 25 yaşa yakın bir fark olan bir çiftin bu toplumda ayakta kalabilerek ilişki yaşamasının zorluğunu, sezgin bize leyla'nın geçmişinin sorun olması ve tabii ki erkeklerin kadınları anlayamaması üzerinden göstermeye çalışıyor (ya ne olacağıdı?). buna ne gerek vardı? ben de kendime sordum bunu. bunun 2 nedeni var bence:

    1- sezgin, bu 15-25 yaş farkını doğrudan izleyiciye gösterince yeterince tepki alamayacağından korkarak (ki gürler ve konukçu müthiş uyumlu olmuşlar) finalde "erkekler zaten anlamıyor bi' boku" demeye çalışmış. filmin senaryosu da kendisinin zaten. çekerken bile değiştirmiş olabilir birkaç final sahnesini.

    2- semih'in hikayesine o kadar yoğun bir şekilde dalıyoruz ki, ahmet-leyla mevzusunun zaten sona erdiğini düşünüyoruz. sezgin de "madem bu kadar koptuk ana hikayeden, o zaman tamamen kopalım ve izleyicinin beklentileri tutsun" demiş olabilir.

    bence yukarıdaki iki neden de makul. yoksa, şırıl şırıl giden ilk 1 saatten sonra gereksiz göndermeleri, final sahnelerinde "en az 3 çocuk", "gençliğinizi yaşayın", "o köprü yandı" gibi saçma sapan işleri kimse anlayamazdı. halâ anlayamayanlardan biriyim ben. politik hiçbir özeliği olmayan filmdeki "bütün" karakterler, sonlara doğru bir anda "sıçayım tayyar'a" göndermelerine ucundan kıyısından göz kırpar hale gelmiş. hele leyla karakteri tam bir milf olduğundan habersizken, finalde "ben avlanmam, avlarım"a dönüşmüş. lan, "biz, ahmet senin gözünün içine bakarken utandığını neden gördük o zaman?" diyemiyorsun tabii izleyici olarak. "gene fiyasko" diyor ve filmi belleğinden silmek istiyorsun.

    -- spoiler --


    oyunculukları güzel bu filmin. yan rollerle birlikte, figüran dincilerin bile sırıtmadığı, karşısında silahlı birini gören herkesin davranacağı gibi davranan oyunculara sahip bir film. senaryoya çok takılmaz, baya kötü görünen toplumsal göndermeleri görmezden/duymazdan gelir, bazı karakterlerine bağlanmazsanız, gideri var. bunlara takılmazsanız ne izlediğinizi nasıl bileceksiniz; o da size kalmış. çoluk çombalak izlenebilecek bir film değil. gürler'in memesini falan görünce, çocukları yok etmeye çalışmayın koltukta yanınızda.

    sezgin'in filmle ilgili anlattıkları da şurada . okumak isterseniz bakarsınız, filmi izledikten sonra. ben pek önemsemedim çünkü "en az 3 çocuk" kardeş, eved! filmle de çok alakası vardı bu göndermenin, hı hı!

    edit: filmin can alıcı sahnesindeki replik kafamda baya dönecek: "başka türlü yap ne lan!". buraya da yazayım da, kalsın böyle.
    #293845 lake of the hell | 1 ay önce (  1 ay önce)
    0film