zülfü livaneli'nin serenad adlı kitabında geçen mardinli ilyas'tır.
Mardinli İlyas-ı Habır italya roma'ya, akrabalarının yanına gitmiş, akrabaları işe gittiğinde İlyas-ı Habır da çıkıp, tek başına şehri geziyormuş.
Bu gezilerinden birinde çok güzel bir bahçe görmüş ve içeri girmiş.
bahçede bazı mezarlar ve bu mezarların başlarında da çok şık, mermer heykellerle süslü mezar taşları varmış.
bu mezar taşlarının üzerinde 21 ya da 37 gibi rakamlar görmüş. italyanca da bilmediğinden kimseye soramamış ama bu rakamları çok merak etmiş.
akşam akrabalarına durumu anlatmış ve çok merak ettiğini, gidip orada ne yazdığını öğrenmek istediğini söylemiş.
akrabalarıyla beraber parka gitmişler ve oradaki bekçiye sormuşlar.
bekçi de onlara mezarlığın özel bir mülk olduğunu, bir aile mezarlığı olduğunu, bu ailenin bireylerinin hayatta sadece mutlu oldukları günleri yaşadıklarını saydıklarını, o yüzden mezar taşlarına bu günlerin sayısını yazdırdıklarını söylemiş.
52'yi geçen olmadığını da belirtmiş.
İlyas-ı Habır memleketine döndükten bir süre sonra ölmüş ve mezar taşına vasiyeti üzerine şöyle yazılmış;
"İlyas-ı Habır bitti, anasından çıktı, doğru kabre gitti."
bugün koşuşturmacanın içerisinde aklıma bu hikaye geldi,
tüm bu ekonomik sıkıntılar, ruhumu şişiren göçmen durumları, çevre felaketleri, salgın hastalık, savaşlar, açlık, kaygı, umutsuzluk...
sizi de bunaltmak istemem ama sevgili dostlar, açık yüreklilikle düşününce kaç gün yazılır diye düşünmekten kendimi alamıyorum...