pandemi sezonunun kalan bölümüne, haftaya bay takım olacağı için bir çeşit "2 haftalık devre arası" yaşamadan önceki son maçında da galibiyet alamadan, son galibiyetini neredeyse 1 ay önce almış bir takım olarak, 15 maçta topladığı 19 puanla giren izmir'in gururu.
hazır devre arası gibi bir şey gelmişken, kendimce şuracığa kusayım istiyorum çünkü fazlasıyla şiştim. takımın genel değerlendirmesini de yapayım. gene madde madde gideyim.
- neredeyse 2 yıldır süren "yaratıcı orta saha" eksikliğini hem fiziksel hem de ruhsal olarak yaşamaktan bıkmıyoruz. guilherme'nin de galatasaray maçı öncesinde garip bir şekilde çin'e transfer olmasından sonra, "lütfen ofansif orta saha olsun" diye ağlayan takımda bu görevi yapabilecek isimler olarak elimizde marcio mossoro ve stefano napoleoni kaldı (gene!). son karagümrük maçında 37'lik mossoro'nun beyni ile ayaklarını ve vücudunu yönetemediğini, napo'nun ise tek forvetli "değişmez" oyunda faydalı olamayacağını bir kez daha sinirden küfürler ederken gördük. aslında, bu takımda 19 yaşında olan efe binici, 18 yaşında olan tibet öniz, 19 ve 21 yaş altı takımlarının yıldızlarından 20 yaşındaki yılmaz basravi de var ama futbol teknik direktörlüğündeki stajyerliği ölene kadar bitmeyecek ilhan palut'un gördüğü sadece bu ikili. obinna nwobodo'nun bile ne oynayabildiğini son maça kadar göremedik (merkez orta saha). böylelikle, transfer döneminde illa ki bir 10 numara transferi olacak çünkü mossoro'nun ve napo'nun sakatlıklar haricinde sahadan çıkacağı yok.
- 1 forvet illa ki alınacak çünkü zaten kanat forvet olan cherif ndiaye'nin tek başına pozisyon üretme noktasında yok olduğunu her maç görmeye devam ediyoruz. brown ideye ise bir sakat, bir covid, bir formsuz olarak zaten az olan kredisini de bitirmiş durumda. takımda başka forvet yok. geçen yıl 3 lig ve 3 kupa maçında görebildiğimiz ege özkayımoğlu ise (hem de böyle bir yokluk içindeyken) 2. lig kırmızı grup'taki 1922 konyaspor'a kiralandı (12 maçta 8 golü var orda). ideye'nin elden çıkartılabilmesine göre 2 forvet de alınabilir ama kontratı nedeniyle bunun mümkün olmadığını anlayacak kadar mehmet sepil'i tanıyoruz. geçen sene hem önünden hem arkasından fena halde sallanan cameron jerome'u bile özlemeyen kalmadı galiba. sonuçta; 1-2 bitirici adam takviyesi şart.
- orta saha aslında iş görür halde ama soner aydoğdu'nun etliye sütlüye bulaşmama hali, halil akbunar'ın bitmek bilmeyen pozisyon israfı karakteri, zlatko tripic'in türkiye'ye tam olarak uyum sağlayarak formsuzluğunu devam ettirebilir duruma gelmesi, ciddiyetsiz ve disiplinsiz andre poko'nun sözleşmesinin feshedilmiş olması ve kubilay sönmez'den gerekli katkının alınamamasından dolayı illa ki transfer yapılacak. yalçın kayan gibi bu takımın geleceğini sırtlarına isteyerek alabilecek, zorlansa da bu sorumluluğu taşımaktan yerinmeyecek bir oyuncunun bile küstürülebildiği, forma verilmediği bir takım içi ortamı da var. bu ortama kısaca "aşiret" diyorum ben. halil-soner-berkan emir üçlüsünün merkezinde olduğu, maçlarda sahada tek söz hakkı kendilerinde olan, her topun bağlantı merkezlerinde olmaları kuralmış gibi hissettiren (ve gösteren) bu aşiretin kaotik ortamı nedeniyle de özellikle orta sahadaki yeni transferlerin tutabileceğini şimdiden düşünmüyorum. en azından poko'nun yerine bir çapa (benim deyimimle "ucuz amele") alınacak gibi görünüyor.
- defans ise 2 senedir evlere şenlik: pas atabiliyor olması nedeniyle takımda kaldığına inanmak istediğim, takımın toplu halde 100 metre koştuğu antrenmanlarda mossoro ile son sıraları paylaşan titi, istanbul takımlarının ilgisinden sonra bile isteye oynamadığını bildiğim alpaslan öztürk (büyük ihtimalle yeni kontrat da imzalamayacak ve sezon sonu serbest kalacak), kronik sakat atınç nukan ve bu senenin kuşkusuz en iyi transferi marko mihojevic göbeği oluşturuyor. bu stoperler arasında oynatılacak ikili atınç-marko sanırım çünkü en fazla denenen ikili onlar. bu noktada, futbolu kafasında bitirmiş alpi'nin keyfi yerindeyse, yanına titi'yi de alarak defansın göbeğini oluşturduğunu da gördük. marko haricindeki 3'lünün her maç ciddi boyutlarda pozisyon alma sıkıntısı çektiğini bildikten sonra, "yeni stoper" diye ağlamanın da bir mantığı yok. transfer yapılmayacaktır çünkü elde 4 stoper var (matematik bazen yanılır. bu da o anlardan biri çünkü 4=1).
