profesyonel sporun tarihin çöplüğüne gönderilmesi gerektiğini düşünüyorum (gbkz:endüstriyel futbol/#217924 ). dolayısıyla profesyonel bir spor kulübü hakkında bir şeyler yazmak çok doğru gelmiyor. ama bazı alışkanlıklar kolay değiştirilemiyor. aslında son on senede basketbol maçlarını daha sık takip ediyordum. ama pandemiyle beraber evden çalışma ve hafta sonları daha az dışarı çıkmanın etkisiyle iki senedir futbol takımının tüm maçlarını seyrediyorum. takımın geçmişte de('80'ler, 90'lar) bana çok saç baş yoldurmuşluğu olsa da son dört senede bu konuda doktora seviyesine geldiğini belirtmeliyim. bunun en önemli gerekçesi kötü yönetim. yanlış transfer stratejisi ve oyuncu seçimi, takım içi huzursuzluğun(başkan-teknik direktör, oyuncu-teknik direktör ve oyuncular arasında) bir türlü giderilememesi hep kötü yönetimin yansımaları. dört senede yaklaşık altmış transfer yapıp bunlardan sadece dört beş tanesinin "tutması"nı başka bir şeyle açıklamak mümkün değil. euro-dolar gibi para birimlerinin yükselişiyle de süper lig takımlarının transfer kalitesinde büyük düşüş yaşandığı bir gerçek. zaten öyle olsun bir zahmet! türkiye yanlış seçimler yüzünden saman, buğday ve daha sayamayacağım kadar temel maddeyi ithal etmeye başlayan bir ülke. üstelik bunları önemli bir bölümü önemli ihraç mallarımız arasındaydı.
iyi futbol iyi futbolcularla oynanır. ama ne yazık ki bizde iyi futbolcu sayısı az. iyi olanlar da çeşitli sebeplerle verimli olamıyor. spor kamuoyunda sıkça dillendirilen fenerbahçe'nin farklı dizilişlerle oynaması gerektiği görüşünü doğru bulmuyorum. bu kadro kalitesiyle bana sorarsanız takım hiçbir formasyonda başarılı olamaz. 3-4-3, 4-3-3, 4-4-2, 4-2-3-1, 4-1-4-1 fark etmez bu nedenle. futbolda diziliş konusundaki tek gerçek önemli gerçek nicelikle ilgili. takımda üç stoperiniz varsa üçlü savunma oynamanız zor olabilir. bir sakatlık durumunda sağ veya sol bek kökenli biri defansta oynayabilir. sakatlık ve ceza kombinasyonunda ise üçlü savunmada oynatacak oyuncu bulunmayabilir. takımda az sayıda forvet oyuncusu(kanat veya yardımcı forvet, santrfor) olması da üç forvetli bir sistem oynamanızı engeller. bir de bazı formasyonlarda bazı yetenekli oyuncuları aynı anda oynatma şansınız olmayabilir. bu nedenle dizilişte değişikliğe gidilebilir. hayatımda stadyumda izlediğim fenerbahçeli en yetenekli futbolcu olan, babası '60'lı yıllarda (tarihsel) tip'li bir işçi olmasına rağmen akp yalakası olan rıdvan'ın "bu takım üçlü savunma oynamaz, fenerbahçe dörtlü savunma oynamak zorunda" tespitine katılamayacağım.
neyse gelelim bizim topçulara. önemli bulduklarımı tek tek değerlendireceğim.
