1. kilise doktorlarından 'a göre sebep-sonuç ilişkisi dışında olan olaylardır. sebep-sonuç ilişkisiyle açıklanan şeyler mucize sınıfına girmezler. çünkü zaten bunlara alışığızdır. tanrı da bizlere bir şey göstermek için bunları kullanmaz. sanırım bu sebepten ötürü de , "tüm doğa yasalarını bilemiyorsam, o zaman neyin mucize olup neyin olmadığını anlayamam" türü bir söz söylemiş. yine de rousseau, bence, çok da haklı sayılmaz bu durumda.

    mucizeleri neden-sonuç ilişkisine dayandırmak mucize kavramına ters olsa da, belki mucizeleri dünyevileştirip kavranabilmesi için faydalı olabilirler. ama yine de mucizenin gösterdiğini tam olarak yansıtamazlar.

    bununla beraber mucizeleri de 3 sınıfa ayırmış:

    -kızıldeniz'in yahudilere pasaj oluşturup, yahudilerin buradan geçmesi en üst seviye mucizeye örnektir. çünkü doğada böyle bir şey olmaz. burada tanrı'nın işi vardır.

    -ikinci seviye mucizeler doğada olabilecek bir şeyin tanrı tarafından yapılmasıdır.

    -üçüncü seviye mucizeler ise doğanın yapabileceği ama yapmadığı, bunun üzerine tanrı'nın yaptığıdır. mesela yağmur yağmayan yere yağmur yağması gibi.

    tamamen mekanik bir evrende mi yaşıyoruz, yoksa mekanik evrenin yanında mekanik olmayan bir evrenin içinde mi yaşıyoruz? mucizelerin gerçekliğini ve gerçekdışılığını sorgulamak için galiba ilk olarak bunun bilinmesi şart.

    tabii tamamen mekanik bir evren içinde olduğumuzu varsayarsak bile hume'un "doğa yasaları ne oldu hacı?" şeklindeki önerisine mill "tanrı yeni yasa yarattı" şeklinde karşılık vermiştir mesela.

    ise aquinas'ın 3 seviyesini yeterli bulmamış olacak ki, seviyeleri 5'e çıkartmış. tabii o da aquinas gibi en yüksek seviyeyi doğanın yapmayacağı ve tanrı'nın hızlı bir müdahalesi olan olaylara ayırmış.

    aquinas'a yaptığı tek ekleme bunlar değil elbette. aquinas'ın "doğa"sını "hangi doğa?" sorusunu sorarak da ele almış ve "doğa" ifadesiyle "sınırlı olan doğa" olarak fiziksel doğayı tanımlamış.

    protestan teologlar ise mucizeden çok mesih isa'nın karakterine odaklanmışlar ve herhangi bir kilise gelenekleri olmadıkları için de mucizeleri biraz kafalarına göre yorumlamışlardır. mesela günümüzde eğer sağlıklı, mutlu ve varlıklı bir hayatınız yoksa sizi imansız olarak damgalayan protestan kiliseleri vardır. çünkü imanlı olsaydınız, tanrı size bunları sunardı.

    oysa bu görüş hristiyanlık'taki mucize anlayışına tamamen ters bir anlayıştır.

    zaten insanların da mucize konusundaki en büyük yanılgısı da yukarıdaki gibi "bir şey olsa da hayatımdaki sorunlar yoluna girse, ölene kadar bolluk içinde kılımı kıpırdatmadan yaşasam" isteklerinden kaynaklanıyor. problem burada yatıyor bence. insanların büyü vs türü işlerle uğraşmasına da bu sebep oluyor.

    elbette, hristiyan inancında, tanrı insanları yeryüzünde yalnız bırakmamıştır. yoksa zaten ona deizm derdik ve mesih'in de kurban edilmesi gerekmezdi. hristiyan inancına göre, insanın başına gelen her şey imanına göre gerçekleşir. mucize bekleniyorsa tanrı'ya yönelinmelidir.






    #245309 jean baptiste de la rose et la croix | 4 yıl önce (  4 yıl önce)
    0din terimi