geleceğe dair umutların bir numaralı düşmanı. çimlere basan, ağaçları kesen, çiçekleri koparan bir duygu. bir çeşit bulaşıcı hastalık.
şunu net bir şekilde söyleyebilirim ki nefretin kime ve neye yönelik olduğu fark etmez. nefret nefreti doğurur. şu güne kadar birilerinin kendinden nefret etmesi nasıl bir his, ait hissedememek ve ötekileştirilmek nasıl bir his bir kez olsun tadanlar, kanlarına giren bu nefretin ve öfkenin birbirine karıştığını ve kendilerinden farklı bir hedefe yöneldiğini fark edebilirler. bu tüm insanlığı ilgilendiren kocaman bir döngüdür ve zamanla her şeyi daha kötü hale getirir.
oysa zinciri kırmak gerekir. tam o anda fark etmek gerekir ki bir kez "nefret" karışmışsa işin içine, bunu hisseden kimsenin birbirinden farkı kalmaz. böyle bir ortak payda, fayda sağlamaz.
nefret haklı çıkarılmaz, hiçbir şeyi de daha iyi bir hale getirmez. öfkeyi nefretten ayırmak, yaşanılan dünyayı bugün olduğundan daha iyi hale getirmek istiyorsak var olan nefret yükünü her şeye rağmen temizlemeye çalışmak lazım gelir. öteki türlüsü bencilce bir haklı çıkma çabasından fazlasına dönüşemez bana göre.
sevmekten daha önemlisine dönüşüyor nefret duymamak. bunun farkında olmak ve arınmak için çabalamak gerek.