altay: vasatın biraz üstünde bir kaleci. karşı karşıya pozisyonlarda uzun boyunun da etkisiyle çok iyi, refleksleri iyi, ilk geldiği zamandan bugüne kadar kendisini geliştirdi. en azından artık çeldiği topları penaltı noktasına doğru değil uzağa çeliyor. dönen toplarda daha az gol yiyoruz bu nedenle. her zaman konsantrasyon problemi oldu. bir beşiktaş maçında son dakikada ceza sahası dışında topu ellemesine rağmen kırmızı kart görmemesi fakat kısa bir süre sonra aynı hatayı kupa maçında yapması vb. saç baş yolduracak goller de yiyor zaman zaman. pandeminin patladığı sezon 3-0 yenildiğimiz maçta vida'dan yediği gol akıl alır gibi değildi. ama her kaleci saçma sapan goller yer. neticede hata kaldırmayan bir mevki. önemli olan bunların sayısını minumumda tutabilmek. yan toplarda oldukça kötü bir performansı var. ilk geldiği zamana göre biraz gelişim var ama yetersiz. bu da benim için iyi bir kaleci olamayacağının göstergesi. yan top hâkimiyeti kolay gelişmeyen bir meziyet. bugüne kadar 22-23 yaşından sonra belirgin bir biçimde bu özelliğini geliştiren kaleci görmedim. altay bunu başarabilirse bir anda vasat üstü kaleciden çok iyi kaleciye dönüşür. bu meziyet diğer hatalarını da kapatır.
berke: altay için söylediklerim berke için de geçerli. ikisi de aidiyet duygusu güçlü oyuncular, sempatikler, üstelik çok da gençler. performanslarından memnun olmasam da ikisini de seviyorum. umarım her ikisi de yan top zaafiyetini geliştirebilir. bizim ayı yavrusu bu ikisinden de iyi kaleci olmasına rağmen kendisini hiç sevmezdim. hâlâ da sevmem. bir de yorumcu oldu haspam!
nâzım: defansif özellikleri orta seviyede, ofansif olarak tam bir tahta bacak yeteneksiz. adam geçemez, şut atamaz, orta yapamaz. takımda net olarak kötü bulduğum oyunculardan biri.
novak: golcü bir sol bek olmak dışında hiçbir özelliği olmayan, doğru düzgün bindirme yapamayan, orta yapamayan, defansta yaptığı kademe ve pas hatalarıyla gol pozisyonu vermemize yol açan sağ ayağını sadece yürümek için kullanan yetersiz bir oyuncu. sol tarafını kapattığınızda sağ ayağıyla pas vermek yerine terse dönen bir oyuncu. bu arada alanya maçında serdar'ın(dursun) kafayla attığı golde sağ ayakla yaptığı ortayı nasıl yaptı çözebilmiş değilim.
serdar aziz: ortanın üstünde yetenekte stoper. yalnız çok sert ve ne zaman ne yapacağı kestirilemeyen bir tip. adeta bir saatli bomba. her maç en az iki, üç sarı kartlık hareketi oluyor. yine verilen veya verilmeyen birçok penaltının da müsebbibi bu arkadaş. kendisini kolay yere bırakıp gol yememize sebep olduğu çok maç hatırlıyorum. hava hakimiyeti iyi. attığı kafa golleri bir stoper için ekstra bir özellik.
tisserand: çok sakar, çok iyi oynadığı bir maçın son dakikasında yaptığı pas hatasıyla veya penaltıyla takımı yakabilir. bu sene vitor'un üçlü savunmasında beklemediğim biçimde iyi performans gösteriyor. tekniği iyi. sağ kanattan yaptığı çıkışlar ve ortalar da iyi. bu senenin kazancı.
attila: türkiye'nin en iyi üç stoperinden biri. tekniği oldukça iyi. takımda çalım ve pas yeteneği attila'dan daha kötü olan bir sürü orta saha ve forvet oyuncumuz var. zaman zaman kademe hatası yapıyor. bazen ilk müdahalelerde de geç kalabiliyor. zamanla çok daha iyi olacaktır. geçen sene kusursuz oynadı. bu sene de iyi ama son dört beş haftada ciddi bir form düşüklüğü var. kendisinin yüksek bir bonservis bedeli karşılığında ingiltere'ye transfer olacağı söyleniyor. form düşüklüğü bundan kaynaklıyor olabilir. kulüp teklif olduğunu yalanladı ama attila kendisi teklifleri doğruladı ama fenerbahçe'nin başarısından başka bir şey düşünmediğini belirtti. ben basiretsiz yönetim yerine oyuncuya güveniyorum tabii.
