Türkiye liglerinde yaşı 16-19 arası / sol ayak / ortalamanın azıcık üzeri hızlı olan her oyuncuyu layık gördüğümüz barcelona 'ya gönderemediğimiz oyuncu.
Abdülkadir ömür, muhakkak bu ülke futbolu için bir değerdir ve bilinmelidir. Fakat ilk başta kendisi kendi değerini bilmelidir.
Futbol, artık sadece çalım yeteneği ve sürat ile kotarılan bir oyun değil. Özellikle genç oyuncuların, günümüz spor dünyasında herhangi bir branşta başarı elde edebilmesi için birçok farklı dalda, farklı tekniklerle antrenman yapmalı; beslenmesi, uyku düzeni, sosyal yaşantısı ona göre olmalı.
Bu çocuğun şanssızlığı ise bu yaşına rağmen iki kez çok ciddi sakatlıklar yaşadı. Ve ne yazık ki iki sakatlığının da sebebi, müsabakalar değil; trabzonspor kulübü doktor heyetinin ihmalkarlığı, mesleki yetersizliği idi. Açıkçası ben bu çocuğun yerinde olsam, gerçekten ama gerçekten "kasten adam yaralama" davası açardım. Bu seviyedeki bir 'şirkette', bu tip ihmallerin izahatı, akademik savunması yoktur; olmamalıdır.
Neyse,
Birkaç kuşaktır çok ciddi bir muhafazakar kültür içinde yaşayan atalarından kendisine kalan birtakım kültürel miraslar elbette var. Doğrudur, yanlıştır bilemeyiz; kimseyi de ilgilendirmez ve tüm bunların doğrultusunda abdülkadir ömür 'ün ne sosyal yaşantısı, ne dini inancı , ne de önem atfederek kutsallaştırdığı yaşam biçimi gayri ahlaki bir şeydir, ne de futbol hayatını etkileyecek ölçüde önleyicidir. Ki istanbul medyasının bu konuya dair yayınlayabildiği tek haber, abdülkadir ömür 'ün yer sofrasında yemek yerken ki görüntüleridir. Azıcık izan olur insanda. Ama pardon; istanbul medyası ve ahlaki değerleri bir arada kullanmak biraz fazla lüks oldu.
Avrupa devlerini bırakın; ben de olsam, sınırlı sayıda meziyetleri olan ve en ufak bir 'futbol oyun aklı' olmayan abdülkadir' i, telaffuz edilen paralara almazdım. Ama inancına göre yaşayış tarzından değil; birazdan yazacağım etmenlerden ötürü. Tabii tüm bunlar salt abdulkadir'in değil; bu çocuklara futbol eğitimi haricinde, mentörlük yapamayan sistemin suçudur. Eğitimli, daha vizyoner bir aile bireylerine sahip görece az sayıda genç oyuncu ise zaten kişisel gelişimlerine ilaveten, farklı konularda da kendilerine artı değer katarak, bir şekilde kendilerini kurtarıyorlar.
Günümüzdeki iletişim çağında tabii ki her şeyi kulüplerden, eli sopalı teknik adamlardan beklememek gerekir; abdülkadir'in bir kere ekstra antrenman yaptığını duymadım. (Sorduğum için biliyorum.) Binlerce örnek sayabilirim ama her şeyden önce, insan kendisi isteyecek gelişmeyi ve bir yerlere gelmeyi.
Ayrıca; hocalarının pilavını kaşıklayan, salyası uğruna yaptıklarının hesabı tutulamayan onlarca futbolcuya avrupa devleri zamanında talip olduysa ve abdülkadir ömür 'e sadece yer sofrasında yemek yediği için talip olmuyorlarsa da 'kader' der geçeriz.
Özet; yeteneklidir ama bu futbol aklı ve kaç yıldır kendi kendine bir çivi çakmayan zihniyetiyle modern futbolda gidebileceği en iyi takım championship takımlarından birisi olur.
Umarım yanılırım ve bir gün bu ülkeden kurtulduğuna şahitlik ederim.