Elbette ki katledilen bu kadınların hayatına kasteden hiçbir suçlu burda ya da başka yerlerde iki üç yazı okuyup da "ah ben ne kötü şeyler yapmışım" deyip kendisini insan hakları mücadelesine adamayacak. Hiçbirimiz bu kadar iyimser ve saf sevgi kelebekleri değiliz.
Lakin, bazı kadınlar "kıskanıp yasaklar koymanın sevgi, içip içip kapıya dayanmanın aşk" olmadığını öğrenecek. Bazı kadınlar haklarını, bazıları bir erkeğin kanatlarına sığınmanın aslında ne kadar zavallıca olduğunu öğrenecek. kadın eğitilip bilinçlenecek ve kendi oğullarını ya da kızlarını "insan" olarak yetiştirecek.
Maalesef en çok da cahil ebeveynlerin yetiştirdikleri çocukların, "benim oğlum vurduysa o kadın haketmiştir" zihniyetinin bir sonucu aslında olan bitenin çoğu. Sadece cahil mi kötü, elbette değil. Ama cahil kötülüğe daha yakın. Anneler ve oğulları. Birbirine tutkuyla bağlı bu hastalıklı ilişki bu ülkeyi kadın mezarlığına dönüştürdü. Cehaletle savaşıyoruz. Tüm geri kalmış düşüncelerle.
Ne pahasına olursa olsun evladının koruyucusu, destekçisi olmak, başka bir canlının hayatı söz konusu olduğunda geçerliliğini yitirir. Hiçbir kadın da erkek de başka bir canlıya zarar vermeyi aklından bile geçiremeyecek bir bilince sahip olarak eğitilmeli, büyütülmeli. Bu yapılamayacaksa da çocuk sahibi olunmamalı.
Benim de oldu öfke patlamalarım, ağzının ortasına yumruk atmak istediğim insanlar, ama hiç yapmadım. Yapmayacağım. Yeterince öfkelenmediğim için değil, kendimi baskılamayı, başka canlıların yaşam haklarının da en az benimki kadar değerli olduğunu öğrendiğim, bu bana öğretildiği için.
Sonuç olarak, karaya vurmuş tek bir balığı bile suya döndürebilsek kafi.