kim min-jae: bu oyuncu da türkiye'nin en iyi üç stoperinden biri. o'nun da tekniği ve pasları attila kadar olmasa da iyi. kademe ve ilk müdahale anlamında attila'dan üstün. bu sene galatasaray maçı da dahil bir çok maçta yaptığı kritik müdahalelerle puan kaybını önledi.
ferdi: bana göre senenin yıldızlarından biri. zaten teknik bir oyuncu. defansif anlamda kendisini çok geliştirdi. ben sene başında ferdi'nin kanadının otoban olacağı düşüncesindeydim. hiçbir maçta böyle bir durum yaşanmadı. kendi pozisyonu olmamasına rağmen 4'lü orta sahanın sol ve sağ kanadında hiç aksamadı. bugüne kadar sadece bir defa forvet arkasında oynadı. o maçta da kötü oynadı ama. birkaç kez daha orada izlemek isterdim.
osayi: bu oyuncu benim için takımdaki günah keçisi. takıma çok zararı olmasa da osayi'nin iq eksikliği beni çıldırtıyor. hızlı, çalım yeteneği olan fakat son vuruşları ve pasları tek kelimeyle rezalet olan bir futbolcu. fenerbahçe'ye geldiğinden beri otuz sekiz maçta oynamış. iki gol iki asisti var. oldukça kötü bir istatistik. iki yıl önce takımda yer alan garry(zekalı) rodrigues'in karbon kopyası bu çocuk. hangisi daha düşük iq'lu bilemiyorum ama. teknik direktör olsam altyapıdan on dört on beş yaşındaki gençleri oynatırım onların yerine. oldu da oynattım diyelim. yaptıkları salaklıklar nedeniyle yılmaz vural gibi saha içinde kovalardım bunları.
(mert) hakan: bir başka düşük iq'lu ve yeteneksiz futbolcu. caner-gökhen-emre-volkan abici/adamcı tayfanın getir götürcüsüydü. maç içindeki hal ve davranışlarıyla takımın en antipatik futbolcusu. çok koşuyor ama bal yapmayan arı. zaman zaman uzaktan golle sonuçlanan iyi şutlar atabiliyor, güzel asist yapabiliyor ama senede toplam altı yediyi geçmez bunlar. yaptığı pas ve zamanlama hataları saç baş yolduracak cinsten. allahtan bu sene pek oynamıyor. ekşi sözlük'te adamın oyun görüşünün iyi ama tekniğinin kazma stoper ayarında olduğu yönünde bir yorum vardı. okurken hem katılmıştım hem de gülmüştüm.
gustavo: iyi futbolcu. fakat bu sene yaşının ve her maçta oynatılmanın etkisiyle büyük form düşüklüğü yaşıyor. defansif olarak çok iyiydi, ofansif olarak da idare ederdi. bu sene takımın adeta el freni. geçtiğimiz senelerde de kötü olduğunu düşünenler de var. ben aynı görüşte değilim. geçen sene hatayspor maçında sakatlanmasından sonra bir daha toparlanamadı. kendi bölgesindeki oyuncu enflasyonunu düşününce uzun süre dinlendirilmeli.
meyer: geçmişi parlak. bir dönem harika çocuk(wonderkid) olarak değerlendiriliyordu. beklenen gelişimi gösteremedi. bizde de tavşan boku kıvamında takılıyor. ne kokuyor ne de bulaşıyor. fazla şans bulamadı. ama iyi olacağına ilişkin hiçbir emare göremiyorum.