beklerde ise, durum daha da boktan. berkan'ı kesmesi için transfer edilen dzenan burekovic berkan'ın önünde, sol açıkta da oynadı, merkez orta sahada da. berkan sakatsa ilk 11'de olabildi (ki şu ana kadar bunun gerçekleşme sayısı 2). karşısında atletik, fuleli ve hızlı bir açık varsa, berkan'ın kademe hatalarının da arttığını bildikten sonra, bu mevkide sadece ve sadece burekovic'in oynaması gerektiğini anlıyorum ama ekrana bağırarak anlatamıyorum. sağ bek mevkisi ise takımın kara deliği: lamine gassama karşısındaki rakibin halâ kendi isminden korktuğunu düşünürken, murat paluli kendini geliştirmeye 26 yaşında başlamaya çalışıyor. sezon başında altınordu'dan transfer ettiğimiz kerim alıcı'yı ise, geldiği gibi boluspor'a kiraladık. bu mevkide ya hayaller aleminde yaşayan gassama'ya ya da alt liglerdeymiş gibi oynamaya çalışan, özverisini takdir etmekten ne oynadığını anlayamadığımız paluli'ye güvenmemiz lazım. taraftarlar kerim'in bolu'dan geri çağırılmasını istiyor ama gassama bu haliyle bile 11 oynayabiliyorsa, arkasında 2 yedeği olduğunda, ishal de olsa, bacağı da kopsa, sahadan çıkmaz. stajyer hocanın hatayspor'dan öğrencisi olan paluli'yi kullanmaya devam etmesi de mümkün ama bu sefer de paluli'nin hatalarından sonra "sağ beke obinna'yı yerleştirmek" gibi uzay çağı fikirleri ürettiğini de gördük. taraftarların bir kısmı gassama ve paluli'nin acilen gönderilmesini, kerim'in geri çağırılmasını ve bu mevkiye bir yabancı transferi yapılmasını istiyor. bu kulübün stajyer hoca yeri olmadığını yıllardır söylediğim gibi, sepil'in iyi bir bek için para saçmayacağını da gene yıllardır söylüyorum (seni çok özledik adama traore).
- kale ise en az sıkıntı yaşadığımız yer olabilir. macar balazs attila megyeri kupa maçları dahil 4 kez kaleyi korudu ve çok gol yedi. uzaktan şutlarda iyi yer alıyor, cepheden gelen ataklarda takıma güven veriyor, köşelere giden toplara uzanabiliyor. menajerlik oyunları ağzıyla, geri kalan bütün özelikleri ise, 20 üzerinden 8-9. irfan can eğribayat covid olmadan önce gayet iyiydi. kaleyi koruduğu 13 maçta 14 gol yemesi büyük problem değil. önünün açık olduğunu hepimiz görüyoruz (stajyer bile görüyor, evet). altyapı evladı arda özçimen'in sözleşmesi 2021'de dolacak. yenileyeceklerini düşünmüyorum.
- stajyer hoca ile teknik ekibinin yetersiz olduğunu, hocanın istifa ettiği 4 temmuz 2020'den önce de söyleyenlerden biriydim. benim gibi düşünenler, hatayspor'u sanki barcelona haline getirmiş de, biz beğenmiyormuşuz gibi eleştirilmiştik. mirkan aydın ve gökhan karadeniz gibi performans açısından kariyerlerinin en kötü sezonlarını geçirmiş futbolcuları, sağlayabilecekleri en yüksek verimde tuttuğu ile ilgili de çok yazı okudum, birçok hataylıyla da tartıştım. gökhan'ın hızı ve mirkan'ın genişliğinin* benzerine sahip halil ve jerome karşılaştırması bile yapmıştım. şu anda geldiğimiz nokta ise, hatayspor'un 2 sezon süren çıkışı ile göztepe'nin son 1 yılındaki berbat performansının karşılaştırılmasından öteye gidemiyor. gençlere yönelik olumsuz bakış açısından da bezmiş haldeyim. batuhan kırdaroğlu, efe, tibet, yılmaz, ege, yalçın gibi yetenekler güncel örnekler. şablonu tek, alternatifi olmayan, defansına baskı geldiğinde 2. lig kırmızı grup seviyelerinde futbol oynayabilen, futbolu aklında bitirmiş, sahaya ise sadece vücudunu yansıtabilen oyuncu bozuntularına bel bağlamış, teknik ekibinin söz geçiremediği futbolcu gruplarını takımda söz sahibi yapmış bir teknik direktöre sarf edebileceğim hakaret olmayan tek sıfat stajyer olabilir.
umarım 2021 bu takım için güzel günlerin habericisi olur. gençliğimi yoluna feda ettiğim, geleceğimde ortaya çıkacak kalp kaynaklı muhtemel sorunlarımın temel nedeni haline getirdiğim göztepe'yi benim gibi insanların gönlünden söküp atmak mümkün değil. stajyerleri, aşiretleri, ruhsuzları, maaşına bakıp işini nasıl yaptığına bakmayanları, kulübün idari yönünü belirlemede söz sahibi olup kan emmekten başka bi' boka yaramayan suretsiz yöneticileri çok gördük. daha da çok görürüz, dert değil. yeter ki, avrupa'da atletico ile eşleştiğimiz günler geldiğinde, sahanın içine bakabilecek bir çift gözümüz, oyunu değerlendirebilecek kadar sağlıklı kalabilmiş aklı dengemiz ve hiçbir zaman yüreğimizden çıkmayacak göztepe sevgimiz yerinde dursun.