sosa: ulan bu adam beşiktaş'ta ve trabzonspor'da ofansif olarak harikalar yaratıyordu. frikikler, ortalar, paslar, goller, asistler. bize geldi ofansif olarak çok az katkı verdi. ama çok akıllı bir oyuncu olduğunda defansif anlamda önemli katkısı oldu. bu durum tarihin bir ironisi olsa gerek. yalnız yine ekşi sözlükteki çok güldüğüm yorumlara atıfla, her oynadığı maç en az iki üç kere hayali arkadaşlarına pas atıyor. öyle pasları deniz (barış) veya selçuk (şahin) bile atmazdı. onlar pas atmak istediği arkadaşlarının on beş yirmi metre ilerisine veya arkasına pas atarlardı. en azından kime attıklarını anlardık. sosa'nın bu pasları attığı yerlerin yakınında hiçbir takım arkadaşı olmuyor.
zajc: çapmadaki "1"in karşılığı tam bir etkisiz eleman. vasatlığın vücut bulmuş hâli. her özelliği ortalama veya ortalama altı. ne uzar ne kısalır. arada uzaktan düzgün vuruşlar yapmak dışında hiçbir dişe dokunur özelliği yok.
crespo: iyi bir "box to box" orta saha oyuncusu. pasları iyi. top sürme(dribbling) ve çalım yeteneği var. defansif olarak da yeterli. şutları da iyi. iyi yer tutuyor dolayısıyla top çalma konusunda da iyi. istikrarını korursa- ki ben koruyacağını düşünüyorum- banko ilk on bir oyuncusu olur.
mesut: acun'un arkadaşı, reisçi, twitter'dan abuk subuk mesajlar paylaşan gurbetçi futbolcu. buna benzer sebeplerle kendisine gıcık oluyorum. ama yeteneği tartışılmaz. takımın en yetenekli oyuncusu. son dönemde biraz daha formda ve istekli görünüyor. sene başından beri vitor'la problem yaşadığı açık. hoca'nın başını yeme potansiyeli var.
irfan: çok yetenekli bir futbolcu. çalımları, pasları, uzaktan şutları oldukça iyi. ama basit oynayamama sorunu var. hep takım arkadaşlarını "ince" görmeye çalışıyor. bu da çoğu zaman gereksiz pas hatalarına yol açıyor. zaten attığı şahane pasların yerini bulması durumlarda, bizim yeteneksiz oyuncular topu eziyor. böylece irfan'ın etkisi de azalıyor. ayrıca (mert) hakan gibi o da abici/adamcı ekolünden. maç içinde arkadaşlarına sürekli kızıyor, el kol hareketi yapıyor. birkaç hafta önce iyi oynarken oyundan alındığında da küfür etmesi de hoş değildi. bu da antipatik bir oyuncu. ulan sende sürekli politik eğilim, tip, antipatiklik üzerinden yorum yapıyorsun diyenlere bunlardan biri olsa kabulüm ama hepsi aynı anda olunca tahammül etmek zorlaşıyor.
pelkas: iyi bir futbolcuydu. geçen sene ilk dönem iyi oynadı. ligin sonuna doğru yaşadığı form düşüklüğü, şampiyon olamamamızdaki önemli etkenlerden biriydi. uzaktan şutları ve ara pasları iyi. son vuruşları ortalama olan bir oyuncuydu. geçen sene karşı karşıya dağlara taşlara attığı bir çok pozisyon vardı. sene başında ağır bir sakatlık geçirdi. sonrasında tek kelimeyle rezalet oynadı. sanıyorum bu sene takımın en kötüsü. çok az oynamasına rağmen oynadığı maçlarda inanılmaz top kayıpları ve pas hataları yaptı. hatta bir iki maçta % 20 pas isabetiyle oynadı. koltuk değneğiyle maça çıksa bu kadar pas hatası yapacak bir oyuncu değil. vitor'la, başkanla veya takım arkadaşlarıyla problemi mi var bilemiyorum. öyle olsa bile bu kadar kötü bir performansın açıklaması yok. umarım toparlar da geçene sene başındaki performansını yakalar.
rossi: alper (potuk) ekolünden tam bir vitaminsiz. kısa boylu, otuz beş kilo ağırlığında topa vurmaya mecali olmayan bir futbolcu. ufak tefek yapısına rağmen hızlı da değil. son vuruşları kötü. buna rağmen zaman zaman çok güzel goller atabiliyor. hatayspor ve trabzonspor maçlarındaki golleri usta işiydi. pasörlüğü iyi yalnız. ligde iki gol beş asistlik performansı var. yalnız asistlerin ikisi, topu verdiği oyuncuların uzaktan şutuyla biri de galatasaray maçında ceza sahasının beş metre dışında crespo'ya verdiği güzel ara pas. bu üçü de benim nazarımda asist değil. bu durum kayıtlara geçsin. bizim ne yazık ki aradığımız futbolcu değil. bizim bitirici forvetlere ihtiyacımız var. ama sürekli asistçi oyuncu alıyoruz. santrforlar da iyi olmayınca bunların verdiği paslar bir işe yaramıyor.
berisha: uzun boylu olmasına rağmen pivot santrfor değil. hareketli bir forvet oyuncusu. ilk dokunuşu (first touch) çok kötü. son vuruşları iyi değil. pasları ve frikikleri iyi. alın size bir asistçi forvet daha. oynadığı maçların çoğunda etkisizdi. hâlâ takıma tam adapte olamadı. kapasitesi belli. ancak bir iki kademe daha iyi olur. aradığımız forvet değil.
serdar (dursun): uzun boylu, hava hakimiyeti iyi, pozisyon alma özelliği çok iyi, pas dağıtma özelliği orta, son vuruşları kötünün üstü ortanın altı pivot santrfor. takımın her dönemde ihtiyaç duyduğu golcü tipi ama yetenekleri sınırlı. attığı ve kaçırdığı gollerin çok önemli bir bölümü iyi yer tutmasının sonucu. hatayspor maçında bomboş kaleye direğe nişanladığı top inanılır gibi değildi. alanya maçında da boş kaleye topu dağlara taşlara attı. dönen top gitti gol oldu. öne geçip koparacağımız maçta geriye düşmüş olduk. yedek forvet olarak iş yapar.
valencia: hızı, çalım yeteneği ve dağıtıcı özelliği harika son vuruşları iyi olmayan bir oyuncu. ama attığı çok güzel goller de var. iki senedir kaçırdığı gollerle saçımı başımı yoldurttu bana ama rakip defans oyuncularının anasını ağlatıyor. tersinden futbol tabiriyle söylersek tam bir bal yapan arı. bu yüzden sakat ve milli takımdan uzun bir yolculukla aşırı yorgun dönmediği durumlarda banko oynar. yanında bitiriciliği ortalama üstü bir forvet oynasa çok büyük ihtimalle gol kralı olur.
özetlersek takımda yetenekli oyuncu sayısı az. mesut, irfan, sosa, ferdi ve biraz da pelkas dışında teknik oyuncumuz yok. onlar da ya yaşlı ya formsuz veya istikrarsızlar. bu oyuncuların üçünden aynı anda verim alabilirsek işler olumlu anlamda değişir. ali koç istifa ederse, yeni gelen yönetim vitor'u tutar veya gönderip aykut kocaman/erol bulut tipi bir hoca getirmezse, attila'yı satmazsak, bir sol kanat beki, iyi bir santrfor, teknik bir 8 numara, iki de ortalama üstü(rossi ve berisha'dan iyi) kanat oyuncusu alırsak trabzonspor'a yetişme şansımız var. şampiyonluk şansımız şu karikatürdeki gibi anlayacağınız. tabii irfan sakatlanmadan 8 numara, formda bir pelkas da kanatlardan birinde oynayabilirse iki transfer daha az yapmamız mümkün.